Muş’ta “Mısır’daki İdamları Durdurun” Eylemi
Muş ilindeki sivil toplum örgütleri Mısır'daki idamları protesto etmek ve Mısırlı Müslümanlara destek olmak için bir araya geldiler.
Muş Belediye meydanında saat 12.30 da bir araya gelen kurumlar basın açıklaması okudular. Basın açıklamasını Muş Özgür-Der temsilcisi Erdal Eker okudu. Eker kısaca Mısır'daki zulümlere vurgu yaptı ve dünyanın sessizliğinden şikayet etti. Türkiye dışında herhangi bir yerde güçlü bir ses çıkmadığını bununla beraber Arap diktatörlüklerin Avrupa Birliği ve Amerika'nın da Sisi diktatörünü desteklediğini vurguladı. Suriye, Arakan ve Filistin de olduğu gibi Mısır'da da aynı tavrın olduğunu, söz konusu islami hareket ise tüm zulüm, işkence ve ahlaksızlığın meşru kabul edildiği vurguladı.
Okunan bildirinin basın açıklamasının tam metni:
MISIR’DAKİ İDAMLARA HAYIR!
Bugün burada, Mısırlı 9 Müslüman kardeşimizin gökleri ağlatan idamlarını protesto etmek için toplanmış bulunuyoruz.
Mısır’ın darbeci Firavun’uSisî ve onun güdümündeki kukla mahkeme, 3 Temmuz askeri darbesinin ardından sözde hukuki bir karara imza atarak 529 darbe karşıtı Müslüman gösterici için idam cezasına hükmetti. Bu kararın gerekçesinde, bu kişilerin “şiddet ve terör” suçlamasıyla bu cezayı hak ettikleri ileri sürüldü. İnsanlığa ve hukuka aykırı bu kararı kınamak, mazlum kardeşlerimizin sesini dünyayaduyurmak için tüm vicdan sahiplerini harekete geçmeye çağırıyoruz.
Kimin elinden ne geliyorsa, hemen şu anda yapmalıdır. Halkların ve devletlerin harekete geçmesi ve bu acı zulmü durdurması için vakit daralmaktadır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Zalimlere karşısında sessiz kalanlar da zalimdir. Merhametsizler karşısında sükût edenler, ancak aşağılık sefillerdir. İnsanlığa karşı işlenen suçları telin etmek, Müslümanın en temel dinî görevi, izzet ve onurunun gereğidir.
Mısır’da 529 insanın hayatına son verecek olan bu karar, nasıl oluyor da hukukun en temel prensiplerinden olan “savunma hakkı” kullanılmaksızın yürürlüğe konuluyor? Göstermelik de olsa savunma yapmalarına izin verilmeyen mazlumlar, mahkeme salonlarını inleten haykırışları ile aylar boyunca gördükleri ağır işkencelerden bahsederek vicdanımızı titrettiler. İnsanlığın içini kanatan görüntüler eşliğinde konuşan bu mazlumlar, mahkeme başkanına karşı hakikati haykırırken, haftalarca üzerlerinde uygulanan elektrik işkencesini dile getirdiler. Ancak muasır medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavar, bir ölüm sessizliği ve soğukluğu içinde bu sahneyi izlemekle yetindi. Elim insanlık suçu karşısında timsah gözyaşı bile dökmeyen, ar damarı çatlamış Batı, üç maymunu oynarken son derece mutlu görünüyordu.
Cunta mahkemelerinin karar duruşmasında, her dakikaya 26 idam kararı sığdırarak kendi rekorunu kıran sözde Mısır adaleti; sırtlanların seyirci, çakalların çapulcu, akbabaların yağmacı, ruhu kararmış alçakların cellat olduğu bir insanlık kıyımına gözünü kırpmadanimza attı. Siyonist İsrail yönetiminin ve işbirlikçi bazı Arap ülkelerinin krallarınınönüne masum Müslüman bedenleri parçalanıp atılırken, “Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var” diyen bir buçuk milyar Müslümanın payına kanlı gözyaşı düştü.
Darbeye karşı gelenleri dünyanın gözü önünde kimi zaman Rabia meydanında tek tek kahpece sırtından vurarak kimi zaman da camiler içinde toplu halde katleden cunta, bu vahşi katliamlardan sağ kurtulanları da son idam kararları ile ortadan kaldırmak vedarbenin önündeki son asil direnişçileri de temizlemek telaşındadır. Tam anlamıyla bir devlet terörü ve bu terörün arkasında ellerini ovuşturan dişleri kanlı darbeci katillerle karşı karşıyayız.
Mısır halkı ne yazık ki tüm katliam, yaralama, yasa dışı baskı ve sindirmelere karşı yalnız bırakılmıştır. Mısır halkını yalnız bırakmakla yetinmeyen, aynı zamanda cuntaya da sahip çıkan Batılı ülkelerin bu tutumu darbeci katillere cesaret vermiştir. Direnişçi temizliğinin süratle tamamlanması için kendilerine açık siyasi çek verilen Sisî ve aveneleri, bu görevlerini büyük bir zevk içinde, gaddarca icra etmişlerdir. Mısır’daki son yargı tiyatrosu, ülkede yaşananları dünya kamuoyunun gündemine getirirkenonun bölgesel ve küresel destekçilerini de ifşa etmiştir.
Bundan çok daha acı olanı, Batı’nın dümen suyuna girmiş kimi Arap ülkelerinin bu insanlık dramına sessiz kalması ve Muhammed Mürsî döneminde sakındıkları dolarlarını, Müslüman katliamında uzmanlık kazanmış Mısır cuntasına, cinayetlerini sürdürsünler diye vermekte en küçük bir tereddüt göstermemeleridir.
Bir ağacın kesilmesini bahane ederek türlü tehditler eşliğinde ülkemize parmak sallayan, Twitter’ın kapatılmasına tepki gösterip ekonomik ambargo uygulamakla bizi korkutan modern emperyalistler, gözleri önünde cereyan eden bu katliamlara sessiz kalmakla ne kadar iki yüzlü olduklarını bir kez daha göstermişlerdir.
Kıyıya vuran balinaların, sokakta titreyen kedi ve köpeklerin, kutuplarda aç kalan ayıların yaşama hakkını cesaretle savunan, hatta sokakları savaş alanına çeviren hayvanseverlerin, bir vatandaşı mağdur edildiğinde uçak gemilerini harekete geçirmekten çekinmeyen gelişmiş ülkelerin Mısır’daki idam kararları karşısında büründükleri ölüm sessizliği için hem bu dünyada hem de Hak katında şikâyetçi olacağız.
Yemen’de açlığa mahkûm edilen yetim çocukların, Filistin’de kolları kırılan civanmertlerin, Arakan’da canlı canlı doğranan ana-babaların, Doğu Türkistan’da başlarından örtüsü çekilip alınan kadınlarla Mushafları yırtılıp yakılan aksakallıların, İdlib’de bombalar altında can veren masumların feryadına kulak tıkayan modern dünyadan da bu cinayetlere sessiz kalan Müslüman devletlerden de hem bu dünyada hem de Hak katında şikâyetçi olacağız.
Yemen ve Suriye’dekikatliamların da sorumlusu bu ülkeler değil midir? MOSSAD tarafından Filistinli Müslümanların liderlerine düzenlenen suikastların sorumlusu bu ülkeler değil midir? Somali’ye terör ihraç edip Müslüman’ı Müslüman’a kırdıranlar bunlar değil midir? Uygur Müslümanlarına uygulanan tehcirin son derece yerinde olduğunu beyan ederek Çin Devlet Başkanına destek verenler bu ülkeler değil midir?
Sisî ve onun kötü birer kopyası durumundaki tüm diktatörlere,“halkına zulmeden ve açıkça katliamda bulunan biriyle oturup konuşmam” diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan dışındaki tüm dünya liderleri bu kıyımların sessiz seyircileri, dolaylı destekçileridir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, her dinden ve her ırktan insanın canını kutsal sayan bizler, son idam kararlarını ve buna destek veren tüm cunta severleri kınıyor, onları Allah’a havale ediyoruz.
Mısır’ın kahraman ve mazlum lideri Muhammed Mürsî ve onun her biri diğerinden kıymetli takipçileri, dünya tarihinin en şerefli sayfalarına şimdiden geçmişlerdir. Darbeci Sisî ve onun karanlık adamları ise darbeler ve darbeciler tarihinin en karanlık dehlizlerine kaydedilmişlerdir.
Ya Rab, bizleri zulüm karşısında susan korkaklardan eyleme!Zalimlere karşı bize cesaret ver Allah’ım!
Ya Rab, masumların ve mazlumların âhını yerde bırakma!
Yaşasın, zalimler için Cehennem!
HABERE YORUM KAT