Ne pirusu, hepisu hepisu!
Fıkradır. Karadenizli Almanya’da otoyolda giderken ters yola girmiş.
Polis radyosundan bir anons: “Bir çılgın otoyolda ters yolda ilerliyor, sürücülerin dikkatli olması..”
Bunu duyan Karadenizli, kendi halinden emin, “Ne pirusu, hepisu, hepisu!” diye geçiştirmiş anonsu..
Kılıçdaroğlu, siyasetin Pembe Panterine dönüştü.. Kılıcını çekip temiz siyaset savaşına girerken arkasındaki fotoğrafa dönüp bakmadı bile.. Yuvacık Barajı rezaleti orta yerde dururken, Kılıçdaroğlu’nun iddiaları, “Manda yuva yapmış söğüt dalına” tadında bir mizah öyküsüne dönüşüyordu.. CHP’de adı yolsuzluğa karışmış kişi sayısı AK Parti’den daha az değil..
Hani derler ya, “laf ile verirler millete binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde!”
İşte o hesap..
Şimdi bakıyorum, Kılıçdaroğlu, bu defa da kılıcını “Onur Öymen”e doğrulttu. “Gereğini yapsın!” diyor..
Peki Onur Öymen Meclis’te konuşurken ve siz o konuşmayı alkışlarken aklınız neredeydi? Tepkiler patlayınca, işler değişti.. Bu ne kadar dürüstçe bir davranış?
Bu düşüncedekiler CHP’den istifa edecekse, CHP’de kim kalır, sizden başka ki! O zaman size sormazlar mı “Siz orada ne arıyorsunuz” diye?
Bu katliamı Öymen yapmadı ki.. Onun üyesi olduğu parti yaptı.. O da partisinin icraatını savunuyor..
Siz, “Dersim yasasını, o tenkil, tedib, tehcir kararını veren ve uygulayan” bir partinin üyesisiniz ve orada durarak o mirasa sahip çıkmış oluyorsunuz. Çünkü haksızlığa arka çıkmak değil, haksızlıklar karşısında susmak bile ağır bir vebaldir..
Ben Güldal Mumcu’nun CHP’de, Ceyhan Mumcu’nun İP’te ne aradığını bilmediğim gibi, Alevi kökenlilerin CHP’de ne aradıklarını da anlamış değilim..
Sahi sizin orada ne işiniz var?.
Önce siz “gerekeni yapın”. Hadi Kılıçdaroğlu!.. Ya kendi celladınızı alkışlamaya devam edin ve Onur’a sahip çıkın, ya da önce siz buyurun..
Hani, kötü yola düşmüş adamlardan biri diğerine,
-Benim anam, senin ananı orada görmüş!
Demiş..
O da “Peki senin anan orada ne geziyormuş” demiş ya, işte o hesab!
Öymen’in CHP’de işi de var, yeri de.. Asıl sormak gerek, Kılıçdaroğlu’nun orada işi ne?
Önce Kılıçdaroğlu’nun bu soruyu kendine sorması gerek..
Hadi Kılıçdaroğlu, başbakana sen sor, soru önergesi var: Seyyid Rıza’nın mezarı nerede?
Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum, siz orada kaç kişisiniz ve orada ne yapıyorsunuz? Niçin oradasınız?
Orada doğmak ve öyle bir ana babanın çocuğu olmanın ötesinde hayatınızda bu değerlerin pratik bir karşılığı var mı?
Cenazenizi cem evinden kaldırmaktan öte, pratik hayatınızda bu değerlerin ne karşılığı var?
Benim bildiğim, CHP içinde bir düzineden fazla Alevi kökenli milletvekili var.. Toplamda 30’a yakın alevi kökenli milletvekilinin adı geçiyor.. En fazla CHP, ardından DTP’de yer alıyorlar. Alevi açılımı konusunda genellikle sessiz duruyorlar..
Aslında bu konuda tek başına Kılıçdaroğlu’na yüklenmek haksızlık olur.. CHP grubu içinde yer alıp da Onur Öymen’i alkışlamayan bir kişi çıktı mı? Dersim yasasını tartışan kaç kişi çıktı bugüne kadar? Seyyid Rıza’nın mezarını araştıran hangi milletvekili var?
O zaman “Alevi”lik onlar için sadece siyasi bir rant alanı anlamına gelmiyor mu?
Hadi Dersim katliamı ile ilgili operasyonun kod adı olan “Tunç el” operasyonunu şehre ad olarak veren zihniyete karşı durduğunuzu görelim. Öneri verin, Tunceli’nin adı Dersim olsun! Hadi CHP’li Aleviler, görelim sizi. Bu onuru AK Parti’ye armağan etmeyin!
Bu arada Onur Öymen, muhteşem bir iş yaptı. Onun tek başına yaptığını o kadar Alevi, iktidar olma gücüne rağmen AK Parti yapamadı.. Bu vesile ile bir kez daha Kemalist Ulusçuluk dayatmasının siyasi sonuçlarına, resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasının gerçeklerine tanıklık ettik. Son derece öğretici, verimli bir tartışma zemini oluştu.. Bu yanı ile Onur Öymen “yanlışlıkla” da olsa önemli bir görev ifa etmiş oldu! İşte Allah, bazen başkaları eliyle de insanları bazı hizmetlere memur ediyor..
Öymen, bu hareketi ile aslında “şecaat arzetmek” istiyordu, sonuçta bir cinayeti ikrar etmiş oldu!
Öymen ve Kılıçdaroğlu, bu tartışmanın odağında sembolik anlamda çok özel ve önemli bir yer ifade ediyor..
CHP, Onur Öymen’i feda edecek olursa, bu kendi tarihine, varlık sebebi ve misyonuna yabancılaşma anlamına gelecek, eğer Kılıçdaroğlu’nu kaybedecek olursa, bu sosyolojik tabanında bir kırılmaya yol açacak.. Her iki halde de CHP kaybedecek!. CHP miadını doldurdu ve bu yapı artık dikiş tutmuyor.. Gelecek günler, göreceksiniz, onlar için geçen günleri aratacak!
Eğer CHP her ikisini de bünyesinde tutacak olursa, bu inandırıcılığını ve ciddiyetini gölgeleyecek, CHP yine kaybedecek.. CHP zaten şimdiden Alevi tabanındaki oy desteğini büyük ölçüde kaybetti. Alevi oylarını çektiğinizde, düşünün ki, CHP baraj oyu seviyesini bile zor aşar.. Onun için bu olayın CHP açısından ne kadar hayati bir anlamı olduğu hemen görülecektir..
CHP ikircikli bir çıkmaza sürüklendi.. Baykal’ın “keskin sirke” politikası küpüne zarar verdi ve geri tepti. AK Parti’nin mumunu söndürmek isterken kendi sakalını tutuşturdu!
Hep diyorum ya, CHP varolmayı hak etmeyen bir parti.. Türkiye’nin derin gerçeği, darbeler ve cevabını arayan sorular CHP’nin mana ve mefhumunda, derununda gizlidir.
Bu işler “sonucu belli anket”leri üniversitelere sipariş edip, orduyu en güvenilir kurum, Meclis ve hükümeti aklınca küçük düşürücü propaganda planları yapmaya benzemiyor. Gün gelip gerçekler ortaya çıkınca “müebbet hapis gereken bir suç işlediklerini” anlayıp panik içinde belgeleri imha etmeye çalışabiliyorlar..
Onur Öymen’in savunmasına bakar mısınız: “Ben suçlu isem Atatürk, tek parti dönemi ne oluyor?” Biraz geç anladınız ama, anladınız! Tebrikler!
Evet, cevabını siz verin Öymen, ne oluyor? Biliyorsunuz, bunun resmi tek bir cevabı var ve 2. ihtimal suç, daha doğrusu, “ikinci ihtimal sözkonusu olduğunda, birinci ihtimal geçerlidir”. Cumhuriyetin Murphy kuralları böyle işliyordu değil mi?
Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT