Nihayet Hukuk Hatırlanmaya Başlandı mı?
Soyut ithamlarla binlerce insanın ağır cezalara çarptırıldığı bir vasatta bir FETÖ sanığı hakkında verilen beraat kararının ardında umarız ‘güçlü’ birileri değil, hukuk vardır!
Isparta Adliyesinde FETÖ ithamıyla yargılanan bir sanık hakkında verilen karar dikkat çekti. Yeterli ve somut suç delilinin bulunmadığından hareketle sanık hakkında verilen beraat kararının içeriğinde hukukun evrensel ilkelerine yapılan atıflar sayısız davada verilen ceza kararlarının temelsizliğini de ortaya koyar mahiyetteydi.
Isparta’da FETÖ’ye üyelikle itham edilen bir sanık hakkında 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018 yılı sonunda verdiği beraat kararı üzerinde konuşulmaya değer bir mahiyet arzediyor.
Davada yargılanan kişi KHK’yla üniversitedeki görevinden atılmış bir öğretim üyesi. Çocuklarını FETÖ okullarında okutmak, Bank Asya’ya büyük miktarlarda para yatırmak, örgüt imamlarından olduğu iddia edilen kişilerle telefon irtibatı kurmak, Asya Termal Tesislerinde programa katılmak ve konaklamak gibi ‘ithamlar’dan ötürü FETÖ’ye üyelikle yargılanmış. Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhinde açılan dava neticesinde sanık hakkında savcılığın da talebine uyarak mahkeme oy birliğiyle beraat kararı veriyor.
Beraat kararında sanığın ifadeleri esas alınarak, yukarıda sıralanan tüm ithamların bir kişinin örgüt üyeliğiyle mahkum edilmesine yetmeyeceği, örgüt üyeliğinin çok daha net, somut deliller içermesi gerektiği ve her şeyden önemlisi de kişinin iradesini yansıtması gerektiğine vurgu yapılıyor. Söz konusu kararın bilhassa hukuk kaidelerine vurgu yapılan bölümlerini aşağıda okuyabilirsiniz.
Sayısız davada çok basit gerekçelerle, delil olma vasfını hiçbir şekilde içermeyen veriler üzerinden ve soyut ithamlarla ağır, çok ağır cezalara çarptırılan binlerce insanın durumu düşünüldüğünde bu kararın dikkat çekici olduğu açıktır. Ne yazık ki, pek çoğu isimsiz, kimsesiz, kendisini savunamayacak derecede sahipsiz binlerce mağdur ve mağdurenin devlet tarafından faaliyetine izin verilmiş bankaya para yatırdığı, derneğe, sendikaya üye olduğu, çocuklarını ‘cemaat’ okullarına gönderdiği vb. gerekçelerle 6 yıl, 8 yıl, 10 yıl, hatta daha fazla cezalara çarptırıldığı bir ortamda elbette böylesi kararlar dikkatimizi çekiyor.
Şüphesiz hukukun evrensel ilkelerinin hatırlanması sinyali olarak görmek istediğimiz bu tür kararları olumlu karşılıyor ve bilhassa mağdurlar açısından seviniyoruz. Mamafih yaşanan bunca haksızlıktan, adaletsizlikten sonra ister istemez şu soruyu sormadan da edemiyoruz: Söz konusu davada verilen beraat kararının ardında acaba güçlü bir takım şahısların, makamların sahiplenme durumu mu belirleyici olmuştur, yoksa gerçekten özlenen bir şekilde hukukun temel ilkeleri esas alınarak adilane bir karar mı verilmiştir? Umarız ikincisidir!
YAZIYA YORUM KAT