1. HABERLER

  2. HABER

  3. BİYOGRAFİLER

  4. Netanyahu’yu Vurduğu Söylenen Theresa Halsa Kimdir?
Netanyahu’yu Vurduğu Söylenen Theresa Halsa Kimdir?

Netanyahu’yu Vurduğu Söylenen Theresa Halsa Kimdir?

Taha Kılınç, bugünkü yazısında, iki gün önce Ürdün’de vefat eden Filistinli kadın direnişçi Theresa Halsa’yı yazdı.

01 Nisan 2020 Çarşamba 13:19A+A-

Taha Kılınç’ın Yeni Şafak’ta yayımlanan yazısı (01 Nisan 2020) şöyle:

Kanlı Elbise

“Evet hanımlar ve beyler. Gördüğünüz gibi, uçağımızda bazı dostlarımız var.” 8 Mayıs 1972 günü, Avusturya aktarmalı olarak Brüksel’den Tel Aviv’e giden Sabena Havayolları uçağının kaptan pilotu Reginald Levy, bu ilginç anonsu yaptığında, Viyana’dan kalkışın üzerinden henüz 20 dakika geçmişti. Kemer ikaz ışıklarının sönmesinden hemen sonra, silahlı bir genç hızla kokpite yönelmiş, tehdit ettiği hostese kapıyı açtırıp, Levy’ye durumu bildirmişti: Uçağın kontrolü, liderleri Ali Hasan Selâme adına, artık kendilerindeydi. Levy, talimatlara harfiyen uymalı ve herhangi bir delilik yapmaya kalkışmamalıydı. Uçak, Tel Aviv’deki Lod Havaalanı’na indirilecek ve İsrail tarafından tutuklanan Filistinlilerin salıverilmesi için pazarlıklara başlanacaktı.

Uçağa el koyan ekip, -ikisi kadın olmak üzere- dört kişiydi: Ali Tâhâ Ebû Suneyne, Abdulazîz Atraş, Rîma Tannûs ve Teresa Helese. Eylemden yalnızca bir gün önce birbiriyle tanışan grup, İsrailli iki karı-koca kılığında yolculuk ediyordu. Sahte Lübnan pasaportlarıyla önce Beyrut’tan Roma’ya uçmuşlar, orada kendilerine temin edilen sahte İtalyan pasaportlarıyla Frankfurt’a geçmişler, oradan da Belçika’nın başkenti Brüksel’e hareket ederek, sahte İsrail pasaportlarını teslim alıp uçağa binmişlerdi. Yolculuk öncesindeki kontrollerin bugünkü gibi sıkı olmadığı ve teknolojik imkânların da yeterince gelişmediği o yıllarda, uçağa yanlarında sadece el çantalarını değil, bellerinde patlayıcıları ve tabancaları da sokmayı başarmışlardı. Ebû Suneyne kokpitte Kaptan Levy’yi bilgilendirirken, diğerleri de uçağın içinde ayağa kalkarak, yolculara “izahta” bulunmuşlardı. Kaptan’ın “dostlarımız” derken hava korsanlarını kastettiği hemen anlaşılmıştı, dolayısıyla.

Uçak Lod Havaalanı’na indirildikten hemen sonra, Filistinli eylemciler, kontrol kulesi aracılığıyla taleplerini İsrail hükümetine bildirdi: Tutuklu bulunan 315 arkadaşları hemen serbest bırakılmadığı takdirde, uçağı içindeki yolcularla birlikte havaya uçuracaklardı. İsrail Başbakanı Golda Meir’in emriyle, Savunma Bakanı Moşe Dayan ve Ulaştırma Bakanı Şimon Peres, eylemcilerle pazarlığa başladı. Ancak bu, sadece zaman kazanmak için uygulanan bir taktikti. Eş zamanlı olarak, bir komando operasyonu organize edildi. Geleceğin İsrail başbakanları Ehud Barak ve Benyamin Netanyanu da komando timindeydi.

Ertesi gün, öğleden sonra, beyaz önlüklü teknisyenler kılığında uçağa yaklaşan komandolar, kısa süreli bir operasyonun ardından kontrolü ele geçirdiklerinde, Filistinli erkek eylemciler öldürülmüş, iki kadın eylemci ise gözaltına alınmıştı. Bunlardan, henüz 18 yaşındaki Teresa Helese’nin elbisesi tamamen kana bulanmış halde uçaktan indirilirken çekilen fotoğrafı, olayın adeta simgesi haline gelecekti. Benyamin Netanyahu’nun, uçağın içinde Helese’yi belinden yakalamaya çalışırken, bir arkadaşının silahından çıkan mermiyle pazusundan yaralanması ise, Teresa’ya -yanlış şekilde- “Netanyahu’yu yaralayan kadın” unvanını kazandıracaktı.

Ürdünlü Hıristiyan bir ailenin kızı olarak, 1954’te Filistin’in Akkâ şehrinde dünyaya gelen Teresa Helese, Nâsıra’da hemşirelik eğitimini tamamladıktan sonra, anne-babasına haber bile vermeden 18 yaşında Lübnan’a kaçmıştı. Orada Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarında eğitim alan Teresa’nın katıldığı ilk (ve son) ciddi eylem, Sabena uçağının kaçırılmasıydı. Uçaktaki yolcuların hepsi, onu, son derece kibar ve nazik tavrıyla hatırlayacaktı daha sonra. Hatta, hemşirelik eğitiminin yardımıyla, bir diyabet hastası yolcuya insülin iğnesini bizzat Teresa yapmıştı.

1983’te İsrail’le Filistinli gruplar arasında gerçekleştirilen esir takasında serbest kalıncaya kadar hapis yatan Helese, ömrünün kalan kısmını Ürdün’ün başkenti Amman’da, gözlerden uzak -ve Ürdün istihbaratının sıkı kontrolü altında- geçirdi. Helese’nin adı, geçtiğimiz cumartesi günü (28 Mart), uzunca bir süre sonra dünya basınında bir kere daha yer aldı: Gördüğü kanser tedavisi nedeniyle, 65 yaşında ölümü üzerine…

Sabena Havayolları hadisesinin hayatta kalan son eylemcisi Teresa Helese’nin ölümüyle, Ortadoğu yakın tarihinde bir dönem de böylece kapanmış oldu. Kendisi gibi ünlü bir başka uçak eylemcisi Leylâ Hâlid ise, yine Amman’da yaşamını sürdürüyor. 75 yaşındaki Hâlid’in geldiği nokta hayli enteresan: PKK hayranlığı ve şakşakçılığı. Elbisesinden kan damlayan Hâlid’in, Netanyahu ve benzerleriyle “Türkiye düşmanlığı” ortak paydasında buluşması ise, görebilene, Ortadoğu’nun iç dengeleri hakkında çok anlamlı şeyler söylüyor.

 

HABERE YORUM KAT