Müslümanlara esir düşüp 'kölelikten' kurtulanlar
Dünya farklı çatışma bölgelerinde Müslümanlara esir düşen batılılar, esaret altında gördükleri iyi muameleden etkilenerek İslam'ı seçiyorlar. Mepa News'in hazırladığı dosya haberi iktibas ediyoruz.
Müslümanlara esir düşüp 'kölelikten' kurtulanlar
Yakın tarihte cihat yanlısı gruplar tarafından kaçırılarak rehin alınan birçok Batı ülkesi vatandaşı, serbest bırakıldıktan sonra İslam dinini seçtiklerini açıkladı.
Son olarak, Mali'de rehin alınan ve geçtiğimiz gün serbest bırakılan Sophie Petronin'in Müslüman oluşu, bu konuyu bir kez daha gündeme getirdi.
ABD ve Batılı müttefiklerinin 2001 yılında "teröre karşı" ilan ettikleri savaşta düşman olarak açıkladığı cihat yanlısı gruplar, söz konusu devletlerin vatandaşlarını rehin almayı, savaş içerisinde sıklıkla bir taktik olarak kullandı. Bununla birlikte söz konusu gruplar hem Batılı devletleri zor duruma düşürmeyi, hem uluslararası kamuoyunun gündemine kendi savaşlarını sokmayı, hem de aldıkları fidyelerle savaşları için finansal kaynak oluşturmayı amaçladılar.
Dikkat çeken kıyas
Bu süreç içerisinde cihat yanlısı gruplar tarafından rehin alınan bazı Batılılar ise İslam dinini seçti.
Serbest kaldıktan sonra yaptıkları açıklamalarda İslam dinine girdiklerini belirten rehineler, çoğunlukla ülkelerinde çevrelerinden tepki gördüler.
Rehinelerin söz konusu tercihi uluslararası kamuoyunda gündem oldu. Bu durum, Batılı devletlerin elinde tuttuğu mahkumlara yönelik uygulamaları da akıllara getirdi. Bilindiği gibi, başta Guantanamo olmak üzere Batılı devletlerin cihat yanlısı tutukluları koyduğu cezaevleri işkence ve kötü muamele ile anılıyor. Bu cezaevlerinden bugüne dek çıkan mahkumlar ise açıkça Hıristiyanlığı yahut Batılı değerleri benimsediklerini açıklamadı. Cihat yanlılarının rehinelerinin buna karşın İslam dinini seçmesi ise dikkat çekiyor.
Süreç içerisinde isimleri öne çıkan, İslam dinini seçen bazı rehineler şu şekilde:
Yvonne Ridley
Söz konusu süreçte İslam dinini seçen ilk isim, İngiliz gazeteci ve insan hakları aktivisti Yvonne Ridley olarak kayıtlara geçti.
2001 yılındaki ABD işgalinin hemen öncesinde gazeteci kimliğiyle izinsiz olarak Afganistan'a giren ve Taliban güvenlik güçlerince yakalanan Ridley, 11 günlük tutukluluğunun ardından serbest bırakılmıştı. Ridley bunun ardından İslam dinini araştırmış ve Müslüman olmuştu.
Yvonne Ridley, Nisan 2019'da Mepa News'e verdiği röportajda süreci şu şekilde anlatmıştı:
"Onları öfkelendirmek ve engellemek için 11 günün tamamını açlık grevinde geçirdim ve sorularına karşı işbirliği yapmayı reddettim. Fakat ne kadar huysuz ve dil olarak çatışmacı olursam olayım, bana nezaket ve saygıyla davrandılar.
(...)
Hapiste geçirdiğim zaman içerisinde Taliban’a, eğer beni serbest bırakırlarsa yüce Kur’an’ı araştıracağıma ve İslamiyet hakkında okumalar yapacağıma dair söz verdim. Bu daha çok eğitsel bir tecrübeydi ve kesinlikle İslam’ı seçme gibi bir niyetim yoktu.
Fakat sözümü yerine getirdikten kısa bir süre sonra ruhani bir uyanış harekete geçti ve kendimi bir keşif yolculuğunda buldum. İnsanların anlamadığı şey, ben halihazırda öz bir Tanrı inancına sahiptim ve Londra, Piccadilly’deki St. James Kilisesi’nde aktif olan bir Hıristiyandım.
Benim için İslam’a giden yol doğal bir süreçti. İki sene sonra Londra, Soho’daki dairemde küçük bir grup arkadaşımın önünde kelime-i şehadet getirerek İslam’a girdim. İnancımın bir vazife ve hususi olduğunu hissettiğimden, daha yüksek profilli birçok olayı geri çevirdim."
Stephen McGown
Mali’de El Kaide tarafından 6 yıl boyunca esir tutulan Güney Afrika ve İngiltere vatandaşı Stephen McGown, serbest kaldıktan sonra Müslüman olan bir diğer isim.
2017 yılının Ağustos ayında serbest kalan McGown, serbest kalmasının ardından basına açıklamalarda bulundu. McGown'un kendisini esir edenler için "mücahitler" ifadesini kullanması ve haklarında olumlu yorumlarda bulunması dikkat çekti.
McGown, El Kaide üyelerinin yedikleri yemekleri, içtikleri içecekleri esir olmalarına rağmen kendileriyle paylaştıklarını anlattı. Bu davranışın Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'da emredilen bir davranış olduğunu belirten McGown, "Müslümanlar esirlerine yediklerinden yedirir, giydiklerinden giydirir" dedi.
McGown “Çölden önce ben bir Hristiyandım, İslam’a girmem için herhangi bir baskı yapılmadı bunu kendi isteğimle yaptım” diye konuştu.
“İslam dininde çok fazla sayıda iyi şey görüyorum. Müslümanlık çok iyi ve taviz vermeyen bir karakter gerektirir.” diye devam etti.
Timothy Weeks
Afganistan'ın başkenti Kabil'deki Amerikan Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan ve 7 Ağustos 2016'da Taliban tarafından esir alınan Avusturalya vatandaşı Timothy Weeks, 20 Kasım 2019 tarihinde serbest bırakıldı.
Weeks, serbest kaldıktan sonra, Taliban'ın kendisine oldukça iyi muamele ettiğini belirtti ve harekete yönelik olumlu açıklamalarda bulundu.
Timothy Weeks, Müslüman olduğunu, Peştucayı ve Afgan kültürünü yakından öğrendiğini belirtti. Weeks halen Afganistan'ın ve Afgan mültecilerin yaşadığı sorunlara karşı aktivizm faaliyetlerinde bulunuyor.
Weeks, serbest kaldıktan sonra, kendisini rehin tutan Taliban ile de ilişkisini sürdürdü. Katar'daki barış görüşmelerine de katılan Weeks, Taliban liderleriyle samimi görüntüler verdi.
Silvia ‘Ayşe’ Romano
Yaklaşık 18 ay boyunca Somali'de rehine olarak tutulan İtalyan yardım gönüllüsü Silvia Romano, 2020 yılının Mayıs ayında El Kaide'nin Doğu Afrika kolu Eş Şebab tarafından fidye karşılığında serbest bırakıldı.
Serbest kalan yardım gönüllüsü Silvia Romano, yaptığı ilk açıklamada, bölgede geçirdiği 18 aylık süreç içerisinde İslamiyet'i seçtiğini ve 'Ayşe' ismini aldığını söyledi.
Kendisini kaçıran Eş Şebab mensuplarının kendisine iyi davrandıklarını, herhangi bir kötü muameleyle karşı karşıya kalmadığını söyleyen Romano, Eş Şebab'dan not defteri, kitap ve Kuran gibi isteklerde bulunduğunu ve bunların yerine getirildiğini dile getirdi.
İslam dinine geçme sürecinin hiçbir zorlama olmadan ve kendi isteğiyle gerçekleştiğini söyleyen İtalyan yardım gönüllüsü, Eş Şebab mensuplarından Arapçayı ve İslam'ı öğrendiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"(İslamiyeti seçmem) esaretimin ortalarında oldu. Bulunduğum yerde Kur’an vardı. Onu okuyabileceğimi söylediler. Okuduktan sonra huzur hissettim. Kimse beni Müslüman olmaya zorlamadı. Ayrıca evliliğe zorlandığıma ilişkin iddialar tamamen yalan. Ne bir zorlama ne de bir fiziki şiddete maruz kaldım. Beni esir tutan kişilerle iletişim kurmak zorunda olmam, bir miktar Arapça öğrenmeme de yardımcı oldu."
Sophie ‘Meryem’ Petronin
Batı Afrika ülkelerinden Mali'de El Kaide tarafından kaçırılan ve Ekim ayı başında serbest bırakılan Sophie Petronin, serbest bırakıldıktan sonra, İslam dinini seçtiğini açıkladı.
El Kaide'nin Batı Afrika'daki yapılanması olan Cemaat Nusret el İslam vel Muslimin'e (CNİM) bağlı bir grup tarafından 24 Aralık 2016 tarihinde Mali'nin kuzeyindeki Gao şehrinde kaçırılan Petronin, bu tarihten itibaren grubun elinde rehine olarak tutuluyordu.
Mali'de cihat yanlıları ile hükümet güçleri arasında bu hafta gerçekleştirilen esir takasının ardından Petronin, 130'dan fazla cihat yanlısının serbest bırakılması karşılığında serbest kaldı.
Serbest kaldıktan sonra açıklamalarda bulunan Petronin, Müslüman olduğunu ilan etti.
"Mali'ye Allah'ın rahmeti için dua edeceğim, zira ben bir Müslümanım. Siz bana Sophie diyorsunuz, ancak sizin karşınızda Meryem duruyor."
Petronin, kendisini rehin alanlara karşı öfkeli olmadığını ifade etti.
Kaynak: Mepa News
HABERE YORUM KAT