Nizâmülmülk’ten Yöneticilere Sekiz Önemli Uyarı
Yazısında Selçuklu Veziri Nizâmülmülk’ün Siyasetname’sini kamu yönetimi açısından mercek altına alan Ahmet Ünlü, eserden öne çıkan 8 maddenin bugünkü yöneticilere de çok şey söylediğini kaydediyor.
Ahmet Ünlü’nün Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısı (17 Aralık 2018) şöyle:
Nizâmülmülk’ten Günümüz Yöneticilerine Sekiz Önemli Uyarı
Selçuklu Veziri Nizâmülmülk tarafından kaleme alınan ve 51 fasıldan oluşan Siyasetname’de; padişahın, alimlerle devlet işlerini istişâre etmesinden tutun da nöbetçiler ve kapıcıların işlerine, yetki devrine, yöneticilerin hata yaptıklarında ve suç işlediklerinde azarlanmalarına kadar kamu yönetimiyle ilgili birçok konuyu son derece ilgi çekici bir şekilde ve örnek hikayeler ışığında anlatarak günümüze ışık tutmaktadır. Yani Siyasetname’de önce konu basit bir şekilde anlatılmakta ardından da konuyla ilgili ilginç hikayelere yer verilerek konu pekiştirilmektedir.
Siyasetnamenin önsözünde her hükümdar veya devlet başkanının bu kitabı okuması gerektiğini söylemektedir. Hatta Kitap, Osmanlı Padişahlarından birçoğunun başucu kitabı haline gelmiştir. Bugünkü yazımızda bu kitaptan yöneticilere yapılan uyarılardan bazılarını açıklamaya çalışacağız.
1- Kamu gücünü kullananların her yaptığı kayıt altında olmalıdır
Devlet işlerinde vazife yapanlar, başkalarının hakkına çok kolay ulaşabildikleri, bütün gücü kendilerinde gördükleri için, yaptıkları her iş kayıt altında olmak zorundadır. Devletin vazifelendirdiği birisi, mazlumun, yetim ve fukaranın hakkını yerse, vay o devletin haline!
Görüleceği üzere, ister günışığında yönetim, isterseniz şeffaf yönetim deyin, yıllar önce işin özü ortaya konulmuştur. Ortaya çıkması halinde utanılacak işi yapmayın deniliyor.
2- Üst yöneticilerde aranması gereken özellikler
Devlet işlerinde dini bütün, Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister. Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur. Bu da devletin bekâsını temelinden sarsacak mahiyette bir olumsuzluktur.
Teorik olarak Allah’ı bilen ve Ondan korkanlar haram yiyemez, zulmedemez, ihanet edemez ve adaletsizlik yapamazlar. Çünkü, hesap gününe inanır.
Devlet işlerinde vazife yapanlar, iyi ya da kötü olabilirler. Halk, iyileri hayırla anarken kötüleri nefretle yâd eder. Sevilen bir devlet adamı olmak varken, arkasından kin duyulan biri olmak akıllı kimsenin yapacağı iş değildir. Zira makam mevki geçicidir, kalıcı olan insanlık ve hayırseverliktir.
Devlet adamı zulmetmemeli, zulmetmiyorsa bile vazifelendirdiği adamların zulmedip etmediğini bilmelidir. Yoksa mazlumların ettiği ah, eninde sonunda dönüp kendisini bulacaktır. Zira, yönetici inkar ve küfürle ayakta kalabilirse de zulümle ayakta kalamaz. İdareci idare ettiklerine asla zulmetmemeli, adil olmalıdır.
3- Kamu görevine alınmada liyakat esas alınmalıdır
Herkes liyakatine göre değerlendirilmelidir. Kişide aranması gereken şey mal mülk değil hünerdir. Soyu sopu belli olan kimseler varken devlet vazifesi ne idüğü belirsiz olanlara verilmemelidir. Devletin bekası için, ehil olmayan kimselere iş buyurulmamalıdır.
4- Bir kişiye birden fazla iş yüklenmemelidir
Bir kişiye birden fazla iş yükleyip, onlarca kişiyi işsiz bırakmak akıl kârı değildir. Devlet adamı bunun dengesini gözettiği sürece iyi bir devlet adamıdır. Aksi takdirde saltanatının zeval bulması çok yakın olacaktır.
5- Yöneticiler merhametli olmalı yetişmiş insanları kolayca harcamamalıdır
Merhamet son derece güzel bir haslettir. İnsanoğlu yeri geldiği zaman merhametli olmayı da bilmelidir. Acıma duygusu Allah korkusuyla birleşince, adaletli bir devlet adamı ortaya çıkacaktır. Tarih kitapları, taş kalpli nice devlet adamının kalıcı olmadığını ısrarla yazarken bu gerçeğe işaret etmektedir.
Yönetici yetişmiş insanları kolayca harcamamalı ama yaptıkları hatayı tekrarlamalarına da izin vermemelidir.
Yöneticiler yapacağı her işte Allah’ın rızasını gözetmeli onun emrine boyun eğerek yoluna ve kuluna hizmet etmelidirler.
6- Yöneticiler yaptıkları işlerde gafil olmamalıdır
Yönetici hiçbir zaman memurlarının durumundan gafil olmamalı devamlı kontrol etmeli, zulüm ve hıyanet zuhur ederse memuriyetten derhal almalıdır. Yönetici büyük bir işe bir memur tayin ettiğinde peşini bırakmamalı onun ardından mutlaka bir müfettiş göndermelidir.
7- Yöneticiler canını sıksa da ehliyle istişare etmelidir
İdareciler, devlet işlerini ehline danışarak yürütmeli, kendi başına iş görmemeli herkesin zıt da olsa fikrini açıkça ortaya koymalarını sağlamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bu dünya hükümdarların amel defteridir iyi olurlarsa iyilikle, kötü olurlarsa kötülükle nefretle anılırlar. Gelmiş geçmiş önemli idareciler bir kağıda sıralandığında kimlerin gelip kimlerin geçtiğini ve arkalarından neler söylendiğini hatırlamakta önemli yararlar vardır.
8- Yöneticiler israftan sakınmalıdır
Yöneticiler zevk-ü sefadan uzak durmalı ve devlet kaynaklarını kullanırken kılı kırk yarmalıdır. Zira, yönetilenler sayısınca kişinin bu kaynakta hakkı olduğu bilinmeli ve emanete ona göre sahip çıkılmalıdır.
Sonuç olarak 1091 yılında tamamlanan Siyasetname hala günümüze ışık tutmaktadır. Aslında devletlerin cesameti ve karmaşası artsa da yönetimde dün de, bugün de ve yarın da geçerli olan temel unsurlar aynen devam etmektedir. Önemli olan ise bu değerlere ne kadar sahip çıktığımızdır.
HABERE YORUM KAT