1. YAZARLAR

  2. Hakan Albayrak

  3. “Mustafa”
Hakan Albayrak

Hakan Albayrak

Yazarın Tüm Yazıları >

“Mustafa”

04 Kasım 2008 Salı 06:54A+A-

Can Dündar'ın 'sıcacık' sesinden yaralı bir çocukluk, o yaralı çocukluğun acısını çıkartan zevk u sefa yılları, tutkulu aşklar, başarısız evlilikler, 'jakobenlik'le melankolinin birleştiği bir lider profili, yalnızlık, sıla hasreti, içki sofraları vs, vs, vs…

İnsani zaaflardan münezzeh gibi görülen/gösterilen “Ulu Önder Atatürk”ün “Mustafa”lığını öne çıkaran bir film.

“Ata” yahut “Atatürk”, “Ulu Önder” yahut “Tek Adam” değil; “Mustafa”.

Bütün yalınlığıyla “Mustafa”.

Seyirciyle onun arasında bir ahbaplık tesis etmek istercesine “Mustafa”.

Peki mümkün mü böyle bir ahbaplık?

“Atatürk” imgesinden doğrusuyla-yanlışıyla 'Bizim Mustafa' çıkar mı?

Referans gazetesi yazarlarından Nabi Yağcı diyor ki:

“Beni ilgilendiren konu Atatürk'ten bir Mustafa'nın çıkıp çıkmayacağı meselesidir. Bu ise ne bu filmle ne de Atatürk'ün şahsıyla alakalı bir meseledir. /…/ Bu ülkenin tüm resmi meydanlarının orta göbeğinde, kamusal alanlarında tek tip heykelleri, büstleri olan, bütün resmi dairelerde, kullandığımız paralarda, miting meydanlarında taşınan bayraklarda tek tip resmi olan, başkent Ankara'nın orta yerinde Kâbe gibi ziyaret edilen bir anıtmezar içinde yatan, özel bir kanunla korunan bir insan olarak Atatürk, Mustafa olamaz. Olmasın anlamında değil, isteseniz de olamaz, yüz bin kitap yazsanız, onlarca film yapsanız da olamaz, Atatürk'ten Mustafa çıkarılamaz. /…/ Atatürk'ün insani yönü vurgulanarak Atatürk heykellerine can verilemez. Mesele objede değil objektiftedir, görülende değil görendedir.”

Yaman bir çelişkiye dikkat çekiyor Nabi Yağcı:

“…hocalara, şıhlara, şeyhlere, üfürükçülere tapıncı kırmaya soyunmuş bir insanın sonuçta kendisinin tapınç konusu bir put haline gelmesi, getirilmesi herhalde o insanın kendisi için de çok acıklı bir durumdur. Atatürk'ün de insan olduğunun gösterilmesiyle, güler yüzlü Atatürk portreleri çizmekle bu paradoks aşılamaz. Bunu gösterme gayreti ve bu gayretin etrafında yapılan tartışmalar bile bu büyük çelişkinin ne denli içselleşmiş, incelmiş bir nevi panteist (kamu-tanrıcı) bir dinin, gizli bir totaliter ideolojinin ürünü olduğunu göstermeye yeter.”

Ve final:

“Cumhuriyet'in kuruluşunun üstünden 85 yıl geçtiği halde etnik kökeni, inancı, fikirleri ne olursa olsun sırf insan olmaktan gelme bir sevgiyle birbirlerini seven bir toplum ortaya çıkaramamışız, hatta gidiş tersine. 'Atatürk'ü güler yüzlü Mustafa yaparsak bu olur' diye mi düşünülmekte acaba? Özcesi sorun ne Mustafa'da ne Atatürk'te, sorun bu kamu-tanrıcı Atatürkçülükte.” (“Atatürk'ten Mustafa çıkar mı?”, Nabi Yağcı, Referans 3 Kasım 2008)

Yağcı'nın eline-yüreğine sağlık.

Nefis bir yazı.

Ama biraz karamsar.

Can Dündar'ın “Mustafa”sı ve buna benzer çalışmalar sorunu çözmese de, sorunun sorun olarak görülmesine ve dolayısıyla soruna çözüm aranmasına katkıda bulunabilir.

“Kamu-tanrıcı Atatürkçülük”ün doğru dürüst tartışılmasına (mesela yukarıdaki türden yazıların yazılmasına) vesile olmak az şey mi?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT