'Nereye kayboldunuz arkadaşlar? Hani darbe yapacaktık?'
Askeri darbenin alenen savunulabildiği günler, Emniyet kuvvetlerinin "Ergenekon" operasyonu sayesinde geride kaldı.
İçlerindeki askeri darbe ateşini faş edenler hâlâ var, ama onlar da daha ziyade 'eski güzel günler'in geride kalmasından şikâyet ediyorlar.
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Korgeneral Yaşar Müjdeci mesela…
Atatürkçü Düşünce Kulübü'nün Marmara Üniversitesi'nde düzenlediği bir panelde yoldaşlarıyla dertleşen Müjdeci, şöyle bir serzenişte bulundu:
"(Ergenekon Operasyonu çerçevesinde gözaltına alınıp sorgulananlardan) En son Nurseli İdiz çıkmıştı. Diyor ki, 'manyak oldum ben' diyor. 'Kendimi çıplak hissediyorum' diyor. 'Bir daha cep telefonumu asla kullanmayacağım'. Bunu Mustafa Balbay da dahil olmak üzere pek çok salıverilen söyledi. Herkes 'bem dinleniyorum' diyor. Mesela en azından bana günde 100'den fazla 'ya bu memleketin hali ne olacak, daha ne duruyorsunuz bir darbe yapsanıza' diye arayanlardan bir tane kalmadı arkadaşlar. Herkes sustu, herkes yola geldi. AK Parti hükümeti ve Amerika, bu korkuyu salmak suretiyle, herkesi dinlenme paranoyasına sokmak suretiyle bu hale getirdi. Kimse sesini çıkarmıyor." (Zaman Gazetesi, 12 Ekim 2008)
Müjdeci'nin böyle bir hayal kırıklığına uğraması çok hoşuma gitti, ama kamuya açık bir toplantıda bu kadar rahat bir şekilde darbeciliğin irtifa kaybetmesinden yakınabilmesi hiç hoş değil tabii.
"Bir darbe yapsanıza!" diyenlerin susmasını, herkesin "yola" gelerek darbe talebinden vazgeçmesini, bu konuda artık kimsenin sesinin çıkmamasını kabullenemediğini ortaya koymakta hiçbir sakınca görmüyor…
"Atatürkçülere iftira", "ulusalcı düşünceye komplo" yahut "bireyin mahremiyetine saygısızlık" gibi manevralara ihtiyaç duymadan, doğrudan doğruya 'Askeri darbe hevesimizi kursağımızda bıraktılar!' diye sitem ediyor hükümete…
Cürete bakar mısınız?
* * *
Düzenlediği panelde Yaşar Müjdeci'yi konuşturarak "Ergenekon" meselesinin gerçekten bir darbe meselesi olduğunun anlaşılmasına hizmet eden Atatürkçü Düşünce Kulübü'ne şükran borçluyuz.
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Avukat Aydeniz Tuskan'ın panelde konuşturulması da çok iyi oldu.
Konuşmasında Deniz Feneri ile ilgili yolsuzluk iddialarına değinen Tuskan, bir felaket sonrasında Mersin'e yardım için gittiklerinde halkın kendilerine 'Her şeyi Deniz Feneri sağladı, size gerek kalmadı' dediğini aktarıp bu derneğin devletleştiğini iddia edince, kafası karışan bir dinleyici şöyle bir müdahalede bulundu:
"Hem yolsuzluk yapıldığını iddia ediyorsunuz hem de derneğin devletleştiğini, her tarafa yardım götürdüğünü savunuyorsunuz. Bu çelişkiyi açıklayın!"
Tuskan'ın bu çelişkiyi açıklayıp açıklamadığını, açıkladıysa nasıl açıkladığını bilmiyorum (Zaman gazetesinin haberinde buna dair bir şey yok).
Bildiğim şu ki, ulusalcı hareketin sözcülüğü, ileri-geri konuşmalarıyla 'göz dolduran' Yaşar Müjdeci ve Aydeniz Tuskan'a çok yakışıyor.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT