Ne olmuş yani adam Amerika’yı dolandırmışsa!
Habertürk yazarı Sevilay Yılman yazısında Sezgin Baran Korkmaz’ın Amerika’yı dolandırmasını pek bir sorun olarak görmediği gibi olumlu görüyor. Çünkü dolandırılan paralar Türkiye’de yatırıma dönüşmüş!
HAKSÖZ HABER
Habertürk yazarı Sevilay Yılman SBK Holding’in sahibi ve yöneticisi Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili iddiaları bugün köşesine taşıdığı yazısında konu edinirken; ilişkilerinin abla-kardeş ilişkisinden öteye geçmediğini bunun aksi bir durumunun da olmadığını yazdı. Yılman ayrıca Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD’yi dolandırmasını olumlu yanlarıyla gördü!
Sezgin Baran Korkmaz, ABD hazinesini dolandırıp Türkiye'de yatırıma dönüştürmüş, ondan neden nefret edeyim! Yani, “ne olmuş yani Amerika'yı dolandırmış adam” demek isteyen Yılman’ın gazetecilik etiği bilgisi verdiği yazısında bu ifadelere başvurması gazetecilikten ne anladığını açıkça ortaya koyuyor.
Bir zamanlar Cem Uzan için de böyle söylerlerdi: “Motorola'yı dolandırdıysa akıllı adam demektir” bu ahlaki bir çürüme biçiminin söylem haline gelmesinden başka bir şey değildi. Bugünde ahlaki olmayan işlere bulaşanların arkasından böyle mi dememiz gerekiyor?
Yılman Sezgin Baran Korkmaz’ı adeta temiz çıkardığı yazısında “kara paranın fakir fukaraya hayır olarak döndüğünü” ileri sürerek meşrulaştırıyor hatta kahramanlaştırıyor.
Sevilay Yılman da SBK Holding'in medya ayağında yer alıyor mu bilinmez! Vergisini tıkır tıkır ödemiş, fakire fukaraya deli gibi hayır faaliyetleri yapmış üstelik devlet katında da çok itibar görmüş saygın bir işadamına vebalı muamelesi çekilemeyeceğini ileri sürerken bunun doğru olmayacağını, kendisinin böyle yapamayacağını dile getiriyor.
"Bana hep abla derdi" gibi basit ajitasyonlarla güya ilişkilerdeki masum duygulara gönderme yapan Yılman’ın SBK ile olan ilişkisi gerçekten öyle miydi insan merak ediyor doğrusu!
Anlaşılan yolsuzluğa-usulsüzlüğe, kara para aklamaya ve dolandırıcılığa bulaşmış holding patronları ile gazeteciler arasındaki ilişkiler "tamamen duygusal" modda ilerliyor. Ne güzel abla-kardeş, gazeteci-işadamı ilişkisi; bütün dünyaya örnek olacak cinsten.
Son zamanlarda organize suç örgütü lideri Sedat Peker yaptığı ifşaatlar ile devlet-medya-mafya ilişkisinin ‘pandora’sını açtı. Peker öyle iddialar ortaya atıyor ki temiz kirli fark etmeksizin herkesin (üst grupların) bir şekilde bir arada olduğunu görüyoruz.
Sözde gazetecilerin mafya ile olan kirli ilişkileri gün yüzüne çıkadursun ardı arkası kesilmeyen ilişki ağları da kirlenmenin boyutlarının buzdağı misali olduğunu düşündürtmeye devam ediyor.
Peker’in iddiaları öyle yabana atılacak cinsten şeyler olmadığı gibi soruşturmalara konu edilmeyince derin ve kirli ilişki ağları ve isimler hakkında da şaibeler artmaya devam ediyor.
Sevilay Yılman da yazısının başlığını pandora koyduğu yazısında SBK ile ilişkilerinin nasıl olduğunu yazmasa da SBK’nın patronu Sezgin Baran Korkmaz ile olan ilişkilerinin nasıl olduğunu yazdı. Evet pandora açıldı ve etrafa çok kirli ilişkileri olan ve bu ilişkilerden rant, çıkar ve kariyer sağlayan isimler etrafa saçılmaya devam ediyor.
Sevilay Yılman’ın SBK Holding ile olan ilişkisi nasıldı bilemeyiz ancak gelinen süreçte üzerine atılı herhangi bir iddia olmamasına rağmen adeta “önde pres” ile atağa kalkışacakların önünü almak isteyen Yılman şöyle yazdı:
“Kendi adıma söylüyorum; Kurduğum ilişkileri elimden geldiğince belli bir seviyede tutmaya özen gösterdim. Sezgin Baran Korkmaz da benim için öyle bir ilişkidir. Şunun altını önemle çizmek istiyorum; Ben Sezgin Baran Korkmaz’ı tanıdığımda vergisini tıkır tıkır ödeyen ve devletin en yüksek katlarında dahi saygın bir yeri olan ve fakire, fukaraya deli gibi yardım eden hayırsever bir işadamıydı. Hakkındaki iddianameyi medyadan okudum.. Uyuşturucu suçlaması yok! Terör suçlaması yok! İhale yolsuzluğu yok! Kamuyu dolandırmak yok! Vergi kaçakçılığı yok! FETÖ suçlaması yok! Ajanlık, casusluk suçlaması yok! Ya ne var? ABD'deki bir mahkemede ABD hazinesinden hileli yollarla ihracatta vergi iadesi alan ABD’li bir şirketin Türkiye’ye fon aktarmasına ve Türkiye’deki şirketlere yatırım yapmak suretiyle kara para aklanmasına aracılık ettiği iddiası var. Bir başka deyişle dolandırıldığı iddia edilen hazine Türkiye hazinesi değil ABD hazinesi. Yani esas suçun işlendiği yer Türkiye değil ABD, paraların getirildiği ve yatırıma dönüştüğü ülke ise Türkiye! Elbette kimseye avukatlık yapacak halim yok. Kimsenin herhangi bir yerde suç işlemesini de savunacak değilim. Ama ABD hazinesinin dolandırılma hikâyesinde yer aldığı iddiasıyla soruşturulan bir vatandaşımızdan da durduk yerde nefret edecek veya vebalı gibi muamele çekecek halim de yok!... Başkaca suç iddiası olmadığı sürece -ki bildiğim kadarıyla şu ana kadar başka suç İsnadı da yok- bir Türk vatandaşını sırf Amerikan savcıları Amerikan hazinesinin paralarının hileli şekilde Türkiye’ye aktarılmasına aracılık etmekle suçluyor diye burada yargısız infaza katılacak kadar şuursuz değilim! Ve çiğ yemediğim için düşüncelerimi açıklamaktan çekinecek ve adı geçen insanı tanıdığımı, medeni ve sosyal seviyede arkadaşlık yaptığımı inkar edecek, bundan ürkecek, kırk deliğe girecek kadar şahsiyet yoksunu bir kimse de değilim!”
Veyis Ateş gibi Sevilay Yılman'ın da "mecburi ve uzun bir tatile" gönderilmesi gerekiyor anlaşılan. Bakalım sırada kimler var?
HABERE YORUM KAT