
"Mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir"
Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak da ordan yukarı yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir. Hicr 14-15
Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak da ordan yukarı yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir. Hicr 14-15
Evet kâfirlerin iman etmeyişlerinin, hakkı kabule yanaşmamalarının sebebini anlatıyor Rabbimiz. Yâni eğer onlara gökyüzünden bir kapı açmış olsak, açtığımız bu kapıdan onlar gökyüzüne çıksalar; bundan daha büyük bir mûcize olur mu? Allah böyle bir şeyi yapıp onları gökyüzüne yükseltseydi yine de; bizim gözlerimiz döndü de biz bir sihrin mahkumu olmuş bir topluluğuz derlerdi.
Evet bu muannit kâfirlerin iman etmeyişlerinin sebebi işte bu kibir ve inatlarıdır. Kibirleri ve iğrenç inatları yüzünden onlar bu kitabı reddediyorlar, peygamberi reddediyorlar.
Öyleyse ey peygamberim, ve ey peygamber yolunun yolcuları, sakın ha bu tip insanlar karşısında üzülmeyin. Bunlar karşısında sakın morallerinizi bozmayın. Çünkü bunların iman etmeyişlerinin sebebi ne âyetlerin, delillerin azlığıdır, ne de sizin onlar karşısında örnekliğinizin yetersiz olmasıdır.
-BASAİRUL KUR’AN-
Çirkin kibirlenmenin, aşağılık inadın olanca çıplaklığı ile ortaya çıkması için onların bu şekilde tasavvur edilmesi yeterlidir. Bu da gösteriyor ki böyleleriyle tartışmanın hiçbir yararı yoktur. Bu tutumlarının iman etmek için yeterince delil bulamamaktan kaynaklanmadığı ortadadır. Onların inanmalarını, engelleyen kendilerine meleklerin inmemiş olması değildir. Çünkü onların göğe doğru tırmanmaları, meleklerin inmiş olmasından daha etkili bir kanıttır, kendileri ile daha yakından ilgilidir. Fakat onlar kibirli bir toplumdurlar. Utanmadan, sıkılmadan, apaçık ve gözler önündeki gerçeğe, aldırmadan kibirleniyorlar!
Bu örnek, belli bir bölgeye ve belli bir zaman dilimine özgü değildir. Belli bir dönemde yaşamış, belli bir toplumda da ortaya çıkmış değildir. Fıtratı bozulan, basiretleri kapanan, çevresindeki canlı evrenle, onun mesajları ve etkenleri ile ilgisini koparmış her insanın örneğidir bu.
Evrende yeralan bunca kanıta, bunca tanığa rağmen yüce Allah’ın varlığına inanmamaları, bu bedbaht nesillerin içlerindeki algılama ve özümseme cihazlarının işlevsiz hale geldiğinin inkâr edilemez kanıtıdır. Ayrıca bu inkârda diretmeleri de önceki Kur’an ayetinin çizdiği bu örneğin bıraktığı övünme havasından herhangi bir şey azaltmamaktadır.
“Eğer onlara bir kapı açsak da göğe çıkmaya koyulsalar.” “Gözlerimiz hayal görüyor, herhalde birileri bize büyü yaptı derler.”
Evrende yeralan ve Allah’ın varlığına şahitlik eden kanıtlar, onların göğe çıkmalarından daha belirgin, daha açıktırlar. Bu kanıtlar devre dışı kalmamış insan fıtratına gizli-açık, sesli-sessiz hitap etmektedirler. Artık fıtrat Allah’ın varlığını kabul etmekten, onu tanımaktan başka bir şey yapamaz.
-FİZİLALİL KUR’AN-
HABERE YORUM KAT