Tokat'ta 28 Şubat Darbe Protestosu
28 Şubat 1997’de gerçekleşen post-modern darbenin 13. yıldönümünde Tokat’ta bir eylem düzenleyen Tokat’ta faaliyet gösteren Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) üyeleri kimliğinden, adalet ve özgürlük talebinden vazgeçm
Tokat'ta faaliyet gösteren Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), 28 Şubat 1997'de gerçekleşen post-modern darbeyi protesto etti. Yer altı Çarşısı'nın üstünde düzenlenen eylemde "Yaşadığımız günler, hesabı sorulmayan her darbe planının yenisine yol açtığını daha net ortaya koyarken, olan bitene sessiz kalmak; haksızlıklara karşı susmak ve adaletten taraf olmamak düşünülemez!" mesajı verildi. Dernek adına basın açıklamasını okuyan Filiz Aslan "Sincan'dan tankların geçtiği, Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla hükümetin devrildiği, ağır çekimde ve zor koşullarda yaşanan 28 Şubat darbesinin üzerinden tam 13 yıl geçti. Cuntacılar, ülkeyi kaosa sürüklediler. Başörtümüzü, inançlarımızı, kimliğimizi ve en temel haklarımızı yasakladılar; geleceğimizi çaldılar. İçini boşalttıkları bankalarla soframızdan ekmeğimizi eksilttiler. Emeklerimizi ziyan ettiler. Şubat soğuğunda üzerimize karabasan gibi çöktüler; fitne ve fesat çıkardılar! Bugün "etkisi 1000 yıl sürecek" denilen darbe sürecinin yıl dönümü… Darbelerin kınandığı, darbe planlarının yargılandığı bu günlerde 28 Şubat darbesinin en temel taşları ise hâlâ yerli yerinde..." dedi.
28 Şubatçılar Ergenekoncu, Balyozcu çıktı
Darbenin üzerinden 13 yıl geçtiğine ve 28 Şubat sürecinde yapılan haksızlıkların ortadan kalkması için 987 yıl daha bekleyemeyeceklerini söyleyen Filiz Aslan "Başörtülü kadınlara kapanan kapılar hâlâ açılmadı. Örtüleri yüzünden görevlerinden alınan öğretmenler, memurlar işlerine tekrar dönemedi. 28 Şubat sürecindeki cuntacılar cirit atarken namaz kıldığı için ordudan atılan subaylara hakları iade edilmedi… Meclis salonunda siyasi linçe uğrayan milletvekili Merve Kavakçı ise hâlâ yasaklı… Katsayı engeli başta İmam-hatip liseleri olmak üzere tüm meslek liselerinin önünde koskoca bir duvar olarak duruyor. "Kimliğim İslam" dedikleri için iş hakları çalınan on binlerce insan haklarını geri istiyor. Çocuklara Kur'an öğretmek de hâlâ suç… Bugüne kadar yapılan fişlemelerin akıbeti de belli değil…" dedi. Darbecilerin ise erken bir final yaşadığını söyleyen Aslan, "O gün darbe sürecinde aktif rol alan askerler, medyacılar, sendikacılar, hukukçular ve akademisyenler ise bugün Ergenekon davasında karşımıza çıkıyor… Sarıkız, Ayışığı, Eldiven, Kafes ve Balyoz darbe planlarından tutuklanıyor!" dedi.
Hepimizin 28 Şubatı
Basın açıklaması şu vurgularla son buldu: "Darbeleri gördük, darbeci zihniyeti tanıyoruz! Bu yüzden sadece kuklaların değil, kuklacıların da yargılandığını görmek istiyoruz! Darbe teşebbüslerinin, muhtıraların ve başta 28 Şubat ve 12 Eylül olmak üzere halka karşı işlenmiş tüm suçların cezalandırılmasını bekliyoruz. Karanlık provokasyonların, faili meçhullerin, asit kuyularının ve kayıpların akıbetinin meçhul kalmasına göz yummayacağız... Başörtüsü yasağı şartsız-sınırsız kalkmadığı, katsayı engeli orada durduğu, Kur'an eğitimi özgürleşmediği ve darbeci zihniyet sürdüğü müddetçe bu hepimizin 28 Şubat'ı. Farklı dini ve etnik kimliğe sahip olduğu için zulme uğrayanların, dilleri inkâr edilenlerin ya da en temel insani hakları dahi yok sayılanların 28 Şubat'ı… Ece Nurların, Ceylanların, Berivanların, Mizginlerin, Uğurların 28 Şubat'ı… TMK mağduru çocukların, yoksullaştırılanların, işsizleştirilenlerin, asgari ücrete ya da 4/C'ye mahkûm edilenlerin, Ankara soğuğuna mahkûm edilen TEKEL işçilerinin 28 Şubat'ı…28 Şubat zihniyetiyle hesaplaşmadığımız her an hepimizin 28 Şubat'ı… O halde her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme, baskı ve yasağa karşı gelin, sesimizi birlikte yükseltelim!"
Bu da size dert olsun!
"27 Mayıs'tan 12 Eylül'e, 28 Şubat'tan Ergenekon'a darbeciler halkın düşmanıdır" ve "28 Şubat darbe sürecine karşı İslami kimliğimizi savunacağız!"pankartlarının açıldığı eylem boyunca Seyit Rıza'nın idamına giderken söylediği "Sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim. Bu bana dert oldu. Ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun" sözlerinden ilhamla hazırlanan "Diz çökmedik, bu da size dert olsun!" dövizleri taşındı. Eylemde başörtüsü yasağına ilişkin "987 yıl daha mı?" ve"Bize her gün 28 Şubat" yazılı dövizler de yer aldı. Basın açıklaması boyunca sık sık "Darbeciler halka hesap verecek", "28 Şubatlara direneceğiniz!", "Hepimizi fişleyin, işte buradayız!", "İnanca saygı, başörtüye özgürlük!", "Herkes için adalet, herkes için özgürlük!" sloganları atıldı.
Eyleme katılanlar basın açıklamasından sonra 28 Şubat darbe sürecine götüren manşetlerin yer aldığı serginin açılışı için TOKAD Dernek Binası'na gittiler.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDEN VAZGEÇMEYİZ! 987 YIL DAHA DA BEKLEYEMEYİZ!
Sincan'dan tankların geçtiği, Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla hükümetin devrildiği, ağır çekimde ve zor koşullarda yaşanan 28 Şubat darbesinin üzerinden tam 13 yıl geçti.
13 yıl önce, darbe yandaşı medyayla, asılsız operasyonlarla, sahte şeyhlerle, yalancı mağdurlarla, çakma sivil toplum kuruluşlarıyla, fason sendikalarla, brifing verilen yüksek yargıyla el ele veren cuntacılar, ülkeyi kaosa sürüklediler.
Başörtümüzü, inançlarımızı, kimliğimizi ve en temel haklarımızı yasakladılar; geleceğimizi çaldılar. Milyonlarca insanın haklı taleplerini hiçe saydılar. İçini boşalttıkları bankalarla soframızdan ekmeğimizi eksilttiler. Emeklerimizi ziyan ettiler. Şubat soğuğunda üzerimize karabasan gibi çöktüler; fitne ve fesat çıkardılar!
Bugün "etkisi 1000 yıl sürecek" denilen darbe sürecinin yıl dönümü…
Darbelerin kınandığı, darbe planlarının yargılandığı bu günlerde 28 Şubat darbesinin en temel taşları hâlâ yerli yerinde...
Başörtülü kadınlara kapanan kapılar hâlâ açılmadı. Örtüleri yüzünden görevlerinden alınan öğretmenler öğrencilerine henüz kavuşamadı. Başörtülü memurlar işlerine tekrar dönemedi. 28 Şubat sürecindeki cuntacılar ve darbeciler cirit atarken eşleri örtündüğü, kendileri namaz kıldığı için ordudan atılan subaylara hakları iade edilmedi.
Başörtüsü yasağını hukuk dışı bir uygulama olarak gördüğü için sürgün ya da ihraç edilen hâkimler ve savcılar için adalet henüz tecelli etmedi. Meclis salonunda siyasi linçe uğrayan milletvekili Merve Kavakçı ise hâlâ yasaklı…
Katsayı engeli başta İmam-hatip liseleri olmak üzere tüm meslek liselerinin önünde koskoca bir duvar olarak duruyor. "Kimliğim İslam" dedikleri için iş hakları çalınan on binlerce insan haklarını geri istiyor. Çocuklara Kur'an öğretmek de hâlâ suç… EMASYA protokolü yeni kalktı ama genelgeler yürürlükte ve bugüne kadar yapılan fişlemelerin akıbeti de belli değil…
28 Şubat'ta Sincan'dan yola çıkan tanklar, bugün Erzincan caddelerinde dolaşıyor. O gün darbe sürecinde aktif rol alan askerler, medyacılar, sendikacılar, hukukçular ve akademisyenler bugün Ergenekon davasında karşımıza çıkıyor.
28 Şubat'ta cuntacılık hastalığına tutulanlar; Sarıkız, Ayışığı, Eldiven, Kafes ve Balyoz darbe planlarından tutuklanıyor. Dehşete kapılarak görüyoruz ki, artık camileri bombalamayı, çocukları katletmeyi, kendi jetlerini düşürmeyi ve insanları köleler gibi statlara doldurmayı planlayabilecek kadar gözlerini darbe bürümüş!
28 Şubat'ta brifing alan HSYK üyeleri, dün 12 Eylül yargılansın diyen savcı Sacit Kayasu'yu ve Şemdinli'deki karanlık ipleri pazara çıkaran savcı Ferhat Sarıkaya'yı görevinden ettiler, bugün de savcı Osman Şanal ve arkadaşlarını…
Bugün günlerden 28 Şubat. Ve görüyoruz ki; darbeden 13 yıl sonra, 28 Şubat 1000 yıl sürsün diye halka karşı her türlü tuzağı kuranlar, planı hazırlayanlar erken bir final yaşamaya başlıyor…
Fakat bizim için asıl süreç şimdi başlıyor!
Darbeleri gördük, darbeci zihniyeti tanıyoruz! Bu yüzden sadece kuklaların değil, kuklacıların da yargılandığını görmek istiyoruz!
Darbe teşebbüslerinin, muhtıraların ve başta 28 Şubat ve 12 Eylül olmak üzere halka karşı işlenmiş tüm suçların cezalandırılmasını bekliyoruz.
Darbeci zihniyetle esaslı bir yüzleşme yaşamadan, darbe dönemlerinde gasp edilen haklarımızı ve özgürlüğümüzü sonuna kadar almadan vazgeçeceğimiz sanılmasın!
Karanlık provokasyonların, faili meçhullerin, asit kuyularının ve kayıpların akıbetinin meçhul kalmasına göz yummayacağız.
Herkes için hak, adalet ve özgürlük talebimiz gerçekleşmeden kimseye rahat yok!
Başörtüsü yasağı şartsız-sınırsız kalkmadığı sürece bize her gün 28 Şubat.
Katsayı engeli orada durduğu sürece bize her gün 28 Şubat.
Kur'an eğitimi özgürleşmeden bize her gün 28 Şubat.
Ve darbeci zihniyet sürdüğü müddetçe bu hepimizin 28 Şubat'ı.
Farklı dini ve etnik kimliğe sahip olduğu için zulme uğrayanların, dilleri inkâr edilenlerin ya da en temel insani hakları dahi yok sayılanların 28 Şubat'ı…
Ece Nurların, Ceylanların, Berivanların, Mizginlerin, Uğurların 28 Şubat'ı…
Yaşam koşulları, hayat hikâyeleri ve her şeyden önemlisi çocuk oldukları unutulan TMK mağduru çocukların 28 Şubat'ı…
Yoksullaştırılanların, işsizleştirilenlerin, asgari ücrete ya da 4/C'ye mahkûm edilenlerin, Ankara soğuğuna mahkûm edilen TEKEL işçilerinin 28 Şubat'ı…
28 Şubat zihniyetiyle hesaplaşmadığımız her an hepimizin 28 Şubat'ı…
Bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkmak, geçmişle yüzleşmeyi kaçınılmaz kılıyor.
Yaşadığımız günler, hesabı sorulmayan her darbe planının yenisine yol açtığını daha net ortaya koyarken, olan bitene sessiz kalmak; haksızlıklara karşı susmak ve adaletten taraf olmamak düşünülemez!
O halde her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme, baskı ve yasağa karşı gelin, sesimizi birlikte yükseltelim!
İstikbal, direnmektedir!