Namazım ve kurbanım Allah için…
Abdullah Yıldız, kurban ibadetinin gerekliliklerini ehemmiyetini inceliyor.
Abdullah Yıldız / Yeni Akit
Namazım ve kurbanım Allah için…
Yarın mübarek Kurban Bayramı. Allah Teala kendi rızasını tahsil etmek niyetiyle keseceğimiz kurbanlarımızı takvamıza ve yüce zatına yakın olmamıza (kurbiyetimize) vesile kılsın ve kabul buyursun.
Kurban ibadetinin özü olan Allah’a adanmışlığımızı ifade eden şu ayetleri birlikte tefekkür edelim:
“De ki; ‘Benim namazım, ibadetlerim/kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emredildi. Ve ben Müslümanların ilkiyim’.” (En’âm, 6/162-163)
Seyyid Kutub’a göre: ‘Bu, kalpteki her çarpıntıda, hayattaki her harekette, namazda, ibadette, hayatta, ölümde… eksiksiz bir şekilde Allah için her şeyden soyutlanma, mutlak tevhidden ve eksiksiz kulluktan kaynaklanan bir tesbih; namazı, ibadeti, dirimi ve ölümü sadece Allah’a özgü kılmadır; “Alemlerin Rabbi”, âlemler üzerinde eksiksiz otorite ve egemenlik sahibi, eğiten, yönlendiren ve hükmeden Allah’a tam bir teslimiyetle, gönülde ve hayatta Allah’tan başkasına kulluk eden bir şey bırakmadan, vicdanda ve realiteler dünyasında O’na kulluk etmekten başka bir şeye yer vermeden… “Bana böyle emredildi.” Ben de duydum ve itaat ettim. Dolayısıyla “Ben Müslümanların ilkiyim.” (Fî-Zılâli’l-Kur’ân)
İbn Kesir’e göre bu ayette Resulullah’ın, Allah’tan başkasına ibadet eden, O’ndan başkası adına kurban kesen müşriklere muhalif olduğunu bildirmesi emredildi. Muhakkak onun namazı Allah içindir. İbadetleri tek ve ortağı olmaksızın O’nun isminedir. Allah Teala, başka bir ayette de şöyle buyurdu: “Öyle ise Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” (Kevser, 108/2). Yani namazını ve kurbanını yalnız O’na tahsis et. Müşrikler, putlara tapar ve onlara kurban keserlerdi. Allah Teâlâ Resulüne, onlara muhalefet etmesini ve onların içinde bulundukları durumdan ayrılmasını; bilerek, niyet, azim ve ihlâsla Allah’a yönelmesini emretti…
En’am/162’deki “nüsük: ibadetler”, çoğunlukla hac ve umrede kurban kesmek olarak anlaşılmıştır.
Resulullah (s.a.) bayram günü iki koç kurban ederken bu ayetleri okumuştur: “Yüzümü bir hanif (muvahhid) olarak gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, müşriklerden değilim.”; “Muhakkak benim namazım, ibadetlerim/kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”; “O’nun hiçbir ortağı yoktur. Bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 6/79, 162-163)
Ayetteki “Ve ben Müslümanların ilkiyim” ifadesi; ‘bu ümmetten Müslümanların ilkiyim’, demektir. Muhakkak ki Hz. Muhammed’den (s.a.) önceki peygamberlerin hepsi, insanları İslâm’a davet etmişlerdi.
Hz. Ali’den (r.a.) rivayetle; Resulullah (s.a.), namazda iftitah tekbiri aldığında En’âm, 6/79, 162-163. ayetleri okuduktan sonra şöyle dua etti: “…Allah’ım Sensin Melik; Senden başka hiçbir ilah yoktur. Sensin Rabbim, ben Senin kulunum. Ben, nefsime zulüm/haksızlık ettim ve günahımı itiraf ettim. Benim bütün günahlarımı bağışla. Senden başka günahları bağışlayacak yoktur. Beni, en güzel ahlâka ilet. En güzel ahlâka Senden başka ulaştıracak yoktur. Ahlâkın kötüsünü benden uzaklaştır. Senden başka onu benden uzaklaştıracak yoktur. Mübarek ve yücesin. Senden bağışlanma isterim; Sana tevbe ederim.” (İbn Kesir)
Hac suresinin 37. ayetinde “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden O’na sadece takva ulaşır…” buyrularak, kurban kesmenin en önemli hikmetinin takvayı kuşanmak olduğu vurgulanır.
Bir rivayete göre cahili-ye devri insanları kurban olarak kestikleri develerin etlerini ve kan-larını Kâ’be’ye serperlerdi. Resulullah’ın (s.a.) ashabı: ‘(Kurban-larımızın etlerini ve kanlarını) serpmeye biz daha lâyığız’, dediler de bunun üzerine Allah Teâlâ: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden O’na sadece takva ulaşır”ayetini indirdi. Ni-tekim sahih bir hadiste de şöyle buyrulur: “Allah Teâlâ sizin şekilleri-nize ve mallarınıza bakmaz. Fakat O, sizin kalplerinize ve amelleri-nize bakar.” Bir hadiste ise şöyle buyrulur: “Muhakkak sadaka, isteyenin eline ulaşmazdan önce Rahman’ın eline ulaşır. (Kurbanların) kanı yere dökülmezden önce Allah katındaki yerine ulaşır.” (İbn Mâce ve Tirmizî tarafından Hz. Âişe’den merfû’ olarak riva-yet edilmiştir. Tirmizî, hadisin hasen olduğunu söylemiştir. Hadisin anlamı şudur: ‘Muhakkak Allah Teâlâ, amelinde ihlaslı davrananın amelini kabul buyurur.’… En doğrusunu Allah bilir. İbn Kesir)
Kurban Bayramımız takvayı kuşanmamıza vesile olsun. Âmin…
HABERE YORUM KAT