1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Ne bu şiddet, bu celal!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Ne bu şiddet, bu celal!

18 Ekim 2008 Cumartesi 10:28A+A-

Frankfurt
Oldu mu be paşam!
Ne olacak şimdi? İşi gücü bıraktık, Başbuğ'un öfkeli konuşmasının her şeyi berbat eden etkisinden kurtulmaya çalışıyoruz Frankfurt'ta.
Burada Türkiye ile ilgili her gün en az 10 etkinlik var.
Açılışa Cumhurbaşkanı da katılmıştı.
Türkiye konuk ülke...
Ekonomi Bakanı burada.
Kültür Bakanı konuk ülkenin onur konuğu, her gün bir yerde, bir yerleri ziyaret ediyor, adım başı gazetecilere açıklama yapmak zorunda.
Merkez Bankası Başkanı burada. İTO Başkanı burada.
Bir çuval incir berbat oldu.
Bunun sorumlusu belli.
Kim Başbuğ'un yerinde olmak ister bugün!
Kötü bir başlangıç.
Bu zamanlama kendi tercihi mi, yoksa danışmanlarının mı? Öfkesini mi dizginleyemedi yoksa!
Atalarımız ne demiş: Öfkeyle kalkan zararla oturur.
Ne yani, kendinizi terörle mücadelede başarılı mı sayıyorsunuz?
200.000 asker, 250 milyar $ para, 25 yıl. Binlerce şehid, yüzbinlerin göçü, kan, gözyaşı... Sonuç ne paşam!
Yeni atanmış bir Genelkurmay başkanı olarak bütün bir geçmişin sorumluluğunu üstlenmek yerine, yüzünü geleceğe dönse daha iyi yapmaz mıydı?
Başbuğ'un mesajı çok sertti ve üslubu çok kötü idi.
Peki son durum ne? 5 şehid daha. Bir helikopter düştü. Bir general yaralı. Yani Şark cephesinde yeni bir durum yok!
Aktütün tartışması sürecek. Cevabını arayan sorular hâlâ cevapsız. Terörle mücadele konusunda askeri cenahtan gelen talepler zaten ortamı yeteri kadar gerdi. O da yetmiyormuş gibi, Başbuğ'un öfkeli açıklaması ile ortam iyice gerildi.
Askeri mahkemenin Taraf için tedbir kararına karşı Taraf'ın tavrı açık. Altan kararlı. Bu durumda bu tartışma sürecek.
Bu karar, "312 general davası", "Hurşit Tolon davası" kadar yanlış bir dava. Koruma/savunma refleksi ile yapılan bu işler, korunmaya çalışılan değere daha da zarar vermekten başka bir şeye yaramayacak gibi.
Biz burada ne konuşuyoruz, Ankara'da neler oluyor, bakar mısınız. "Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor."
Cumhuriyet Bayramı öncesi, Ergenekon davası başlarken Ankara'nın havası, burada genzimizi yakıyor.
Bu süreçte Erdoğan'ın tavrı! Bana göre yeni bir Şemdinli vakası ile karşı karşıyayız.
Erdoğan'ın bu tavrını sürdüreceğini sanmıyorum. Belki TSK'yı sahiplenerek, Cumhuriyet Bayramı öncesi TSK'nın savunmasını CHP'ye bırakmak istememiş olabilir.
Bakalım Erdoğan, Başbuğ'u savunurken, Başbuğ Cumhuriyet Bayramı'nda ambargoyu kaldırıp resepsiyona katılacak mı?
Sonuçta olan oldu. "Ah", "vah", "keşke" demenin bir alemi yok. Ha bu bize ders olsun. Belki pahalı bir ders ama, yaşanan süreç, bazı gerçeklerin anlaşılması için iyi bir fırsat.
Eminim Başbuğ bu göreve gelmeden bu işlerin böyle sarpa saracağını düşünmemişti. Görünen o ki, evdeki hesap çarşıya uymadı.
Bu kriz aslında Başbuğ için bir fırsat. Başkalarına nizam vermeden önce kendi içine bir baksa!
Gelen günler, geçen günleri aratabilir!
Ergenekon davası başlıyor. Terör devam ediyor. Cumhuriyet Bayramı yeni krizlere sebep olabilir. Ufukta seçim var. Bu arada Amerikan seçimleri artık gün sayıyor. Ama hâlâ Anayasa değişikliği gündeme gel(e)medi!
Ekonomik kriz malum. Ergenekon'un ne olacağı, bu işlerin nereye uzanacağı belli değil. Muvazzaflar konusunda henüz bırakın dava açmayı, tedbir olarak görevden alınan var mı bilmiyoruz. Hâlâ Özden Örnek dosyası, MİT raporu ile ilgili ek iddianame hazırlanmış değil.
Selâm ve dua ile.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT