"Cuntaya Hayır" Pankartı... Hem de 28 Şubat'ta...
Ahmet Hakan Coşkun, Özgür-Der’in dünkü açıklamasından sonra tartışmaları bugüne de taşımış. Bugünkü köşesinde Özgür-Der’in basın bildirisine cevap veren Coşkun, bildiği gerçekleri göz göre göre saptırmaya devam etti.
"28 Şubat'ta 'Cuntaya hayır' diye gösteri yaptınız mı kardeşim?" demeye devam eden Ahmet Hakan Coşkun'a belki hafıza kaybı yaşamıştır diye, bizzat kendisinin Kanal 7'de ilk haber olarak verdiği eylemlerden birkaç fotoğrafı paylaşalım istedik. Aslında geni bir albüm yapılacak kadar eylem konulduğunu kendisi de bilmekte ancak bazı kardeşlerimizin de o dönemde darbe karşıtı etkinlik yapıldığı konusunda şüpheye düşmeleri üzerine fotoğrafları yeniden gündemimize taşıdık.
Aşağıda yer alan fotoğrafların yanı sıra Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısına ve konuyla ilgili sitemizde geçen haberlere yazılmış üç yoruma yer verdik.
HAKSÖZ-HABER
Ahmet Hakan Coşkun'un bugünkü yazısı:
Hakkımda bildiri yayınlamışlar
Ahmet Hakan Coşkun / Hürriyet
DÜNKÜ yazım üzerine İslami kesimin en delikanlı örgütü "Özgür-Der", bir bildiri yayınlayarak beni kınamış...
Ben ciddiye alınacak biri değilmişim... Dönekmişim... Acınacak herifin tekiymişim... Dikkat çekmeye çalışıyormuşum... Muhatap bile alınmamalıymışım... Geçmişime sövüyormuşum...
Falan filan...
Tamam, kardeşim...
Eğer sizi rahatlatacaksa söylediklerinizin hepsini kabul ediyorum...
* * *
Ama şöyle bir şey var:
Benim "berbat herifin teki" olarak nitelendirilmem, söylediklerimin doğru olmadığı anlamına gelir mi?
Ne yani?
12 Eylül'de solcular ve sağcılar zindanlarda işkenceden geçirilirken, bu memleketin İslamcıları "Kahrolsun halkın katili faşist cunta" diye eylem koydu da benim mi haberim olmadı?
12 Eylül'de Kenan Evren'in kollarına sığınıp "Yaşasın! Paşa'dan iki imam hatip daha koparttık" diye övünen İslami şahsiyetler çıkmadı mı bu memlekette?
28 Şubat'ta "Cuntaya hayır" diye gösteri yaptınız mı kardeşim?
Hapislerde çürüdünüz mü? İşkenceden geçtiniz mi? Hayatınız karardı mı?
Kaçınız sürgün yedi? Kaçınız bedel ödedi?
Bugün çıkmış, "Cuntaya hayır! Darbeciler yargılansın" diye gösteri patlatıyorsunuz...
Sırtınıza polis copu yemeyeceğinizden gayet emin olarak... Ne polis copu yahu! Polisten "aferin" alacağınızı bilerek...
Bugün "Cuntaya hayır/Darbeciler yargılansın" demek kolay...
Çünkü...
Amerika da böyle diyor, Tayyip Erdoğan da böyle diyor, hükümet de böyle diyor, polis teşkilatı da böyle diyor, yargı da böyle diyor, YÖK de böyle diyor, Çankaya da böyle diyor, Hikmet Çetinkaya da böyle diyor...
Madem kendinize "sivil toplum örgütü" diyorsunuz...
Madem delikanlısınız...
Sıkıysa...
"Ey Başbakan! Sana karşı darbe planlayan İlker Başbuğ'u neden görevden almıyorsun..." diye eylem koysanıza...
"Kendisini haklamak isteyen cuntayı çökertemeyen AKP" diye pankart assanıza...
* * *
Hadi hepsini geçeyim... Hepsini ama hepsini...
Yaptığınız eylemin gözümde zerre miskal değeri olmamasının bir nedeni de ne biliyor musunuz?
Metin Göktepe'yi katleden polisleri...
Manisa'da gençlere işkence yapan polisleri...
Karanlık katil Mehmet Ali Ağca'yı...
Alenen arkalamış ve desteklemiş olan, sağcı ve faşist kafalı "Vakitçiler" ile işbirliği yaparak...
İstediğiniz kadar "Cuntaya hayır! Darbeciler yargılansın" diye feryat edin...
Bende en küçük bir saygı bile uyandıramazsınız...
İlgili Haberlerimize Gelen Yorumlar:
Hatırlatma
(Rıdvan Kaya)
Söz yalan da olsa yüksek volümlü olduğunda insanları etkiliyor. Yorumlara baktığımda bazılarının "acaba" dediklerini görüyorum. Bu yüzden bazı noktaları hatırlatmak lazım:
12 Eylül'de İslamcıların ne yaptığını sormak genel bir toplumsal kesim açısından anlamlı olabilir. Ama bugün siyaset üretmeye çalışan yapılara bu soruyu sormak iyi niyetli bir tutum değildir. Özgür-Der 1999'da kuruldu. Mazlum-Der 1991'de vs. 30 yıl önce neredeydiniz demek saçma! Bu soru belki CHP'ye, MHP'ye, DİSK'e, MSP geleneğinin devamcısı partilere sorulabilir. Bağımsız İslami kimlik zaten yeni bir sürecin ürünü. Kaldı ki 12 Eylül'de kimin sesi soluğu çıkmış da İslamcılar suçlansın? Böylesine vahşi bir terör rejiminin altında insanlara neden sokağa çıkmadınız diye sormak ayıptır!
28 Şubat'ta ne yaptık? Gereksiz bir soru! Özgür-Der'in bizatihi kendisi 28 Şubat'a karşı tavrın bir uzantısıdır. Bedel ödemekten ne kast ediliyor. Bu süreçte pek çoğumuz gözaltına alınmadı mı, yargılanmadı mı, soruşturma geçirmedi mi, okulundan, işinden uzaklaştırılmadı mı?
Daha nasıl tavır koyacaktık? İmam hatip eylemleri, başörtüsü protestoları unutuldu mu? Unutanlar açsın Haksöz'ün arşivine baksın. Bugün ne söylüyorsak o gün de onu söyledik. Nisan 97'de Yeryüzü ve Selam ile birlikte Haksöz olarak basın açıklaması yapıp, Tünel'den Galatasaray Postanesine kadar yürüdüğümüzde gözaltına alınıp yargılandığımızda ne söylüyor idiysek bugün de onu söylüyoruz.
Şartların bugün elverişli olması ne demek? Özgür-Der sürecinde başından itibaren yapılmayan nedir, susulan bir konu olmuş mudur? Basın bildirileri, eylemler, etkinlikler namuslu ve samimi bakanlar açısından ortada duruyor. Uzatmaya gerek yok! Bu konuda elbette samimiyetle sorusu olanlarla konuyu tartışabiliriz. Ama yamuk tiplerin dolduruşuna gelip, hafızasızlığa meyletmekten ve kendimizle hesaplaşma pozisyonuna düşmekten mutlak kaçınmalıyız..
***
Kendi Kendini Yalanlamak
(Anti Kapitalist)
Şu an arşivimden çıkardığım "Özgürlük Girişimi" dergisinin Şubat 1999 da çıkardığı ilk sayısı var elimde. Dergi Kapakta "Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği ÖZGÜR-DER Kuruluyor" demiş. İç sayfalarında çeşitli düşünür/gazeteci ve sair kişi ve kuruluşların Özgür-Der kuruluşu için gönderdikleri mesajları var. Ogün Ahmet Hakan Coşkun şunları söylemiş.
"Yakın geçmişte eğitim özgürlüğü için BÜYÜK MÜCADELE VEREN ve hepimizin YÜZÜNÜ AĞARTAN arkadaşlarımızın şimdi bu mücadelelerini örgütlü bir şekilde yürüteceklerini görüyoruz. Bu artık mücadelenin yeni bir dönüm noktasına geldiğinin bir müjdecisi. ÖZGÜR-DER'e emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum."
Son yazısında sapla samanı birbirine karıştırıp harman eden Ahmet Hakan zor zamanlarda kimlerin hangi mücadeleyi verdiğini aslında herkesten daha iyi bilmekte..
***
İflah Olacak Gibi Değil…
(Bahadır Kurbanoğlu)
Özgür-Der'in işi gücü yok da seninle paşa çayırında güreş mi yapacak?
Sapla samanı birbirine karıştırdığın yazı müsvettelerine cevaben ödediği bedelleri mi sıralayacak?
Ne bekliyorsun?
Ne İslami hareket sürecini değerlendirebilecek bir kapasiten var, ne de sapla samanı karıştırmadan, kim muhafazakâr kim muvahhid bu kavramların ayırtına varacak bir ferasetin kalmış.
Özgür-Der bin defa AK Parti'yi eleştirdi. Hem de o senin "Hadi bakalım sıkıyorsa…" diye kurduğun cümledeki talepler ve eleştirilerden çok daha fazlasını ortaya koydu. Ama senin Alanya, Antalya maceralarından, medyada kim "in" kim "out" magazinel uğraşlardan, otel hikâyelerinden zaman bulup da bunları takip edemediğin çok açık.
Birilerinin yanlışları üzerinden kendi günahlarını temize çıkaramazsın.
Bunu öğretemedi mi Beyazıt Meydanı sana? Belli ki öğrenilmesi gerekenleri öğrenememişsin Beyazıtlardan.
Belli ki o "az riskli ortam" bile yeterince ürkütmüş seni.
Şimdi kalkmış Aydın Doğan'ın dizinin üstünden atıp tutuyorsun. 28 Şubat'ın kurbanlarının kanlarını ellerinde taşıyan, yetimin yoksulun hakkını yıllardır gaspeden, bin yıl da olsa sürdüreceklerine ant içtikleri mesajları manşetlerden düşürmeyenlerin kollarında sahte bir saadet arayışını sürdürüyorsun.
Belli ki AK Parti'nin en büyük hatası seni kendi yandaş medyasında istihdam etmemek olmuş. Parayı verenin düdüğü her çaldığında bu kadar şevkle hareket edebildiğine göre, senin gibi bir kabiliyeti kaçırdıkları için ne kadar hayıflansalar yeridir.
AK Parti karşıtlığıyla İslamcılığı iç içe geçirip darbecilere insaf ve merhamet dağıtan bu tutumun sakın, nasılsa DP'nin başına gelenleri gün gelip AK Parti de yaşayacak, iyisi mi ben sağlam ata oynayayım, dokunulmaz-layusel olanlardan yana tavrımı koyup kendimi garantiye alayım olmasın!?
Anlaşılıyor ki kuyruk acın Vakit'le. O zaman hesabını onlarla göreceksin. Hesabı görmeden önce de bir dönüp aynaya tekrar bakacaksın.
İlgili Fotoğraflar:
(Fotoğraflar Özgür-Der'in toplatılan "Şahitlik" albümünden alınmıştır.)
Tarih: 7 Kasım 1997... "Paşaların Tankı Susturamaz Halkı" Aynı zamanda bu ifade sıklıkla atılan bir slogan içeriğiydi.
Tarih: 25 Şubat 1998... Dönemin en çok atılan sloganlarından: "MGK Tehdidi Yıldıramaz Bizleri!" MGK, 28 Şubat darbesinin faili ve askeri tahakkümün sembolü olarak iş görüyordu.
Tarih: 27 Şubat 1998... 28 Şubat darbesinin birinci yıldönümü.
Tarih: 27 Şubat 1998... 28 Şubat darbesinin birinci yıldönümü.
Tarih: 2 Mart 1998... 28 Şubat darbe sürecinde açılmış bir "Cuntaya Hayır" pankartı.
Tarih: 12 Haziran 1998... Ülkedeki rüm hukuksuzlukların faili MGK.
HAKSÖZ-HABER
İlgili Haberlerimiz: