Nijerli Kadınların İslami Bilinçlenme Çabaları
Nijer Kadın İslam Konseyi ve Afrikalı Müslüman Kadınlar Birliği Başkanı Hüda Muhammed Sadık ülkesindeki kadınların her geçen gün daha da bilinçli hale geldiklerini söylüyor.
Kehriban Parspancı - HAKSÖZ HABER
Nijer’de şahsi çabaları ile eğitim ve yardım faaliyetlerinde bulunan Afrika Müslüman Kadınlar Birliği ve Nijer Kadın İslam Konseyi Başkanı Hüda Muhammed Sadık, Nijer'in yıllarca sömürge altında kalmasına rağmen topraklarının mayasında İslam bulunduğunu ve gün geçtikçe ülkede İslam'ın sahih bir şekilde yaygınlaştığını belirtiyor.
Haksöz için verdiği röportajda ülkede kitap ve kaynaklara erişmede sıkıntılar olduğunu ifade eden Sadık tüm sıkıntılara rağmen özellikle kadınların dini öğrenme konusunda çok çabaları olduğunu dile getirdi.
Ülkede bir İslami ilimler fakültesi dahi açıldığını altını çizen Sadık ülkesindeki pek çok soruna rağmen dünya Müslümanlarını da yakınen takip ettiklerinin altını çiziyor.
Nijer'de açlık sorunlarının olduğunu fakat toplumun aç gözlü olmadığını belirten Sadık insani yardım kuruluşlarının sadece gıda ve suya odaklanmasının yanlış olduğunu sözlerine ekledi.
Mısır El Ezher Üniversitesinden mezun olan ve ülkesinin yerel dili dışında Arapça, İngilizce ve Fransızca bilen 2 çocuk annesi 65 yaşındaki Hüda Muhammed Sadık'ın röportajını ilginize sunuyoruz:
***
- Nijer’de kadın olmak üzere neler söylemek isterseniz?
- Nijer’de kadın olmak nasıldan önce, İslam’da kadın olmayı konuşmak lazım. Önce İnsan kadın ve erkek demeden önce insanım demeli ve sorumluluklarım demeli. İslam sorumluluklarımızı yüklerken bize kadın ve erkek demiyor. İnsanın siyah ve beyaz oluşuna da bakmıyor. Aklı başında olan herkesin sorumluluk almasını bekliyor. İnsan İslam’a dahil olmakla kendisinin değerli kılındığının farkında olmalı. Nitekim Hz. Muhammed (as) yanında duran Hz. Bilal’i hepimiz biliyoruz. Mekke’ye girerken yanı başında o duruyordu. Bu kapsamda bizim Nijer hakkında belki de tek iftihar edebileceğimiz şey Müslüman bir halka sahip olmasıdır.
Fakat sömürge güçler ve sömürgeci zihniyetten bahsedecek olursak onların en önemli faaliyetlerinden biri halkın kültürel mirasını ve ahlakını yok sayan ve de onu etmeye yönelik hareketlerde bulunmalarıdır. Nijer’in resmi dili maalesef 70 yıldan beri Fransızcadır. Fakat kısa bir süredir Arapça ülkede kabul edilen diller arasına girmiş ve eğitim diline Fransızcanın yanına eklenmiş durumda. Arapçayla birlikte İslami dersler de buna ilave oldu. Tabi ki batılı sömürgeci güçler Nijerli kadına pek çok zaman dayatmalarda bulunmuştur. Siz şayet 20 sene önce Nijer’e gelseydiniz çok daha modern ve gayrı İslami kimliğe sahip kadınlara rastlayacaktınız. Şimdi ise durum biraz da olsa değişmiş durumda, artık kadınlarımız daha bilinçli hareket etmekte ve İslam’ı hayatlarına sokmaya çalışmaktadırlar.
Öyle ki eskiden hacca giden kadınlar bile pek yoktu. Şimdi ise maddi durumlarına rağmen ziynetlerini satarak hacca gitmeye çabalıyorlar. Eskiye göre İslam’a daha fazla bağlılar ve hayatlarına bu kapsamda yön vermeye çalışıyorlar. Tabii ki kadından bahsederken şunu belirtmek lazım; kadın annedir, hayattır ve okuldur. Ve bu sebeple biz anneyi İslam üzere sabit kılabilir ve sahih bir din anlayışına yöneltebilirsek din üzere sabit sağlam nesiller yetiştirebileceğimize inanıyorum. Ama unutmayalım sahih ve doğru bir İslami anlayıştan bahsediyoruz, Kur’an’a ve Resulullah’ın (sav) sünnetine tabi olan bir nesilden.
- Bugün Cuma namazında bütün herkesin ayrım gözetmeden kadın, erkek ve çocuk hep birlikte namaza iştirak ettiklerine şahit olduk. Uzun bir süre Fransız sömürüsü altında olan Nijer’de bu durum toplum nazarında nasıl normalleşti ve kabul edilebilinir oldu?
- İslam sömürüden önce de burada vardı. Sömürgeciler gelince bizim asıl olanla bağımızı koparmaya çalıştılar. Bu durumda Rasullullah’ın (sav) ümmetine emanet olarak bıraktığı şu sözünü hatırlıyorum;
“Benim ölümümden sonra iki şeye sıkı sarılmalı ve bırakmamalısınız ki kaybolup dağılanlardan olmayasınız, bunlardan biri Kitabullah diğeri de Rasulullah'ın sözleridir.
Biz bu konuda Rasullullah’ın sünnetine bakıyoruz ki kadınların mescide gitmesini engelleyen bir söz ya da uygulama veya Kur’an’da buna dair bir men edici emir var mıdır diye. Sadece bazı yerlerde kadınlar için evin daha rahat olabileceğine dair görüşler vardır. Bu yüzden biz burada kadının mescide gitme imkanı varsa gitmesinde hiçbir sakınca görmüyoruz. Ama maalesef Rasululullah’tan sonra oluşan birçok görüşte kadının türlü konuda dışarıda bırakılmak istendiğini görüyoruz, öyle ki kadının sesi dahi haram olarak ele alınmış. Kadınlar saklanması ve ortaya hiç çıkmaması gereken varlıklar olarak görülmüş ve bu görüşler de dayatılagelmiş. Fakat Allah Kur’an’da mümin erkekler ve mümin kadınların birbirinin velileri olduklarını bildiriyor. Peki nasıl olur da ben bu görüşler ışığında davranırken iyiliği emredip kötülükten sakının diyeceğim. Bunun İslami anlamda kabul edilebilir bir tarafı yoktur ve esas olana aykırıdır.
Eğer birilerini, hatta nefsimizi, bir konuda ikna etmek istiyorsak yalnız kendi görüşlerimizle bunu yapamayız. Allah’ın kelamına ve Resullullah’ın (sav) sözlerine bakmalıyız.
- Nijer’de kadınlar dini nasıl öğreniyor? Kaynaklarınızdan ve eğitim alabileceğiniz yerlerden bahsedebilir misiniz?
- Kadının dışarı çıkıp din öğrenmeye gitmesinden önce kadının bulunduğu yerde dine nasıl ulaşabileceği ve onu nasıl öğrenebileceği noktasında çok kafa yorduk. Ve Kadın İslam Konseyi olarak dersler ve eğitim çalışmaları planladık. Çeşitli sınıflar oluşturduk. Nijer’de radyo çok ciddi bir yer kaplıyor. Radyoyu her açtığınızda bir alimin hatta kadın bir alimin dinî konuları anlattığını ve nasihat ile sohbet verdiğine şahit olursunuz. Radyo hakikaten bizim Nijerli kadınlarımızın dini öğrenmeleri ve uygulamaları anlamında ufuklarını açıcı bir rol oynamaktadır.
- Nijer’de dini öğrenme ve uygulama anlamında seviyeyi nasıl görüyorsunuz?
- Bu konuda şunu söylemeden geçemeyeceğim. Resulullah 13 sene boyunca Mekke’de kalmış ve tevhidi insanların hayatlarına sokabilmek için uğraşmıştır. Yani hiç bir zaman “en güzel şekilde olmadı” deme hakkımız yoktur ve zannediyorum ki uzunca zaman da olamayacaktır. Önemli olan insanların dini öğrenme ve merak etme duygularını celp edecek çalışmalar yapmaktır ki vermek istediklerimizi alıp uygulasınlar.
Biz Kadın İslam Konseyi olarak liseyi bitiren öğrencilerin okuyabilecekleri bir İslami ilimler fakültesi açılması sağladık ve burada sadece Nijer’de değil komşumuz olan Mali gibi ülkelerden de kızlarımızı getirip okumalarına imkan tanıdık. İslami lisede eğitim alan kızlarımızın eğitimlerine burada devam ederek üniversite eğitimi almalarına çok önem veriyoruz. Kadın İslam Konseyi olarak biz bu öğrencilerimizin kalabileceği yurtlar da yapmaya çalıştık. Öyle zamanlar oldu ki ben bu kızlarımızı evimde misafir ettim.
- Peki İslam coğrafyasını ve oralardaki gelişmeleri taklip edebiliyor musunuz?
- Biz elbette şu hadisi hatırlamadan bu sorunun cevabını tam olarak veremeyiz. ”Müminler bir binanın azaları gibidir." Bu kapsamda biz elbette dünyayı ve dünyada ki Müslüman kardeşlerimizi takip ediyor ve elimizdeki imkanlarımızın elverdiği kadarıyla da tepkilerimizi ortaya koyuyoruz. Mesela Danimarka’da hakaret karikatürlerini telin etmek için meclisin önünde günlerce toplanıp tepkimizi dile getirdik. Aynı zamanda Gazze’de bombardıman olduğunda yine meclisin önünde toplandık. Bu tepkilerimizi dünyanın her yerindeki kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermek amacıyla ortaya koyuyoruz. Evet Nijer zor bir yer kendi içimizde zorluklarımız ve sorunlarımız da çok ama hiç şüphesiz İslam dinine bağlıysak diğer parçalarımızı ve onların sorunlarını da yok sayamayız.
Ben anneyim. Oğluyla beraber Filistin’de şehit olan Muhammed Dura’yı unutamam. İnsan nasıl Müslüman bir anne olur ki buna duyarsız kalsın? Ben her zaman kadınların haberleri dinlemesi, dünya da neler oluyor takip etmeli, kendisi ve toplumuna uygulanan oyunları bilmeli ve tepki göstermeli diyorum. Bakın ben Türkiye’de Suriyeli kadınlar için gerçekleştirilen Vicdan Hareketine katılmayı çok istedim. Bunu da en çok Suriye’de hapishanelerindeki Müslüman hanım kardeşlerimizin Nijerli kardeşleri olarak yanlarında olduğumuzu dile getirip üzerimize düşen sorumluluğumuzu ifa etmek amacı ile yapmak istedim.
- Nijer’de İslami kaynaklara ulaşma anlamında sorun yaşıyor musunuz?
- Maalesef bu anlamda Nijer ekonomik imkanları en düşük ülkelerden biri ve İslami bir kütüphaneye ulaşma konusunda da sorun yaşıyoruz. İslami bir kütüphane oluşturmaya çalışıyoruz. Nijer’de kendilerini dinlediğimiz ve önerilerine kulak astığımız sahih İslami anlayışı topluma aktarmaya çalışan isimler var ve bunların kitaplarını yayınlamaya çabalıyoruz.
- Peki insani yardım kurumlarından beklentileriniz nelerdir?
- İnsani yardım kurumları maalesef çoğu defa Nijer’e büyük bir kibirle gelmekte ve bütün açlık sorununu çözeceklerini düşünmektedirler. Halbuki bu bizim beklediğimiz şey değildir. Biz insani yardımdan önce samimiyetle bize yaklaşmalarını istiyoruz. Sadece gıda ve içecek sunmak ve insanları doyurmak insani yardım olamaz, kalplerin ve ruhların da doyuma ulaşması gerekiyor. Ve bu da ancak İslami sıcaklığınız ile gelerek Nijer halkının sempatisini kazanmanızla mümkündür. Özellikle Nijer halkı, siz selam vererek bir eve girdiğinizde sizi Resulullah’ın torunları gibi görür ve çok saygı duyarlar. Nijer halkı aç olabilir ama aç gözlü değildir. Aksine az ile yetinmeyi ve bu şekilde yaşamayı bilir. Biz bu tanışıklıkları ve ilişkileri, gelecekteki ilişki ağlarımız ve kardeşlik bağlarımızı güçlendirmek açısından çok önemsemekteyiz. Bunu bu bağlamda değerlendirmenizi rica ediyorum.
- Peki Türkiyeli Müslümanlara mesajınız ne olacak?
- Biz bütün yöneticilere genel olarak İslami açıdan Müslümanlar için neler yapabiliyor tarafından bakıyor ve değerlendiriyoruz. Şöyle diyebilirim ki hiçbir yönetici oturduğu makam ile kabre gidemeyecektir. Herkes nihayette kefen ile defnedilecektir. O halde kim ki Müslümanların çıkarını düşünür ve dünya Müslümanlarının mağduriyetlerine bir çözüm oluşturmaya çalışırsa işte o Allah’ın yanında makbul olanlarda olacaktır ve hiç şüphesiz biz kullarının gözünde de makbul kılınacaktır.
- Son olarak neler söylemek istersiniz.
- En güzel kelime: "Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız." (Al-i İmran:103) ayetidir.
Vallahi şayet kalplerimiz bir değilse ve Allah’ın ipine topluca sarılmış değilsek ayrılmaya ve parçalanmaya mahkumuz. Unutmayalım ki birileri bizi, Müslümanları ayırmak ve ayrı mecralara sürüklemek için aramıza nifak tohumları ekiyor. Biz buna çok dikkat etmeli ve teyakkuz halinde kalarak hayatımızı yaşamalı, sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Son olarak sizin nezdinizde Türkiye’ye ve Türkiyeli Müslümanlara da bizleri Nijerli kardeşlerini unutmadıkları için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah kalplerimizi ayırmasın, hiç kimsenin bizi bölüp parçalamasına izin vermesin inşallah.
HABERE YORUM KAT