Neden kimsenin Tolstoy’u yasakladığı yok?
Rusya'ya yönelik ambargo kararları tartışılmaya devam ederken edebiyat da bu tartışmaların merkezinde yer alıyor!
Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER
Batı’nın Rusya’ya karşı uygulamaya koyduğu ambargo kararları ekonomiden siyasete birçok alanı kapsıyor. Rusya ile birlikte bütün dünyayı etkileyen ambargo kararları anlaşılabilir bir zeminden neşet ediyor. Netice olarak hukuku ayaklar altına alan Rusya, Ukrayna’yı işgal etmek istiyor. Aynı ambargonun Suriye işgal edildiğinde veya Filistin, Siyonist rejim tarafından işgal edilirken niye uygulanmadığı sorusu ise ister istemez akılları karıştırıyor.
Rusya’ya karşı uygulamaya sokulan ambargo kararlarının içinde en çok kültür-sanat boyutu tartışma konusu yapıldı. Rusya’nın ekonomik olarak zor duruma sokulması bekleniyordu ancak işin daha farklı boyutlara taşınması herkesi biraz şaşırttı!
Almanya’da bazı yemek ve tatlılarda geçen “Rus” kelimesinin kullanılmaması çağrısının yapılması, Rus olan bir orkestra şefinin işine son verilmesi, Yunanistan’da Bolşoy’un Kuğu Gölü Balesi’nin yasaklanması ve bizim özellikle odaklanmaya çalışacağımız Avrupa’da bazı ülkelerde Dostoyevski kitaplarının ders müfredatlarından çıkarılması ambargonun farklı yüzünü içeriyordu.
İlk baştan söylemek lazım Dostoyevski’yi ders müfredatından çıkartmanın anlamsız bir iş olduğunu görmek lazım. Öncelikle Dostoyevski’yi Putin safına itmek anlamına gelen bu saçma adım oldukça mantıksız. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Dostoyevski kararı “Nazi uygulaması” olarak niteledi. İşin bu boyutu bir yana herkesin sorması gereken başka bir soru daha yok mu?
Neden Dostoyevski’yi müfredattan çıkarıyorlar? Sadece Rus olduğu için çıkartıyor olsalar Puşkin’den Gogol’a kadar uzanan geniş bir edebiyatçı topluluğu ile karşı karşıya olduğumuz herkesin malumu. Tabi ki her zaman olduğu gibi bu konuda da aralarındaki "tatlı" rekabetle ilişkili olarak Tolstoy ismi de akıllara geliyor.
Rusça edebiyatın en önemli iki ismi olan Dostoyevski ile Tolstoy sadece edebiyat sahasında bir rekabet içinde değillerdi. Aynı zamanda dünya görüşü olarak da epey farklı düşünen isimlerdi. Bu bağlamda tekrar söylemek gerekirse getirilen kısıtlama saçma olmakla birlikte neden Dostoyevski ismi üzerinden tartışma yürütüldüğünü sorgulamamız gerekiyor.
Dostoyevski ve Tolstoy, Batı’ya ve Batı modernleşmesine karşı mücadele veren isimlerdi. Bununla birlikte kalkış noktaları oldukça farklıydı. Dostoyevski, Rus milliyetçiliğini ve Panslavizm ideolojisini kendisi için değişmez rota belirlemişti. İstanbul’un Ruslaştırılmasını dahi savunacak kadar milliyetçi hezeyanlara sahip olan Dostoyevski isminin tartışılması birden bire ortaya çıkan bir durum değil!
Bir Yazarın Günlüğü kitabından...
Bunun yanında neden Tolstoy’un adının dahi geçmediğini de düşünmemiz gerekiyor. Tolstoy ise tam tersine militarizm, ulus devlet ve milliyetçilikten nefret eden, Batı’nın kuşatmasına karşı Rus birliği ile değil inanç merkezli çok daha esaslı bir birliktelik ruhu ile karşı koyulmasını öngören bir düşünürdü.
Dostoyevski’nin kısıtlamalara maruz bırakılması komik olmakla birlikte boşa değil kısaca! Milliyetçi bataklığa bulaşan herkes bir gün mutlaka benzer bir muameleyle karşı karşıya kalıyor. İnsan, Dostoyevski bugün yaşasa Ukrayna’nın işgali hakkında ne derdi diye düşünmeden edemiyor…
Vatanseverliğe Karşı isimli kitabında “Genç kuşağı öyle eğitmeliyiz ki, bugün yalanla dolu milli tarihlerde, resimlerde, anıtlarda, ders kitaplarında, makalelerde, şiirlerde, vaazlarda ve aptal milli marşlarda yapılan şey budalalık olarak görülsün.” diyen Tolstoy’un ise duracağı yeri kestirmek zor değil!
Tolstoy’un arayışı ve Diriliş romanı
Tolstoy’un gözünden Kafkaslar ve Şeyh Şamil
Modern dünyanın modern münzevisi: Dostoyevski
HABERE YORUM KAT