1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SURİYE

  4. Musul Değil Petrol Savaşı
Musul Değil Petrol Savaşı

Musul Değil Petrol Savaşı

Musul’u, operasyonuna batının gösterdiği ilgi, buradaki zengin petrol ve doğal gaz rezervinden kaynaklanıyor. Musul ve Kerkük enerji sahalarındaki rezervlerin parasal değeri 4 trilyon doları aşıyor.

19 Ekim 2016 Çarşamba 12:44A+A-

Türkiye'nin yaklaşık 100 yıl önce terk ettiği topraklar arasında en değerlisi olarak bilinen Musul, bugün yeniden büyük bir çekişme alanı haline geldi. Dünyanın altıncı en büyük petrol ülkesi konumundaki Irak'ta tespit edilmiş 143 milyar metreküp petrol rezervi var. Bu rezervin 45 milyar metreküpü Musul'da, 10 milyar metreküpü ise Kerkük'te bulunuyor. Kuzey Irak'ta tahmin edilen doğalgaz miktarı ise 3,2 trilyon metreküp. Bu miktar Türkiye'nin gaz ihtiyacını 300 yıl karşılayabilecek bir rezervi ifade ediyor.

3 TRİLYON DOLARLIK PETROL ÇEKİŞMESİ

Bugünkü değerler üzerinden hesaplandığında Musul'da tespit edilmiş 45 milyar metreküp petrol rezervinin parasal değeri 2 trilyon 340 milyar doları ediyor. Bunu Yarım 520 milyar dolarlık Kerkük petrolü de eklendiğinde bugün yüz yılların sömürgeci ülkelerinin bölgeyi neden rahat bırakmadığı anlaşılıyor. Türkiye'nin ithal doğalgazın bin metrekaresi için ödediği yaklaşık 400 dolar üzerinden hesaplama yapıldığını ise Kuzey Irak'ın doğal gaz rezervinin toplan değerinin ise 1,3 trilyon dolar değerinde oluğu görülüyor.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Kuzey Irak'ta günlük petrol üretiminin 2019 yılına kadar 5 milyon varile çıkmayı hedefliyor. 10 milyar varil petrol rezervi bulunan Kerkük'ün günlük petrol üretimi 650 bin ile 1 milyon varil arasında seyrediyor. Irak'ın Kerkük ve diğer üretim sahalarından Türkiye'ye iki ayrı boru hattıyla taşınan ham petrol, Ceyhan-Yumurtalık'tan hem dünyaya açılıyor hem Türkiye iç pazarına ulaşıyor.

BATI NEDEN MUSUL'DA?

Bu önemi nedeniyle Musul, çok uluslu enerji şirketlerinin hep ilgi odağı konumunda oldu. Potansiyel nedeniyle bölgede 50'den fazla uluslararası şirket varlık gösteriyor. Türkiye-İngiltere ortaklığıyla kurulan Genel Energy PLC de Kuzey Irak'tan Türkiye'ye boru hattıyla petrol sevk etmeye çalışıyor. Kuzey Irak müteahhitlik şirketi Kar Group ise boru hattının ilk 77 kilometrelik kısmının yüzde 23'ünü (18 kilometre) bitirdi. Kuzey Irak yönetimi de, 281 kilometrelik boru hattını 2 yılda bitirmeyi planlıyor. Türkiye ise Kuzey Irak Bölgesel hükümetiyle yaptığı anlaşmalarla petrol ve gaz ithalatı yapacak.

ENERJİ SAVAŞININ MERKEZİ

Musul ve Kerkük başta olmak üzere Kuzey Irak bölgesindeki tespit edilmiş petrol ve doğalgaz rezervinin toplam değerinin 4 trilyon 150 milyar doları bulması, buradaki güç gösterisinin aslında bir enerji savaşı olduğunu gösteriyor. Bu gerçeğin farkına yaklaşık bir asır önce varan Sultan II. Abdülhamit'in Bağdat ve Musul'daki petrollerini Hazine-i Hassa mülkü (şahsi mülk) hâline getirdiği biliniyor. Musul ve Kerkük üzerine önemli çalışmalar yapan Akademisyen Yrd. Doç. Dr. Nevin Yazıcı, II. Abdülhamit'in bu stratejik manevrayla, petrole ve bu bölgelere olası dış müdahalelerin önünü kesmeyi amaçladığını ifade ediyor.

19. YÜZYILDAN KALMA

Geçen sene Yeni Düşünce dergisinde yayınlanan makalesinde Yazıcı, “Küresel ekonomiye yön veren en önemli enerji kaynağı olmasının yanı sıra, küresel siyasi bir güç olmanın da en kritik unsurudur. Dünya enerji dengelerinde petrol rezervlerinin dengesiz dağılımı; petrole istisnai ekonomik, stratejik ve politik bir önem kazandırmaktadır" diyor. Yazıcı, 19. yüzyıldan beri büyük güçler arasında egemenlik, denetim altına alma ve imtiyaz elde etme politikaları çerçevesinde büyük bir rekabet yaşandığına dikkat çektiği Musul vilayeti petrolleri üzerinde Osmanlı ailesinin mülkiyet hakları olduğunu da belirtiyor.

Türkiye olmazsa terör beslenir

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mert Bilgin, “Kuzey Irak'ta petrol üretim maliyeti çok düşük. Kuyuların çoğu verimliliklerini muhafaza etmekte. Karlılık yüksek. Şu anda bu potansiyel DAEŞ'e önemli kaynak sağlıyor" dedi. Musul'un Irak rejiminin denetimine girmesi DAEŞ'in sadece mevzi değil mali kaynak kaybetmesine neden olacağına dikkati çeken Bilgin, şunları kaydetti: “Musul'un önemi sadece mevcut petrolü ya da muhtemel gazı değil. Kerkük'le birlikte değerlendirildiğinde Kuzey Irak'ın bütün petrol ve gaz projelerine ya üretim ya da taşıma boyutunda kilit rol oynamasıdır."

TÜRKİYE MASADA OLMALI

Musul'un rejim kontrolünde olmasının Kerkük-Yumurtalık boru hattının daha güvende kalmasına katkıda bulunduğuna dikkat çeken Bilgin, “Tarihi anlam ifade eden Musul-Kerkük-Hayfa petrol boru hattının ya da olası bir Kerkük-Musul-Akdeniz boru hatlarının gündeme gelmesine sebep olabilir. Türkiye böyle bir oluşumun barış ve istikrar üzerine inşa edilmesine karşı değildir, ancak kendisinin dışarıda kaldığı durumda yoğunluğunu ve etkisini giderek artırmakta olan terörü besleyebileceği endişesini ifade etmektedir" öngörüsünde bulundu.

Misak-ı Milli'den korkuyorlar

Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, Musul'un yeraltı ve yer üstü kaynaklarıyla çok önemli bir il olduğunu söyledi. Türkiye için çok büyük bir öneme sahip olan Musul'un yüz ölçümü büyük ve kalabalık bir nüfusa sahip olduğunu belirten Taha, “Tüm bunların yanı sıra petrol, doğal gaz var. Ve diğer madenlerde çok fazla" dedi. İŞİD'in şehri ele geçirince Musul'un doğalgaz ve petrolünü sattığına vurgu yapan Taha, şunları kaydetti: “II. Abdülhamit Han o toprakları kendi üzerine şahsi mülkü olarak kaydetmişti. Uluslararası güçler o topraklara el koymasın diye bunu yapmıştı. O önemi günümüze kadar devam etti ve edecek. Türkiye'nin bu durumda orada işi kolay değil. Çünkü büyük güçler oraya girmemizi istemiyor. Misak-ı Milli'den ve Türkiye'ye oradaki tarihi haklarının verilmesinden korkuyorlar." MÜSİAD Lojistik Sektör Kurulu Başkanlığını da yürten Taha, "DAEŞ'in Musul' girmesiyle birlikte bizim bölgeye ihracatımız yüzde yüz kesildi. Buda bizim oraya toplamdaki ihracat rakamımızın aşağıya çekilmesine sebep oldu" dedi.

Irak'ın geleceği Musul'a bağlı

Musul'un hem siyasi hem de stratejik öneme sahip olmasının yanında bugün birçok devletin odağı olmasının en büyük nedenin zengin petrol kaynaklarına sahip olmasından kaynaklandığını söyleyen Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl ise “Petrolün varlığı özellikle Ortadoğu ülkelerinin geleceği açısından önemli hale gelmektedir. Uzun yıllardır bir nevi petrol savaşlarının yapıldığı Irak'ın en önemli kentlerinden olan Musul'un kurtarılması hem Türkiye hem de dünya enerji piyasaları adına önemli bir hamle olacaktır. Irak'ta istikrarın sağlanması ve kaybedilen ekonomik kazançların tekrar elde edilmesi bağlamında Musul operasyonunu başarıya ulaşması fazlası ile önem arz etmektedir" diye konuştu.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT