Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Mustafa!

08 Kasım 2008 Cumartesi 15:22A+A-

Mustafa Kemal bugün hâlâ, aradan bir asra yakın zaman geçmesine rağmen askeri vesayet altındadır..
Taraf'ta Ayhan Aktar geçen gün yazısında “Ölümünden sonra, Atatürk'ün şahsi evrakına askerler el koymuştur. Üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı'nın (ATASE) elindeki günlükler, mektuplar, notlar eksiksiz olarak yayınlanmamıştır. Bu düpedüz ayıptır! (...) Tek Parti Dönemi üzerine çalışan bir akademisyen olarak, Cumhurbaşkanı Gül'ü göreve davet ediyorum: Lütfen, Atatürk'ün evrakını Çankaya'daki Cumhurbaşkanlığı Arşivi'ne geri isteyiniz ve hemen yayına hazırlatınız! ATASE'nin elinde 70 yıldır rehine gibi duran Atatürk evrakının -ve de hatırâsının(!)- özgürlüğe kavuşmasının vakti gelmiştir artık” diyordu. Evet aynen katılıyorum..
Lütfen! Çankaya arşivlerini yayınlayın.. Yakın tarihimizle ilgili belgeleri Çankaya'da toplayın..
Atatürk'ün nöbet defterinin 1. Cildi ne zaman yayınlanacak? (Evet evet, 2. cildi değil, 1. cildi) Bunları scan edip, hemen aynı şekilde internette yayınlayabilirsiniz. Artık bu işler eskisi kadar zor değil..
Ben de cumhuriyet tarihi üzerine çalıştım bir zamanlar. Başıma gelmeyen kalmadı. Tehditler, küfürler, davalar..
Atatürk'ün bu ülkede bir tabu olmasını isteyenler var!
Öyle ki, mesela Bandırma gemisi nerede diye soramıyorsunuz? En azından cevab alamıyorsunuz. En sonunda Sayıştay'a yazdım, tekrar yazdım, cevap yok!
Mustafa Kemal'in mektupları açıklanamıyor..
İstiklal Mahkemesi zabıtları Meclis arşivinde bekletiliyor. İş Bankası, Ziraat Bankası arşivleri, AOÇ, CHP, Halkevleri Arşivleri, Genelkurmay, MİT, Emniyet, Başbakanlık.. Özel Arşivler, her yerde bölük pörçük evrak var.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul, Ankara Emniyet Müdürlüklerinin bile o döneme ilişkin tutanakları yasak kapsamında.
Neden korkuluyor? Gizlenen ne?
Ne saklanıyor? Kim, kimden, niçin korkuyor?..
Gerçek Mustafa Kemal bir tane. Ama piyasada o kadar çok Mustafa Kemal var ki, birbiri ile çelişen..
Dindar mı, ateist mi bu kişi?
Diktatör mü, demokrat mı?
Mason mu, yoksa Mason Locasını kapatan biri mi?
Komünist mi, anti komünist mi?
Mustafa Kemal'in evliliği bir sır. Oğlu var mı, yok mu bilmiyoruz.
Her şey bir kurgudan ibaret sanki..
Şemsi Efendi mektebi hakkında ne biliyorsunuz?
Şimon Zwi kimdi?
Mustafa Kemal; fiziki beden olarak kısa mı, yoksa kükrediğinde dağları yerinden oynatan iri yarı bir adam mı?
Trablusgarb'da gözünden yaralanmıştı. Sadi Borak, borik asidle gözünü tedavi etmeye çalıştığı için Borak soyadı verildi daha sonra kendine.. Ama hep Mustafa Kemal'in keskin gözlerinden söz eder resmi kayıtlar. Yoksa cepheden yazdığı mektuplarda da, daha sonraki yıllarda annesine gönderdiği mektuplarda da gözünden şikâyet eder hep..
Mustafa Kemal'i en iyi bilen kişilerden biri olan Sadi Borak, Mustafa Kemal hakkında yanlış bilinen bilgilerle ilgili uzun bir makale yazmıştır.. İşte yanlışlıklardan bir demet: Ali Rıza Efendi 1888'de değil, resmî bir belgedeki kayda göre 28 Kasım 1893'te ölmüştür. Annesi Zübeyde Hanım 1924 yılında değil, 14 Ocak 1923 pazar günü İzmir'de ölmüştür. Atatürk'ün bir tek kızkardeşi değil, Fatma ve Naciye adlarında iki kızkardeşi daha vardı. Önce, 1,5 ay kadar devam ettiği Fatma Molla mahalle mektebine yazdırılmıştır. Daha sonra devam ettiği okulun adı “Şemsi Paşa” değil, “Şemsi Efendi”dir. (Daha doğrusu Şimon Zwi okulu) Şemsi Efendi (sonraları “Fevziye mektebi” ile birleşmiştir) okulundan sonra “Selanik Mülkiye İdadîsi”ne değil, “Mülkiye Rüşdiyesi”ne girmiştir. Birinci Dünya Harbi'ne katılışımız 28 Temmuz 1914 değil, 11 Kasım 1914'tür. Bazı kaynaklarda gösterilen tarih, Birinci Dünya Harbi'nin başlama tarihidir. Tarihlerimizin hiçbirinde “8 Mayıs Arıburnu Zaferi” diye bir kayıt yoktur. Herhalde 25 Nisan zaferinden söz etmek isteniliyor. Garip bir yorumlama: Mustafa Kemal, doğuda kazandığı zafer üzerine 16. Kolordu'ya vekâleten atanmış!.. Bir komutanın asaleten görev yaptığı kolordusuyla zafer kazandıktan sonra o kolorduya vekâleten atanmasının tarihte örneği yoktur. Mustafa Kemal, 16. Kolordu Komutanlığından sonra 7. değil, 2. Ordu Komutanlığına vekâleten atanmıştır. Mustafa Kemal, Bağdad'ı kurtarmak için değil, tam tersi, Bağdad üzerine yapılacak bir seferi önlemek için görev kabul etmiştir.
Mustafa Kemal'in Trablusgarb'tan Bulgaristan'a gidişindeki kronolojik kopuşu nasıl açıklayacaksınız?
Yeter mi, mesela, bir iddiaya göre Kurtuluş Savaşında, 1. İnönü Savaşı diye bir savaş yok. Masabaşında üretilen bir savaş var.. Herhalde birileri bunların ortaya çıkmasından rahatsız olduğu için, yani bir yalanı korumak adına, tarih sansürleniyor..
Milleti soyan adamların yakasına kocaman bir Ayyıldız, ya da Atatürk resmi asması, ya da bir dolandırıcının dükkanına besmele asması gibi bir şey.. İşte asıl, gerçek istismar bu. Bizim dilde buna münafıklık denir..
Mustafa Kemal'i Kemalistlerden kurtarmadan Mustafa Kemal'e rahat yok! Birileri kendi vurgunu, soygunu için, cinayetleri için Mustafa Kemal'i kalkan olarak kullanmaya çalışıyor.. En son yaşanan, ucu Denktaş'a kadar uzanan sendika vurgunu olayını biliyorsunuz.. ADD ve ÇYDD'nin ne işlere bulaştığını da okuyorsunuzdur gazetelerden..
Darbecilerin ve çetecilerin bu maske arkasına saklanarak neler yaptıklarını da biliyoruz.. Onların gerçeğin ortaya çıkması ile kozlarının ellerinden alınacağını düşünüyor olabilirler..
Kendi tarihimizi yabancı arşivlerdeki bilgilerin satır aralıklarından, ya da söylentilerden, sahaflardaki kitaplara düşülen notlardan, mezatlarda satılan evrakdan damıtmaya çalışmayalım..
En çarpıcı gerçek, en hafif söylenti kadar tehlikeli değildir..
Prof. Aktar'ın çağrısına katılıyorum..
Selâm ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT