“Müslüman Kanına Karşılık Özür ve Tazminat Kabul Edilemez!”
Gazze’ye insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisine yönelik işgalci İsrail’in düzenlediği saldırının 5’inci yıldönümünde konuşan Mavi Marmara gazisi, İlke Haber Ajansına konuştu.
İsrail ablukası altında yaşam mücadelesi veren Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Özgürlük Filosuna, İsrail ordusunun yaptığı saldırının üzerinden 5 yıl geçti. Yapılan katliam ve vahşet üzerinden geçen zamanda yaşanan gelişmeleri değerlendiren Mavi Marmara Gazisi Mehmet Ali Zeybek, İsrail’in bütün fertleriyle vahşi olduğunu, Müslümanların kanına karşılık özür ve tazminatın kabul edilemeyeceğini söyledi.
“Tek amacımız kadın ve çocukların ihtiyacını gidermekti”
Diyarbakır’dan 9 arkadaşıyla Gazzeli insanlara insani yardım götürmek maksadıyla Marmara’dan yola çıktıklarını söyleyen Zeybek, tek amaçlarının açık hava hapishanesine çevrilen Gazze’deki kadın ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu söyledi.
Gemide kimi insanın aktivist olarak geldiğini, kiminin de kendi gibi Allah’ın olan ‘İyiliği emretmek ve kötülükten nehy etmek’ emrinin gereği olarak geldiğini söyleyen Zeybek, “Gemi ile yaklaşık 3 gün yol aldıktan sonra gece 11.00 sıralarında korsan İsrail devletinin karasularına girdik. Donanmanın yarısını peşimize takmıştı. Sabah ezanı okunduğunda arkadaşlarla aşağı inip abdest aldık. Namaza durmadan, yukarıdaki arkadaşları da çağırmak için yukarı çıktım. Çıktığımda 30 civarındaki zodiac botlarının yaklaştığını gördüm. Her botta 5-6 asker vardı. Botlar ateşe başladılar. Herkes anlık bir panik yaşadı. Ardından Helikopter, gemiye 15 metreye kadar yaklaştı. Çok sayıda gaz bombası atıldı. Ardında ses bombası attılar. Helikopterden ateş ederek, İbrahim Bilgen’i vurdular.” dedi.
“Kerpetenle bedenimizdeki kurşunları çıkardılar”
Ardından askerlerin iple helikopterden aşağı indiğini ve inerken gemidekileri taradıklarını söyleyen Zeybek, kendi imkanları ile İsrailli askerlere karşılık verdiklerini, bundan dolayı askerlerin tedirgin olup korktuğunu, ölü numarası yapanların olduğunu ve altına kaçıranların olduğunu belirtti.
Zeybek, “Silahlarını alıp denize attık. 1 saate yakın çekişme oldu. Yerler yaralılarla dolu idi. Ben de yaralandım ancak farkında değildim. Derken ikinci Helikopter geldi. Yaralıları taramaya başladı. Şehit Ali Haydar, yaralılar arasındaydı. Sırtı dönüktü. Omzundan yaralanmıştı. Yüzünü çevirip göğsüne ateş ettiler. Ben, askerlere doğru ilerledim. Bana elektrik şoku verdiler. Kasılıp kaldım. 9 kurşun isabet almıştım. Askerler, gemiyi ele geçirdiler. Askerler beni soydular. Kerpetenle bedenimdeki kurşunları çıkardılar.
“Beni ölü sanıp, Şehit düşen arkadaşlarımın yanına attılar”
Yanında Şehit düşen Müslümanların olduğunu söyleyen Zeybek, “Ali Haydar, Fahri Yıldız, Nejdet Yıldırım, İbrahim Bilgen, Furkan Doğan hepsi de üst güvertedeydi. Hepsi de Şehit olmuştular. Beni de ölü diye oraya atmışlardı. Bizi Helikopter ile Hayfa şehrine getirdiler. İnfaz etmek istiyorlardı. Arkadaşlarımız, çekim yapıp göndermişler. Kendi basınlarından 18 kişinin öldüğünü belirtmiştiler. Ancak, görüntülerden dolayı daha fazlasını cüret edemediler.
“İsrail bütün fertleriyle vahşidirler”
3 gün sonra arkadaşlarının Türkiye’ye döndüğünü söyleyen Zeybek, kendilerinin ise 5 gün İsrailli askerlerin ellerinde kaldığını, işkencelere tabi tutulduğunu ve aç bırakıldığını dile getirdi.
Zeybek, “İsrail bütün fertleriyle vahşi, bir o kadar da korkaktırlar. Beşinci günün sonunda beni Batı Şeria’ya götürdüler. Eve döndüğümde, kızımı bile tanıyamayacak hale gelmiştim. Aradan 5 sene geçti, İsrail yine aynı İsrail’dir.” ifadelerini kullandı.
“Elimizde olsa, intikamımızı alırız”
Bu süreçte kamuoyunda çeşitli spekülesyonların yapıldığını söyleyen Zeybek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin 3 talebi vardı. Birincisi, özür; ikincisi, tazminat; üçüncüsü ise ablukanın kalkmasıydı. 2013’te özür dilediler. Tazminatta konuşuldu. Ancak bizi ilgilendiren üçüncü şarttır: Ablukanın kaldırılmasıdır. Özür bizi bağlamaz. Müslümanların akan kanından özür siyaseti yapacak değiliz. Elimizde olsa, intikamımızı alırız. İntikam alanlara da destek veririz. Mısır’dan giden tünelleri de yıktılar. O insanlar yiyecek ekmek bulamıyorlar. Özür bizi bağlamaz. Parayı da kabul etmeyiz. Şehit Ali Haydar’ın babasının dediği gibi, ‘Eğer özür ve para ile bu sorun hallolacaksa, İsrailli askerlerini getirsinler, kafalarına sıkalım. Özür de dileriz, parası neyse veririz.’ Bizler bu süreçte mahkemeye veriyoruz. Türkiye mahkemelerinde bu işler çok yavaş yürüyor. Bizi vazgeçirmeye çalışıyorlar.”
“Avrupa halkları gerçeği görmeli”
Marmara davasının ciddi bir mesele olduğunun altını çizen Zeybek, “Eğer dava kazanılırsa Avrupa toplumlarında yaşayan halklar da gerçeği görür. Katillerinin kendi yönetimleri olduğunu anlar. Mavi Marmara, masumane duygularla her topluluktan insanın beraberce yaptıkları bir yolculuk ile, İslam ümmetine bir mesajdır. Özgürlüğe açılan bir gemiyi unutmayız, unutturmayız. Mahkeme 5 yıl sonra yeni bir keşif yaptı. Belki olumlu bir gelişme ancak, bu kadar geç olması üzücü.” diyerek sözlerine son verdi. (M. Sıddık Bilge – İLKHA)
HABERE YORUM KAT