Ne Siz Muhacir Olun Ne de Biz Ensar!
"Mekke’den Medine’ye hicret edip geldiklerinde Ensar’ın neleri, nasıl paylaştığını gözyaşları içerisinde hikâye edip pratikte ulus devlet mantığıyla hareket etmenin akıbeti hiç ama hiç hayrolmaz."
Kenan Alpay’ın yeni yazısı:
Elbette ki sadece ulus devlet mantığı ve ulusal kimliğin getirdiği bir kirlenme sebep olmuyor bugün yaşadığımız siyasal ve toplumsal gerilimlere. Merkezi eğitim sistemi, resmi törenler ve makbul hayat tarzıyla ulus devlet ideolojisi birey ve toplumu önce olabildiğince dünyevileştiriyor (sekülerizm). Seküler hayat ise duygu ve düşünceleri, korku ve beklentileri tamamen fayda merkezli kurguluyor (pragmatizm).
Birçok konu üzerinden Müslüman toplumlara musallat olan sekülerizm ve pragmatizm illetini konuşmak, değerlendirmek mümkün tabii ki. Ancak diğerlerini bir tarafa bırakıp bu meseleyi şimdilik Suriye üzerinden ele almaya çalışalım. Türkiye’nin Suriye’de yaşanan büyük yıkım ve katliamlardan en yoğun bir şekilde etkilendiği aşikâr. Süreç uzadıkça, belirsizlik arttıkça, Suriye’de yaşananların ağır faturaları Türkiye’ye yansıdığı oranda hem siyasal ve askeri alanda hem de iktisadi ve toplumsal sahada daralmalar, riskler hatta tehditlerin trendi yükseliyor. Bu durum ise siyasal perspektif ve işleyişi insani ve İslami kriterlerden uzaklaştıran bir yabancılaşma, belli bir oranda milliyetçilikten ırkçılığa kadar savrulan bir yabancı düşmanlığı gibi ahlaki krizlere sebep olabilmektedir maalesef.
Modern Kabahat: Muhacir Olmak
Hiçbir ayrım yapılmaksızın üzerlerine sistematik olarak ölüm yağdırılan bir ülkeden yani Suriye’den varını yoğunu geride bırakıp gelen muhacirler üzerine çok çirkin değerlendirmelerin yapıldığı günleri yaşıyoruz. Suriyeli muhacirlerin peyderpey vatandaşlığa alınmasına ilişkin tartışmalar ister ulusalcılık ister milliyetçilik isterse ırkçılık olarak nitelendirilsin yabancı düşmanlığını iyice belirginleştirdi. (…)