Müslümanlar ve Tarih Bilinci
Tatvan Özgür-Der şubesi tarafından “Müslümanlar Ve Tarih Bilinci" konulu seminer düzenlendi. Semineri Diyarbakır Özgür-Der başkanı Süleyman Nazlıcan sundu.
Kuran tilavetinin ardından başlayan seminerde Süleyman Nazlıcan özetle şu konulara değindi;
Tarih; insan topluluklarının, geleceği etkileyecek şekilde geçmişte meydana getirdikleri olayların sebep ve sonuçlarını, kültürlerini, coğrafyalarını ve birbirleriyle etkileşimlerini yer, zaman ve özne boyutuyla belgelere dayanarak nesnel bir şekilde ele alan ilimdir. Bu yönüyle tarih, milletlerin geçmişleriyle irtibatını sağlayan ve geleceğine yön vermelerinde etkili rol oynayan bir değerdir. Tarih, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile başlamıştır. Hz. Âdem’den itibaren yeryüzü, insanın şekillendirdiği nice olaylara; siyasal, sosyal, kültürel, iktisadi ve coğrafi dönüşümlere sahne olmuş, pek çok medeniyet kurulmuş, yükselmiş ve nihayete ermiştir. Hak-batıl mücadelesi, tarihî sürecin ana eksenidir. Nitekim öncülüğünü peygamberlerin üstlendiği imar ve ıslah merkezli iyilik çalışmaları da zulüm ve ifsat yolunda insanlığın huzurunu bozan bütün eylemler de tarih dediğimiz sahnede cereyan etmiştir.
Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de geçmişteki olayları ve toplumları çok yönlü olarak ele alan ayetler büyük yekûn teşkil etmektedir. Önemli bir kısmını kıssaların oluşturduğu bu ayetlere baktığımızda, insanın hak ve hakikat mücadelesine ışık tutan, Peygamberi ve takipçilerini teyit ve teskin eden, batılı tanıtan, temsilcilerini uyarıp tehdit eden ve onların kötü akıbetlerini ortaya koyan durumlar müşahede edilmektedir.
Başta Kur’an olmak üzere vahiyler tarihten söz ederler. Kur’an’ın ¾’ü kıssalardan oluşur. Bunun anlamı üzerinde düşünmek gerekir. Kıssalar geçmişte yaşamış topluluklar ve onlara gönderilen peygamberlere dair anlatılardır. Kur’an mesajının insan için yeni bir şey olmadığı tarih boyunca bu mesajın insanlara sunulduğu vurgulanmış oluyor. Kıssalarda Allah’ın iman edenlerden ve iyi işler yapanlardan övgüyle söz etmesi Allah’ın hangi ahlakî ve pratik açıdan hangi tarafta yer aldığını göstermesi bakımında önemlidir.
Kur'an tarihe sorgulayıcı/eleştirel bakmamayı ve onunla hak-batıl muvacehesinde hesaplaşmamayı bir tür "tarih tapıcılığı" olarak görür. Çünkü sorgulanmayan tarih, bilincinde olunsun ya da olunmasın muhatabını kendisine hapseder. Bu insanın özgürlüğünü yitirmesine ve dolayısıyla da yabancılaşmasına neden olur. Zira ancak özgür insanlar hakikate kulaklarını açarlar ve böylece de fıtratlarına uygun olanı gerçekleştirebilirler.
Müslümanlar Endülüs'te bilimin Zirvesini yaşadılar. Ancak muhasebe ve sorgulama olmadığından ötürü gerileme kaçınılmaz oldu. Müslümanlar durumlarından şikayetçiler fakat çözüm için bir şey yapmıyorlar. Tevhidi bir kenara bıraktılar, suya sabuna dokunmayan içine kapanık insan modeli yetiştirdik. Teknolojik anlamda batı Aydınlanma çağından sonra kendisini sürekli geliştirirken müslümanlar sığ tartışmalarda geriledi. Tarihin içinde özne olabilmek için fail bir akla ihtiyaç var. Kuran da Rabbimiz sürekli aklımızı kullanmamızı emrediyor. Tekrardan özümüze dönmeli geçmişimizden ders alıp geleceğimize ışık vermeliyiz diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla son buldu.
HABERE YORUM KAT