Ne Bu Şiddet Bu Celal?
FETÖ ile mücadele adına sergilenen hukuksuzluklar ve acımasızlık az gelmiş gibi, İsmail Kılıçarslan gibi bir isim bile daha şedit uygulamalar talep edebiliyor.
Türkiye 15 Temmuz sonrasında FETÖ ile mücadele adına bir dizi haksız, hukuksuz uygulamaya sahne oldu. Vicdanları sızlatan pek çok icraat sergilendi. Ama ne yazık ki, İslami camia içinde dahi konunun bu boyutu görülmedi, hala da görülmüyor. Darbeci çetenin vahşi katliamlarına duyulan tepki bazılarının gözünü kör etmişçesine kitlesel cezalandırma anlayışını savunan söylemler gelişti. İnsanların nasıl ıslah edileceği, nasıl kazanılacağı, toplumsal yapıyı tarumar eden haksızlıkların daha büyük travmalara dönüşmesinin nasıl önüne geçileceği soruları ise geri plana atıldı. İşte Yeni Şafak’ta İsmail Kılıçarslan’ın “Aranılan FEÖ’cü galiba benim” başlıklı yazısı da maalesef bu görmezden gelme tavrının tipik bir örneğini oluşturuyor. Yazısında haklı olarak yargılamalarda çifte standarta dikkat çeken Kılıçarslan bir yandan ironi yaparak durumu eleştirirken, arada akıl almaz tepkiler sergilemiş. Örneğin şu cümlelerde olduğu gibi:
“… Bu arada 17-25 sürecinden sonra Zaman Gazetesi aboneliklerini iptal etmeyen FETÖ’cülere hapis cezası verilmesini yahut görevden uzaklaştırma cezasıyla cezalandırılmalarını elbette destekliyorum. Şaka yaptığım zannedilmesin diye üzerine basa basa söylüyorum. 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ/PDY ile ilgisini kesmeyen her bir üyenin, müntesibin, sempatizanın sürüm sürüm süründüğünü görmek istiyorum….”
“… Kim peki bu doktorlar? 15 Temmuz gecesi akın akın hastanelere gelen yaralılarımıza “defolun gidin, sizi bu maceraya kim soktuysa tedavinizi de onlar yapsın” diyen alçaklar. İşte bu alçaklar, SGK’nın finanse ettiği hastanelerde hasta görebilecekler artık.
Yanlış anlaşılmasın. Bence o alçaklar için yapılacak en güzel şey onları ölüme terk etmektir ama neticede ben bir bireyim, devlet böyle düşünmeyebilir. Meslekten ihraç edilen ve yapılan güvenlik soruşturmaları neticesinde “devlette görev alamaz” denilen doktorları ölüme terk edecek hali yok devletin. Muayenehanelerinde yahut SGK anlaşması olmayan hastanelerde çalışsınlar elbette. Fakat bu alçakları SGK eliyle finanse etmek de nereden icap etti, bilemiyorum…”
HABERE YORUM KAT