HAKSÖZ HABER

AK Parti iktidarının ilk yıllarından itibaren gerçekleştirdiği en önemi icraatlarden biri Türkiye’de sistematik işkenceyi kaldırmasıdır.

Gerçekten de Emniyet’in işleyişinde gayri resmi prosedürde olan işkence olgusuna sıfır toleransla yaklaşan siyasi iradenin tutumu belirleyici oldu. Kabul etmek gerekir ki bu siyasal tutum kısa sürede etkisini gösterdi ve güvenlik bürokrasisinin tutum, davranış ve işleyişinde önemli ölçüde değişme oldu.

Lakin özellikle 15 Temmuz sonrası süreçte iktidarın siyasal tutumunda meydana gelen değişiklik bu alanda geriye gidişlerin yaşanmasına sebebiyet verdi.

En üst düzeyde dile getirilen hukuku dinlemeyip “bacaklarını kırın!” talimatını haliyle bazı kolluk kuvvetleri ‘zevkle’ yerine getiriyor. Kimi zaman sınırda yakalanan bir mülteciye, kimi zaman karakola düşmüş bir vatandaşa kimi zaman da gariban bir işportacıya sergilenen tutumlarda bunu görmek mümkün.

Her defasında aynı tepki ortaya konularak bunun münferit bir vaka olduğu dile getirilir. Oysa temel problem tek tek asker-polis görevlilerin tutumundan çok bu kötü davranışları ortaya çıkaran yanlış siyasal perspektif, kültür ve kurumsallaşmadır.

Hukuk ve insan hakları vurgusuyla işbaşına gelen yeni İçişleri bürokrasisinin hadisenin bu boyutu üzerinde durması benzer tabloların önüne geçilmesi açısından önem arz etmekte.

Münferit işkencenin nasıl sistematik işkenceye doğru ilerlediğinin son örneği Aydın’ın Germencik ilçesinde ortaya çıktı. İsminin Gökhan Olgun olduğu belirtilen bir şahsı polisler joplarla vahşice işkence ediyorlar.