Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarının yüzde 17'si belgeleniyor
2020 Avrupa "İslamofobi Raporu"nun sunumu çevrim içi yapıldı. Sunumda, salgının İslam düşmanlığının yayılması üzerindeki etkisi değerlendirildi.
Bu yıl "İslamofobi ve Avrupa'da İnsan Haklarına Saldırı" başlığıyla sunulan ve 2015'ten beri yayımlanan raporun sunumu için gerçekleştirilen çevrim içi etkinliğin moderatörlüğünü Türk-Alman Üniversitesi'nden Doç. Dr. Enes Bayraklı üstlendi.
Raporun yazarları arasında bulunan Georgetown Üniversitesi'nden Prof. Dr. Farid Hafez, Keele Üniversitesi'nden Dr. Amani Hassani ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden Amina Smits, etkinliğe konuşmacı olarak katıldı.
Bayraklı, COVID-19 salgınının gölgesinde çıkan raporu 2021 bitmeden yayımlayabildikleri için mutluluk duyduklarını söyledi.
Müslüman karşıtı nefret suçlarıyla belgeler arasında büyük tutarsızlık var
Prof. Dr. Farid Hafez, 2020'de Almanya'da 146'sı camileri, 48'i ise fiziksel olarak kişileri hedef alan 901 Müslüman karşıtı nefret suçu işlendiğini hatırlattı.
"Bu rakamlar Alman federal polisinden ve hepimiz biliyoruz ki sayılar çok daha yüksek. Fundamental Rights Agency tarafından birkaç yıl önce yapılan bir araştırma, Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarının yalnızca yüzde 17'sinin belgelendiğini gösteriyor."
Müslüman karşıtı nefret suçlarıyla belgelenen sayılar arasında büyük tutarsızlık olduğunu, bu nedenle verileri karşılaştırmanın kesinlikle imkansız olduğunu anlatan Hafez, "Almanya'da Müslümanlara yönelik nefret suçlarının Fransa'dakinden daha fazla olduğunu konuşmak yerine, Fransız polis yetkililerinin genel olarak nefret suçlarını ne kadar ciddiyetle belgelediğini sorgulamak lazım" dedi.
Salgının nefret suçları istatistiklerine hiç etkisi olmadı
Hafez, Almanya'da Pegida gibi Müslüman karşıtı toplumsal hareketlerin, 2020 boyunca salgına rağmen mitinglerini düzenlediğini ve Almanya örneğinin gösterdiği gibi salgının nefret suçları istatistiklerine neredeyse hiç etkisi olmadığını kaydetti.
Avusturya'da aşırı sağcı bir politikacının İslam'a karşı savaşı vurgulamak için salgını kullandığını söyleyen Hafez, "Bu kişi bir etkinlik sırasında 'Koronavirüs tehlikeli değil, Kur'an daha tehlikeli.' dedi. Dolayısıyla, pandeminin İslam düşmanlığını yaymak açısından nasıl kullanıldığı veya görmezden gelindiği konusunda tam bir dinamik olduğunu görüyoruz" dedi.
"Fransa'daki Müslümanları siyasetten arındıracağını savunuyorlar"
Halka açık sayfalarına COVID-19 virüsü yerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un fotoğrafını koymayı tercih ettiklerini dile getiren Hafez, Macron'un Müslüman sivil toplum örgütlerine yönelik baskıyı meşrulaştırdığını savundu.
Ayrılıkçı yasayı eleştirenlerin bunun bir zemin oluşturmasından korktuklarını aktaran Hafez, "Haklı olarak, bu yasanın gelecekteki İslami kuruluşların herhangi bir yasal işlem veya yasal süreç olmaksızın faaliyetlerinin yasaklanacağını, böylece Fransa'daki Müslümanları siyasetten arındıracağını, ırkçılık karşıtı sivil toplum örgütlerinin kontrol edileceğini ve hatta Fransa'da uzun süredir var olan başörtüsü yasaklarını genişleteceğini savunuyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Hafez, Fransa'nın bu politikalarda yalnız olmadığını, Avusturya ve Almanya'da da benzer durumların yaşandığını söyleyerek, "Paylaşılan ana fikir, Müslümanların yasayı çiğnemeleri veya şiddet uygulamaları değil. Müslümanların yasayı Avrupa ulus devletlerini yıkmak için kullandıkları ya da başka bir deyişle, bireyler ve STK'ların siyasi sisteme demokratik katılımlarında gizli bir gündemleri olduğuna dair bir miktar şüphe olduğudur" açıklamasını yaptı.
"Müslüman toplumun hükümete güvenme konusunda çok büyük sorunları var"
Amina Smits, 2020'de İslam düşmanlığının Hollanda'daki durumu üzerine konuştu.
İslam düşmanlığı ve genel olarak ayrımcılık ve kutuplaşmanın ülke genelinde yayıldığını ifade eden Smits, insanların salgın nedeniyle pek dışarı çıkmadığını, bu sebeple fiziksel saldırılara daha az rastlandığını ama yine de camilere benzer saldırıların gerçekleştiğini, Müslüman okullarının hem fiziksel olarak hem de medyada hedef alındığını söyledi.
"Sorun, psikolojik olarak sorunlu kişilere indirgeniyor 'genel bir problem yok' deniyor"
Hollanda nüfusunun yaklaşık yüzde 27'sinin her gün ayrımcılığa maruz kaldığını aktaran Smits, "Araştırma, özellikle eğitim ve iş çevrelerinde bu rakamın önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Yabancı kökenliler, özellikle Türk ve Faslılar, bu araştırmada çok fazla ayrımcılık ve tacizle karşı karşıya kaldıklarını, aslında hayata aktif olarak katılmak istemediklerini, yapmak istedikleri ya da okudukları alanın dışında bir işe girmeye karar verdiklerini, yalnızca çünkü Müslüman kimlikleri ya da göçmen kökenleri nedeniyle toplumdan ve hayatın belirli alanlarından dışlandıklarını belirtiyorlar" diye konuştu.
Smits, söz konusu İslam düşmanlığına karışan kişiler olduğunda konunun ciddiye alınmadığını şu sözlerle anlattı:
"Ancak konu İslam düşmanlığına fiilen katılan insanlara gelince, onlar genellikle yalnız kurtlar ya da psikolojik sorunları olan insanlar olarak kabul edilirler. Yani Müslümanlara yönelik saldırılarda, saldırganlar çoğu zaman psikolojik sorunları olan kişilerdir. Ne zaman saldırı yapıldığına dair bir haber okusanız, hep aynı şey. Bunlar gözaltına alınıp bir psikologla görüşmesi şartıyla tekrar serbest bırakılıyor. Bu, Müslümanların tehdit olduğu ancak Müslüman olmayanların masum olduğu algısını besliyor. Sorun, bu psikolojik olarak sorunlu kişilere indirgeniyor, 'onlar barış ortamını ve huzuru bozuyor, genel bir problem yok' deniyor."
Fiziki olarak azaldı, sosyal medyadan yayıldı
Rapora göre, 2020'de Avrupa'yı da şiddetli şekilde etkileyen COVID-19 salgınının İslam düşmanlığı üzerinde farklı etkileri oldu.
Günlük normal hayatın kısıtlanması ve kapanmalarla birlikte fiziki olarak İslam düşmanlığı eylemleri ve saldırıları azaldı. Ancak İslam karşıtlığı, özellikle sosyal medyaya kayarak bu ortamda yayılmaya devam etti. Birçok ülkede internet üzerinden işlenen ve kayıtlara geçen nefret suçlarında artış görüldü.
Salgın sırasında İslam düşmanlığını takip eden kuruluşlara yapılan bildirimlerin önemli kısmını internetteki vakalar oluşturdu.
Başta Facebook olmak üzere sosyal medya platformları Müslüman karşıtı nefret suçlarının belgelenmesinde ana noktalar haline geldi.
Salgına ve kapanmalara rağmen kimi ülkelerde ise Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında azalma olmadı. Örneğin Almanya'da 2020'de 901 İslam düşmanlığı suçu kayıtlara geçti. Bunların 146'sı camileri, 48'i ise kişileri hedef aldı. Ayrıca, Müslüman karşıtı sosyal hareketler, salgına rağmen gösteriler düzenlemeye devam etti. Örnek olarak Almanya'daki ırkçı PEGIDA hareketi, 2020'de 16 gösteri düzenledi.
İslam düşmanlığı ayrı bir nefret suçu kategorisi olmalı
Raporda, Avrupa ülkelerinin çoğunda İslam düşmanlığı olaylarının ayrı bir nefret suçu olarak kaydedilmemesinin altı çizildi.
Avrupa genelinde İslam karşıtlığının gerçek boyutunun ortaya çıkarılması, bu sorunla mücadele amacıyla karşıt stratejiler geliştirilmesi için polis teşkilatlarının Müslüman karşıtı veya İslam düşmanlıüı suçları ayrı bir nefret suçu kategorisi olarak kayıtlara geçirmesinin önemine vurgu yapıldı.
Ayrıca, AB ülkelerinde ayrımcılığa uğrayan Müslümanların sadece yüzde 12'sinin, başlarından geçen olayları yetkili makamlara bildirdiğine dikkat çekildi.
Avrupa'da Müslüman karşıtı nefret suçlarının devletler veya sivil toplum kuruluşlarınca noksan bildirilmesinin Müslümanların farkındalığının artırılmasına ve bürokrasinin bu konulara eğilmesine ciddi etkileri olduğu belirtildi.
"Avrupa İslamofobi Raporu 2020" adlı çalışmada, İslam düşmanşığı kapsamındaki suçlar ve saldırılar hakkındaki istatistiklere de yer verildi. Raporda 2020'nin yanı sıra önceki yıllara ait istatistikler de paylaşıldı. Buna göre Avrupa ülkelerinde durumun seyri şu şekilde oldu:
Avusturya ve Çekya
Avusturya'da 2020'de Müslümanlara karşı işlenmiş 812 nefret suçu kayıtlara geçti. 2019'da 385 olan bu sayı ülkede nefret suçlarının iki kattan fazla arttığını gösterdi.
COVID-19 salgını nedeniyle internetteki nefret suçları da yükseldi. 2019'da 1822 olan internette işlenen nefret suçu sayısı 2020'de 3 bin 215 oldu. Bunların 144'ünde Müslüman karşıtı içerik tespit edildi.
Çekya'daki insan hakları kuruluşları, Müslüman karşıtı ön yargılarla ilgili 7 vakayı rapor etti.
Almanya'da 901 suç
Almanya'da 2020 yılında federal polis kayıtlarında 901 İslam karşıtı suç yer aldı. Ülkede 16'sı ırkçı PEGIDA hareketinin olmak üzere İslam karşıtı 18 gösteri düzenlendi.
Ülkede 2019 yılındaysa 31 bin 472 siyasi temelli aşırıcılık içeren suç kayda geçti. Önceki yıla göre bu tür suçlar yüzde 13,8 arttı. Bu suçların 21 bin 290'ı aşırı sağcılar tarafından işlendi. Şiddet içeren aşırıcılık suçlarının sayısı 2019'da yüzde 13,7 azalarak 925 oldu.
Almanya'da 8 bin 585 nefret suçunun 2 bin 32'si Yahudi karşıtı, 950'si ise İslam karşıtı olarak kaydedildi.
1 Ocak 2019'dan beri tanımlarda yer alan "yabancı karşıtı" suç sınıfında 2019 içinde 3 bin 703 suç tespit edildi. Bunların 506'sı şiddet içeren olaylardı.
Fransa'da Müslüman karşıtı eylemler iki yılda yüzde 77 arttı
Fransa'da 2020'de 235 İslam düşmanlığı vakası kayıtlara geçti. Bu sayı 2019'da 154'tü. İslam karşıtı eylemlerde yüzde 14, tehditlerde yüzde 79 artış görüldü.
Ulusal İnsan Hakları İstişare Komisyonunun son çalışmasına göre, ırksal güdülerle işlenen suçlar 2019'da yüzde 11'e yükseldi. İslam düşmanlığı eylemlerinde ise yüzde 54 artış görüldü.
"Fransa'da İslamofobi Karşıtı Kolektif" adlı örgütün araştırmasında da ülkede Müslüman karşıtlığı 2019'da arttı, bu kapsamda 800 eylem kayıtlara geçti. Müslüman karşıtı eylemler 2020'ye gelinene kadar iki yıl içinde yüzde 77 çoğaldı.
Kolektifin hedef alındığı ve hükümet tarafından kapatıldığı için 2020'ye ait verileri yayımlayamadığı açıklandı.
Belçika'da İslam düşmanlığı olaylarının yüzde 90,6 kadınlar mağdur
Belçika'da 2020'de yayımlanan istatistiklere göre, bir önceki yılda kişilerin karşı karşıya kaldığı İslam düşmanlığı olaylarının yüzde 90,6'sında mağdurlar kadınlar oldu. 2018'de mağdurların yüzde 75'i kadınlardan oluşmuştu.
İslam düşmanlığı olaylarının yüzde 26,3'ü istihdam ile ilgili olurken yüzde 48'i başkent Brüksel'de, yüzde 23'ü Valon bölgesinde yüzde 4'ü ise Flaman bölgesinde kaydedildi.
Hollanda'da Türkler ve Faslılar daha fazla ayrımcılığa maruz kaldı
Hollanda'daki araştırmalar ise başta Türkler ve Faslılar olmak üzere göçmenler ile Müslümanların nispeten daha fazla ayrımcılığa maruz kaldıklarını gösterdi.
Bu kişilerin yaftalanmış ve dışlanmış hissettikleri, kurumlara inançlarının azaldığı, kendilerini toplumdan geri çektikleri, eğitim ve işgücüne katılımdan vazgeçtikleri tespitlerine yer verildi.
İskandinavya
Danimarka'da Müslüman kadınların işgücüne katılımında ayrımcılığa uğradığı istatistiklere yansıdı. Başörtülü kadınların iş bulabilmek için Danimarkalı beyaz kadınlara göre yüzde 60 daha fazla iş başvurusu yapması gerektiği belirlendi.
Etnik azınlık gruplarına dahil olan kadınların da yine Danimarkalı beyaz kadınlara kısayla yüzde 18 daha fazla başvuru yapması gerektiği tespit edildi.
Finlandiya'da 2019 yılında nefret suçları yüzde 1,2 azalarak 899 oldu. Önceki yılda bu sayı 910'du. Buna karşın "etnik tahrik" olaylarının sayısı 34'ten 105'e çıktı. Önceki yıllarda olduğu gibi bu olaylarda mağdurların çoğunluğunu Müslümanlar oluşturdu.
Finlandiya'da kaydedilen nefret suçlarının yüzde 72'si kişilerin etnik kökeni, yüzde 14'ü dini inanışlarıyla bağlantılıydı. Saldırıların mağdurları sırasıyla en fazla Somalililer, Iraklılar ve Türkler oldu.
İspanya
Ülkede 2019 istatistiklerine göre nefret suçları önceki yıla kıyasla yüzde 6,8 arttı.
Nefret suçu işlendiği gerekçesiyle 1706 şikayet yapıldı. Bunların 66'sı din bağlantılı, 515'i ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla ilgiliydi.
İspanya'da Müslüman karşıtı eğilimlere ilişkin ayrıca bir veri ortaya koyulmadı.
İngiltere ve İrlanda
İngiltere'de resmi verilere göre 2020'de COVID-19 salgını nedeniyle kapanmanın başlamasından sonra din temelli nefret suçları 2019'a göre üçte bir arttı. 2019'da din temelli nefret suçlarının yarısı İslam karşıtıydı.
Ülkede Müslümanların ve ailelerinin nefret suçuna maruz kalma ihtimalinin Hristiyanlara kıyasla 4 kat fazla olduğu belirlendi.
Bir araştırmada, iktidardaki Muhafazakar Parti üyelerinin yarısından çoğu İslam hakkında olumsuz veya çok olumsuz düşüncelere sahip olduğu belirtildi. Bu kişilerin yarıya yakınının ise İslam'ı İngiliz toplumuna tehdit olarak gördükleri ifade edildi.
İrlanda da ise 2019'da kayıtlı suçların yüzde 14'ünde ve ayrımcılık vakalarının yine yüzde 14'ünde mağdurlar Müslümanlardı. Müslümanlar ayrıca nefret içeren 45 konuşmada hedef alındı.
Litvanya ve Polonya
Litvanya'da 2020'de eşitlik ve inanç özgürlüğü ilkelerine karşı işlenmiş 47 suç kaydedildi.
Polonya'da ise aynı yıl polis nefret suçu nedeniyle 557 işlem yaptı. Olayların 14'ünde Müslümanlar hedef alındı. 44 olayda ise Arap veya Türk gibi kişilerin etnik kökeninin din ile bağlantısı nedeniyle mağdur oldukları belirtildi.
HABERE YORUM KAT