Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Tüm Yazıları >

Ne bu?

21 Ocak 2010 Perşembe 02:46A+A-

Taraf gazetesi dün bombayı patlattı.

Başlık şu:

"Fatih Camii bombalanacaktı."

Bu bir darbe planı haberi...

Hayır Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, Ayışığı değil. Bu daha başka.

Habere göre, bunun altında zamanın Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın imzası var.

Darbenin adı bu defa "Balyoz." Darbe planı içinde uygulanmak üzere Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj adlı eylem planları hazırlanmış.

Her eylem planı, içinde diğerinden daha korkunç, çılgın eylem tasarılarını barındırıyor.

İşte o eylem planlarının birinin içinde Fatih Camii'nin bombalanması da var.

Maksat, ülkenin yaşanmaz hale geldiği kanaatini oluşturmak, idareye el koymak ve temizlik yapmak.

Balyoz Harekâtı'nın "vazife" bölümünde "hedef" şöyle belirlenmiş:

"Balyoz Komutanlığı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlayarak muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek ve laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmak maksadıyla; derhal, AKP Hükümeti'ni iktidardan uzaklaştıracak ve mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edecektir."

Bir ihtilal sonrası iletişim araçlarından duyacağınız ilk beyanname gibi bir şey.

Taraf'ın haberine göre, ülkeyi 12 Eylül gibi bir ihtilal ortamına götürebilmek için gerçekten ancak "çılgınca" diye nitelenebilecek eylemler planlanmış.

Mesela Ege'de bir Türk uçağının Yunan uçaklarınca düşürülmesi, bunun için Yunan uçaklarına karşı agresif-kışkırtıcı uçuşlar yapılması, bu mümkün olmadığı takdirde Türk uçağının bizzat Türk uçaklarınca düşürülmesi ve bunun Yunanlılar'ın üzerine yıkılması...

Bu çılgınlık tasarımının boyutunu tasavvur edebiliyor musunuz?

Yazının girişinde verdiğim Fatih Camii'nin bombalanması işi, her boyutuyla bir çılgınlığın ürünü olarak görülüyor.

Önce caminin içine, dışına yönelik keşifler...

"G günü S saatinde..."

Bir cuma vakti.

Cep telefonu düzenekli bir patlayıcı... Ayakkabılığa konacak.

Patlatacak kişi kapıya yakın oturacak.

Tam farz kılındıktan sonra...

"Tahrip hazır" bilgisi alınınca, düğmeye basılacak...

 "Tahrip"ten sonra "Tahrik" timi devreye girecek. Provokatörler devreye girip halkı kışkırtacak, bu arada radikal gruplarla halkın buluşması sağlanacak...

Böyle gidiyor plan...

Planların bir başka yerinde, Beyazıt Camii'nde ezan öncesi kan dökülmesi hedefleniyor.

Planların bir başka yerinde 134. filonun Kadıköy ve Fatih'te gösteriler yapması, gösterilerin yapıldığı gece ise cübbeli ve sarıklı grupların Hava Müzesi'ni basması hedefleniyor.

Harekât planında 29'u general, 133'ü subay, 162 askerin isimleri yer almış.

Planda ayrıca, tutuklanacakların isimleri, kurulacak yeni kabinenin üyeleri, işbirliği yapılacak gazetecilerin ve tutuklanacak 36 gazetecinin ismi, görevden alınacak belediye başkanları vs... Her şey yer almış.

Müthiş bir şey.

Müthiş de, bu bilgi bugüne kadar nerelerde kalmış, doğrusu işin o boyutu da çok ilginç.

Yani Taraf'a gelinceye kadar bu bilgi, diyelim hükümete de ulaştı mı?

Genelkurmay'ın bu planlardan haberi var mı?

Bugüne kadar nasıl bir tavır belirlendi bu tür planlar karşısında?

Türkiye sanki mayın tarlasında yürüyen bir ülke.

İktidarların boğazında ilmek hazır sanki, altındaki sandalyeye tekme vurulacak ve iş bitecek.

Yoksa onun için mi deyip durmakta Başbakanlar, "Siyasete girenin iki gömleği vardır, birisi bayramlık, birisi idamlık" diye...

Hayır insan bu darbe planlarını okuyunca, darbe ortamı hazırlamak için planlanan şeylerin nasıl bir vahşet duygusundan kaynaklandığını da görüyor ve insanlık adına ürküyor.

Tahrik ortamı oluşsun diye cami bombalamak...

Türkiye'nin uluslararası itibarını gündeme getirmek için Yunanistan'la savaş zemini hazırlamak, bunun için kendi uçağını düşürmek...

Bunlar var mıdır gerçekten diye sormadan edemiyor insan.

Ama bir yandan da, "11 Eylül akşamına kadar devam eden kan banyosu, 12 Eylül'de nasıl durdu? İmza: 12 Eylül'ün devirdiği Başbakan, Süleyman Demirel" sorusunu sormadan da edemiyor.

Taraf, "Balyoz Planı" ile ilgili yayını sürdürecek.

Herhalde bu yayınlar, ilgili çevreler tarafından, "suskunluk"tan ve "öfke" sergilemesinden öte bir açıklamayı getirecek.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT