Nesneler Başkaldırıyor, Özneler Seyrediyor
İran ve Hizbullah’ın Esed-Baas çetesinin işlediği katliam ve yıkımlarındaki payını görünmez kılmak için piyasaya sürülen “Harici Radikalizmi” türü itibarsızlaştırıcı kavramsallaştırmalar basit “Bir Aydın Sapması” olarak görülemez.
Kenan ALPAY
Nesneler Başkaldırıyor, Özneler Seyrediyor
Yarın, Cuma namazından sonra birçok camide olduğu gibi Fatih camiinde de yine cenaze namazları kılınacak. Fakat Fatih’te aynı zamanda Suriye’de şehit düşen bazı kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazları kılınacak. Gıyabi cenaze namazı kılınacaklardan biri de annesini İstanbul’a bırakıp Esed-Baas zulmüne karşı Humus cephesine koşan 16 yaşındaki Ömer Berekati olacak.
Ömer Berekati, Gazze kuşatmasını yarmak üzere Mavi Marmara gemisinde bulunmuş mücadeleci bir annenin, kalbi başta Filistin olmak üzere bütün İslam topraklarının özgürlüğü için çarpan Şaze hanımın oğlu. Ömer’in yanında yine ailesini İstanbul’a bırakıp Suriye’deki kardeşleriyle dayanışmak amacıyla şehit düşen bir Çeçen kardeşimiz için de gıyabi cenaze namazı kılınacak.
Elbette Suriye’deki kardeşlerimiz için duaya durmak, zalim Esed-Baas çetesini ve işbirlikçilerini lanetlemek üzere Fatih camii avlusunda bulunanlar birilerinin yaftaladığı gibi “Harici Radikalizmi”ni alkışlayıp teşvik etmek amacıyla orada olmayacaklar. Çünkü onlar Suriyeli kardeşlerini ne Selefi terörle, ne emperyalizmin piyonu olmakla ne de Harici radikalizme kapılmakla suçluyorlar.
Yine mi Bir Aydın Sapması?
İran ve Hizbullah’ın Esed-Baas çetesinin işlediği katliam ve yıkımlarındaki payını görünmez kılmak için piyasaya sürülen “Harici Radikalizmi” türü itibarsızlaştırıcı kavramsallaştırmalar basit “Bir Aydın Sapması” olarak görülemez. Sıradan bir yanlıştan, sehven söylenmiş bir sözden bahsetmiyoruz. Tersine 19 aydan buyana Suriye’deki kıyama karşı devam eden sistematik “Bir Aydın Saptırmacası”ndan bahsediyoruz.
Binlercesi katledilmiş, işkence edilmiş Suriyeli Müslümanları silah ve şiddet tutkunu, kan dökmekten başka bir şeye kafası çalışmayan tipler olarak niteleyip istihza edip akıl veren bir tarz var karşımızda. En ağır bedelleri ödeyen bir toplumun maruz kaldığı zorlukları anlamak ve çözümün bir parçası olmak yerine onları Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerle irtibatlandırıp ortada bırakılıyor.
Rejim tarafından her şekilde ezilip çiğnenmiş Suriye’deki Müslümanları yarım asırlık Muhaberat-Şebbiha zulmüne karşı “Sünni Temkin Modeli”nde ısrarlı olmadıkları için suçlamak kolay. Silahsız-sivil gösterilerle rejimi devirme hayallerini analiz diye takdim etmekse hiç zor değil.
Peki, bırakın “hakkı ayakta tutan adil şahitler” olmayı tarafsız gözlemci olma becerisi dahi gösteremeyen bu ruh halini, bu duruşu kim, nasıl ‘emin’ olarak niteleyebilir?
Suriye Halkı Kurban, Suriye Mezbaha Olmasın!
Kurban bayramı için hep birlikte gün sayıyoruz. Ama bu günlerin en zor sayıldığı yer hiç şüphesiz Halep, Humus, İdlip, Şam, Rakka, Hama, Dera, Kuneytra, Deyru'z Zor, Lazkiye gibi şehirler. 19 aydır devlet eliyle büyük bir yıkım ve kıyım icra ediliyor Suriye’de.
HABERE YORUM KAT