Muş Halkı Darbe Kalkışmasına “Hayır!” Dedi
Darbe kalkışmasını protesto eden Muş halkı, belediye binası önünde bir araya geldi.
Haksöz Haber
Cumartesi akşamı saat 18.00’de Muş belediye binası önünde bir araya gelen Muş halkı, Fethullah Gülen cemaatine bağlı cuntanın, Türkiye’nin meşru/seçilmiş iktidarını darbe ile sona erdirme girişimine tepki gösterdi.
Tekbirlerin getirildiği, kelime-i tevhidin söylendiği, “Darbeye Karşı Omuz Omuza!”, “Cuntanın Tankı, Yıldıramaz Halkı!”, “Uyan, Diren, Özgürleş!” sloganlarının atıldığı eylemde Muş Özgür-Der Başkanı Erdal Eker, Muş’taki resmî kuruluşlar ve Sivil Toplum Örgütleri adına bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
“O mü’minlere ind’allah ecr-i azîm var ki: Birtakım kimseler kendilerine ‘Düşmanlarınız sizin için kuvvetlerini topladılar; onlardan korkmalısınız.’ dedikleri zaman, bu haber îmanlarını artırır da: ‘Allah’ın nusreti bize kâfidir; O ne güzel muhâfızdır!’ derler.” (Kur’ân, Âl-i İmrân, 173)
Muş halkının değerli evlatları!
Türkiye; tarihinin en alçakça, en çirkin, en büyük saldırısına uğradı. Alemlerin Rabbine hamdolsun, dün olduğu gibi bugün de bu ahlaksız girişime karşı yine buradayız.
Ülkemiz, milletimiz, çok ağır bir tehdit atlattı. Ülkemizi, milletimizi yok etmeye, parçalamaya, sokakları kan gölüne döndürmeye, iç savaş çıkarmaya, milletimizi bir daha bir araya gelemeyecek hale getirmeye, Türkiye'yi örgüt devletine dönüştürmeye dönük bir plan, boşa çıkarıldı. Bundan dolayı Rabbimize sonsuz senalar olsun.
Türkiye'nin en büyük düşmanı Gülen ve teröristleri, o yabancı istihbarat ağının Türkiye'deki uzantıları, Anadolu'ya geldiğimizden bu yana, bin yıldan bu yana görmediğimiz türde bir vatan hainliğinin en iğrenç halini sergiledi.
Milletin tanklarını, silahlarını millete çevirdi. Sokaklarda sivilleri kurşun yağmuruna tuttu. Milletin sesi olan Meclisi bombaladı. Türkiye’nin savaş uçakları, milleti bombaladı, şehirleri bombaladı. Darbeciler köprüleri kapattı, kalabalıklar üzerine kurşun yağdırdı, sivil katliam yaptı.
O terör organizatörü, Pensilvanya'dan verdiği talimatlarla Türkiye'yi işgale kalkıştı. O şizofren ruh haliyle bütün ülkeyi kan gölüne çevirmeye çalıştı. Doğrudan Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye teşebbüs etti. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı rehin alıp Akıncı askeri üssüne kapattı.
O terör patronunun yıllardır yetiştirdiği kişiler bu büyük millete açık savaş açtı, Türkiye'ye savaş açtı. Bu alçaklar, bu hainler, bizim hiç tanık olmadığımız, bu topraklarda asla yeri olmayan bu insan müsveddeleri insan ırkının en çirkin halini sergiledi.
Bu, dünyanın her yerine yayılan, Türkiye'nin sinir uçlarına kadar giden, dünyanın en büyük terör örgütünün Türkiye'ye karşı tarihin en büyük terör saldırısıdır. Mısır'da yaptıkları gibi yapacaklardı. Hükümeti devirecekler, binlerce insanı içeri alacaklar, darağaçları kuracaklar, düzmece mahkemeler ayarlayacaklar, ülke genelinde tasfiyelere başlayacaklardı.
Türkiye'yi bu noktalara getiren kadrolar, çevredeler tasfiye edilip hapislere doldurulacaktı. İdam cezasını bile yeniden getireceklerdi. Şu an sessiz görünen ya da çekingen açıklamalar yapan birçok Batılı ülke o zaman onları alkışlayacaktı.
Türkiye bir kaleydi ve devrilecekti. Sadece terör patronu Gülen ve teröristlerinin değil, onların patronlarının hedefi Türkiye'ydi. Bu ülke denklemden çıkarılmalıydı. Hemen ardından bütün bölge için hazırladıkları harita taslakları masaya serilecekti. Arık Türkiye vesayet altında olacak, bir iradesi kalmayacak, direnci veya itirazı olamayacaktı.
Ama milletimiz vardı, direndi ve adeta bir Kurtuluş Savaşı verdi. Bugün bu savaşta hakkın şahitliğini yapmayı sürdürüyoruz elhamdülillah. Sokaklara akın eden milyonlarımız var. Büyük bir öfke ve nefretle bu terör unsurlarının üzerine yürüyoruz. Herkes elinden geleni yapıyor.
Türkiye halkının silahı yok ama imanları, iradeleri ve öfkeleri var. Yaşlı teyzeler bile sokaklara çıktı, bazı bölgelerde bütün halk sokaklara çıktı, tankların geçişini engellemeye çalıştı. Kamyonlarla, traktörlerle yollar kapatıldı. Şehitler verdi. Türkiye'nin ana omurgası yine direndi. Hep olduğu gibi yine ülkesini kurtardı. Bir kurtuluş savaşı verdik. Biz, bir gecede bir Kurtuluş Savaşı için organize olduk. Türkiye işgalden kurtarıldı.
Gezi isyanında olduğu gibi, 17 Aralık'ta olduğu gibi, PKK terörüne karşı olduğu gibi. O tarih yapıcı irade, güç, damar dimdik ayakta durdu. Yüzlerce yıl direndiği gibi direndi. Tankların üzerine çıktı, tankları rehin alanları dışarı çıkardı, linç etmek istedi. Onlar nereyi işgal etmeye girişse binlerce insan oraya akın etti. Kurşunlara siper oldu, canlarını verdi, kanlarını akıttı.
Şükürler olsun. Şükürler olsun. Türkiye kurtarıldı. O alçaklar da, efendileri de milletimizden çok ağır bir cevap aradı.
Bu ülke, bu millet büyük bir planı, kumpası ve oyunu bozdu. Hep birlikte direndi; siyasetçisi, askeri, polisi, gazetecisi, öğrencisi, kadını ve erkeğiyle darbeci asker bozuntularına karşı direndi. Şimdi yapılacak şey, bu alçak darbeye girişen FETÖ ve ekibinin üyelerine yaptıklarının hesabının tek tek sorulmasıdır.
Birçok uluslu müdahale daha başarısız oldu. Plan yapanlar kendi pisliklerinde boğuldu. Yüzlercesi şimdi gözaltına alınıyor. Bütün vatan hainleri derdest ediliyor. Bu ülke bu satılmışlardan temizleniyor. Bu ülkesini satmışlardan, bu tarihe ihanet edenlerden, bu Türkiye'yi yakıp yıkmak isteyenlerden kurtuluyor. Hepsi toplanmalı, hepsi bedelini ödemeli, bir kişi bile ihmal edilmemeli.
Elleri kelepçeli subay müsveddelerine bakın. Yüzlerine bakın. Nasıl bir satılmışlık, nasıl bir kişiliksizlik, nasıl bir kimliksizlik, nasıl bir ülke ve millet düşmanlığı görüyorsunuz! Gülen nasıl başkalarının kölesiyse onlar da Gülen'in köleleri, efendilerini memnun etmek için kurulmuşlar. Ama bilmelisiniz ki bu ülke size dar edilecek. Asla başaramazsınız. Asla bu ülkeye diz çöktüremezsiniz. Asla o ana omurgayı zayıflatamazsınız. Asla Türkiye'nin büyük yürüyüşünü durduramazsınız, yavaşlatamazsınız bile. Asla bir başka ülke için bu ülkeye operasyon yapamazsınız. Yaparsanız böyle rezil olursunuz, tükenirsiniz, bitersiniz.
Ey Paralel Devlet Yapılanması’nın alçak mensupları! Sizi çok geniş bir tasfiye bekliyor. Bu hainliğin cezası çok ağır olacak. Sizi efendileriniz bile kurtaramayacak. Artık bundan sonra hiçbir şey yapamazsınız. Her ayağa kalktığınızda milletimizi, hepimizi karşınızda bulacaksınız. 78 milyon insanı karşınızda bulacaksınız. Lanetlenecek, aşağılanacaksınız, yüzünüze tükürülecek.
Ey FETÖ’cü teröristler! Bu kan sizi tutacak, boğacak. Pensilvanya'daki o şizofreni de boğacak. Bu ülkede sokaklardan kovulacaksınız, selam bile alamayacaksınız. Çünkü siz, yüzlerce yıldır hiç görmediğimiz, tanık olmadığımız bir ahlaksızlığa imza attınız. Bu, asla unutulmayacak, affedilmeyecek. Seçilmişlerin görev yaptığı Meclis'i bombalamanın bedeli size ödetilecek. Savaş uçaklarıyla sivilleri bombalamanın hesabı sorulacak. Bu millet sizi bu topraklara gömecek. Yıllarca lanetle anılacaksınız!
Biz, Muş halkı olarak, Türkiye halkının demokratik tercihini hedef alan menfur darbe girişimini kınıyoruz. Bu vesileyle Türkiye halkının asil duruşunu, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere seçilmiş liderlerini, güvenlik güçlerini ve değerli ordusunu, özgürlük ve istikrarı koruma adına gerçekleştirdikleri zafer nedeniyle tebrik ediyoruz. Biz biliyoruz ki Türkiye’nin seçilmiş yönetimine sahip çıkmak, Gazze, Halep ve Myanmar’daki Müslümanlara sahip çıkmak demektir.
Muş halkı olarak Pensilvanya'ya sesleniyoruz! Bu devlete, bu millete yaptığın ihanet yeter. Eğer sıkıysa memleketine gel. Oradan bu ülkeyi karıştırmaya gücün yetmeyecek. Tağutlara sığınıp da “daha adil bir dünya için çabalayan Türkiye’nin seçilmiş iktidarına” karşı mücadele etmen, seni aşağıların en aşağısına indirecek.
Değerli Muşlu kardeşlerim! Paralel Devlet Yapılanması'nın 17-25 Aralık'tan sonra bunların ne olduğu dün akşamki eylemleriyle tam manasıyla ortaya çıkmıştı. Terör eyleminin tam manasıyla örneklerini dün akşam verdiler. Bu milletin, fakir fukaranın imkânları ve paralarıyla alınan silahları bu millete yöneltecek kadar alçaktır bunlar. Allah’ın izniyle bizim bu bedenlerimiz bu tende oldukça, biz kefenimizi giyerek bunların karşısına dikildikçe yapamayacağımız hiçbir şey yoktur. Ama dik duracağız, sağlam duracağız. Allah inananlarla beraberdir! İnanıyorsanız üstün olan sizlersiniz!
Dün olduğu gibi (15 Temmuz 2016) “olmaz, yapılmaz, zamanı değil, dönemi kapandı” denilen aşağılık darbe teşebbüsü ile ne yazık ki bir kez daha karşılaştık. İnanması cidden zor bir olayın içinden geçiyoruz. Kabus görmüş ya da dehşetli bir korku filmi seyretmişçesine tedirginiz. Ama hamdolsun yılmadık, alanlarda, sokaklardayız. Gece boyunca meydanlarda, çok değişik görüş ve kimlik içinde bulunan onlarca, yüzlerce insanla yan-yana, omuz-omuza yürüdük, tekbirler getirdik, sloganlar haykırdık. Halk denilen ve her kesimden insanı kapsayan büyük bir toplulukla aynı amaç için yürümenin müthiş hazzını tattık. “Maşeri vicdanın” anlamını sözlüğe bakmaksızın bir çırpıda çözdük. Toplulukla değil, toplumla birlikte eylemdeyiz. Hep birlikte “darbeciler yenilecek” diyoruz. Suriye’de her gün yaşanan olayları hatırlıyoruz birden. O kardeşlerimizin yaşadığını daha iyi anlıyoruz bugün. İnşallah onlarla daha da fazla kenetleneceğiz.
Alemlerin Rabbine hamdolsun minarelerden okunan ezanlar, salalar, salavatlar deliyor karanlığı. Minareler süngü oluyor adeta, müminler asker... Şimdi büyük endişelerimize, kaygılarımıza inat, büyük bir huzur kaplıyor her yanımızı. İçimizdeki umutlar yeniden filizleniyor, yeniden kuvvet buluyoruz, yeniden yürüyoruz...
Haykırmak geliyor içimizden; Unutma ey Muş halkı! Unutma, bir yaz gecesinde, daha dün onuruna, namusuna alçakça saldıranları. Unutma ey Muş halkı! Unutma, sana kurşun sıkan aşağılıkları. Unutma ey Muş halkı unutma, destansı direnişini, destansı dirilişini...
Hepinizi Allah’a emanet ediyorum sevgili Muşlular!
Muş’taki Resmî Kuruluşlar ve Sivil Toplum Örgütleri
HABERE YORUM KAT