Nijer'deki gelişmelere soğukkanlı yaklaşmalıyız!
Ahmet Varol, Nijer'de Fransa'ya yakın kimselerin iktidardan uzaklaşmasıyla sorunların ortadan kalkmadığını Rusya'nın da en az Fransa kadar sömürgeci olduğunu ifade ediyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Nijer’de iki tarafa da tükürebilirsiniz!
Hani meşhur bir söz var; “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!” diye. Malum bununla, “Aslında iki taraf da kabahatli ama ne yapacaksın; iki taraf da sana ait, hangisini kollayıp hangisini suçlayacaksın!” anlamı kastedilir. Ama bazen de bunun tam tersi durumlar karşınıza çıkabiliyor. Karşı karşıya gelenlerin her ikisi de çirkin işlere bulaşmıştır ve kimseyi sahiplenmeye, kollamaya gerek yok. Nijer’de de işte böyle bir durum söz konusudur. Tıpkı Sudan’da son dönemde cuntacılar arasında çıkan savaşta olduğu gibi.
En başta şunu belirtelim ki darbe yoluyla, silahın gücünü kullanarak ve zor kullanarak siyasi iktidara el koymak Mısır’da ne kadar çirkinse Nijer’de de o kadar çirkindir. Fransız sömürgecileri ülkeden kovma gibi bir amaçlarının olduğunu ortaya koymaları darbecilerin yaptığını temize çıkarmaz. Ülkelerinin ulusal kaynaklarını sömürgecilere peşkeş çeken ve bağımsız bir ekonomik yapı inşa etmesine sürekli ayak bağı olan kadronun seçimle iş başına gelmiş olmaları da onları haklı çıkarmaz.
Bunu belirttikten sonra Avrupa ve ABD’nin demokrasi hamiliğinde hiçbir zaman samimi olmadığına bir kez daha işaret edelim. Demokrasi sadece işlerine geldiği, çıkarlarına hizmet ettiği zaman onlar için bir anlam ifade eder. Demokrasi hamiliği ise kendilerinin sömürgeci, çıkarcı ve dayatmacı politikalarını kolayca yürütebilmek amacıyla kullandıkları bir maskedir. Seçimlerle iş başına gelen kadroların kendilerinin çıkar ve hesaplarına gelmeyen politikalar izlediği zaman darbecilere örtülü bir şekilde de olsa destek vermekten, yardımcı olmaktan çekinmemişlerdir. Başta Mısır olmak üzere birçok ülkede bunun örneğini gördük. Dolayısıyla Nijer’de demokrasiden yana tavır sergilemelerinin, cuntaya son verme konusundaki tavırlarının gerçekte demokrasiye bağlılıklarından değil çıkar hesaplarından ileri geldiğini de vurgulamamız gerekir.
Son dönemde Batı ve Orta Afrika bölgelerinde Fransa’nın etki alanının daraltılması çağdaş sömürgecilerin arpalarının kesilmesi açısından olumlu bir gelişme olarak görülüyor. Bu eğer ki bölge halklarının kendi haklarını, ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını kazanmalarına vesile olsaydı gerçekten sevinmeye değer olacaktı. Ama egemenlik kavgası çağımızın küresel güçleri arasında vuku bulunca ve alan kapma savaşında içerideki uzaktan kumandalı kadroları maşa olarak kullandıklarını görünce ne yazık ki pek ümitlenemiyoruz.
Nijer’de darbe yoluyla yönetime el koyan ekip kendilerine verilen ültimatomlar ve yapılan baskılar karşısında çok fazla direnemeyeceğini görünce Rusya’yla arasındaki bağı hızlı bir şekilde açığa çıkardı. Devrilen cumhurbaşkanı Fransa’yla ilişkilerine önem vermesi sebebiyle Wagner’le çalışmayı kesinlikle reddederken cuntacılar bu örgütün Nijer’de çalışma yapması için çağrı yöneltti. Bu arada Moskova’daki yönetim de darbecilere arka çıktığını hızlı bir şekilde ibraz ederken Avrupa’nın ve onunla işbirliği içinde olduğunu düşündüğü Ecowas’ın (Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu) tehditlerine tepki gösterdi.
Bu durum karşısında Rusya’nın bölgede kazıklarını sağlamlaştırmak için Nijer’deki darbecilerin açtığı kapıyı kullanmakta tereddüt etmeyeceği, Avrupa ülkelerinin ise Rusya’nın daha fazla bölgede yayılmasına fırsat vermemek için doğrudan olmasa bile Afrika kıtasındaki taraftar unsurlar ve yapılanmalar vasıtasıyla siyasi ve ekonomik baskı, hatta askeri tehdit seçeneklerini kullanabilecekleri anlaşılıyor. Ecowas’ın darbeyle görevden alınan Muhammed Bazum’a yönetimin iade edilmemesi durumunda askeri müdahale gerçekleştireceği tehdidinde bulunması, hemen ardından da Senegal Dışişleri Bakanı Aissata Tall Sall’ın böyle bir operasyonun içinde yer alacakları, bu konuda üyesi oldukları örgütün kararına uyacakları yönünde açıklama yapması düşündürücüdür.
Rusya’nın Fransa’dan daha az sömürgeci ve Afrika halklarının hukukuna saygı gösterme eğiliminde olduğunu iddia edebilen, Nijer’in bağımsızlık ve özgürlük yolunda ilerlediğini söyleme hakkına sahiptir.
HABERE YORUM KAT