1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. ‘Müminin, en sevdiği ve değer verdiklerini, Allah'ın emrine göre fedâ etmesi ibadeti: KURBAN..'
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Müminin, en sevdiği ve değer verdiklerini, Allah'ın emrine göre fedâ etmesi ibadeti: KURBAN..'

16 Haziran 2024 Pazar 13:22A+A-

Pazar günleri yaptığımız bir diğer 'Okuyucularla Hasbihal'e daha, okuyucularımızı sağlık ve âfiyet dileklerimizle ve de mübarek Kurban Bayramı dolayısıyla, bu mübarek günlerin manevî bereketinden nasiplenmeleri temennilerimizle selâmlayarak başlayalım:

*

Önce bir beyân-i i'tizar: Geçen Pazar günkü 'Okuyucularla Hasbihal'in ilk bölümünde, metin doğru şekilde seslendirilmişti, ama, sahifeye konuluşunda meydana gelen bir ârıza yüzünden, ilk iki okuyucu mesajları kopmuştu. Bu kopukluğu dikkatli okuyuculardan Cemal Aydın kardeşim mesajla bildirmişti, ama, yolculuklarda olduğum için ânında düzeltmek imkânı olmamıştı.

O bölümü, - bir yanlış anlama olmaması için, -günü geçen bir mesajı çıkararak- tekrar verelim:

*Fransa'da eğitim konularında tahsil görmekte olan Kâmil Pınarbaşı isimli okuyucumuz, Reuters Ajansı'nın Türkiye'nin eğitim hayatıyla ilgili ve özellikle yeni müfredat programı konusunda 7 Haziran günü, 'Erdoğan, Türkiye'nin yeni müfredatına yönelik eleştirileri reddetti..' başlığıyla yayınladığı bir yoruma temasla, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Millî değerlere öncelik verilecek.. Amacımız milletin değerleriyle donatılmış yeni nesiller yetiştirmektir. Bizim programımıza ideolojik kaygılarla karşı çıkanlar kendilerini sorgulamalı..' şeklindeki sözlerine yer vermekteydi.

Yorumda, Erdoğan'ın, 'dindar bir nesil yetiştirmek' hedefini anlatırken, 'Bu ülkenin çocukları ile İslamî değerler arasına kimsenin girmesine izin vermeyeceğini' söylediği aktarıldıktan sonra, okullarda 'mescit'ler açılmasını sağladığına ve bu uygulamaların durumların laik kaygıları körüklediğine de dikkat çekiliyor. Dahası, bu açıklamaların, laik çevrelerde, 'bu müfredatta 'bir takım isim, ilke ve gibi değerlere yer verilmediği'ne dair görüşler de anlatılıyor.

--Evet, bu okuyucunun tespit ve değerlendirmeleri için teşekkürler.. Bu konuda yeri gelmişken belirtelim, Talim ve Terbiye Kurulu eski üyelerinden eğitimci Kâmil Yeşil'in 3 Mayıs 2024 tarihli Yeni Şafak'ta yayınlanan bu konudaki değerlendirme yazısı da dikkat çekiciydi.

*Van'dan Şadiye Alakaş, 'Kurban'ı, (Hakk için kurban, küp için kavurma) mantığından kurtarıp, bu ibadetin asıl mânâsına erilmesi konusunda toplumuzun eğitilmeye çok ihtiyacı var. Herkesin Kurban bayramını bu idrake de ulaşmak temennisiyle tebrik ediyorum..' diyor..

-- Evet, bu hanım kardeşimizin mesajındaki asıl cümleyi bu Hasbihal'in başlığına taşıdık..

*Tacikistan'dan E. Erduş kardeşimiz Afganistan'daki Tâlibân Yönetimi ile 'DEAŞ' diye anılan silâhlı mücadele örgütü arasında, medya organlarında da yer alan zıtlaşmayı yansıtan farsça mesajları göndermiş.

Buna göre, DEAŞ, Tâlibân'ı, 'İran Cumhurbaşkanı İbrahîm Reisî'nin vefatı münasebetiyle düzenlenen başsağlığı merasimine katılmaları' dolayısıyla, 'bir müşrik için başsağlığı teslimiyetinde bulunmanın caiz olmadığı' gerekçesiyle suçluyor. Tâlibân da, cevabında DEAŞ'ın, 'Ehl-i Sünnet'in Ebu Hanife gibi büyük bir imamını dahi tekfir ettikleri ve 'faasık olmak'la suçladıklarını; ayrıca, Afganistan ve Pakistan'da Şiî ve Sünnî Müslümanların yan yana yaşadıklarını'; ama, 'Ehl-i Sünnet'in mescid ve medreselerini bombalarla havaya uçuranların DEAŞ mensupları olduklarını hatırlatmakta..

Bu hassas tartışmanın akl-ı selîm ve kalb-i selîm ile halledilmesi temenni olunur; böyle gelişigüzel tekfir ve müşriklik suçlamalarıyla değil..

· *İstanbul'dan Hasan Baran ve Yozgat'tan Edhem Demir isimli okuyucular

· 'Sinan Ateş İddianâmesi' konusundaki görüşlerimi yazmamı istiyorlar.

· --'El-Cevab': Adı üstünde, bir 'iddianâme'den söz ediliyor. Yani, Savcılık makamınca hazırlanmış.. Doğrusu- yanlışı veya varsayımlarıyla bir iddialar yumağıdır.. Önemli olan, yargılamanın sonunda çıkacak olan hüküm tablosudur ve üzerinde ancak o zaman konuşulabilir..

· Şu kadarını belirtelim ki, bu konu, merhûm Sinan Ateş'in 'Ülkü Ocakları'nın eski Gn. Başkanı oluşu' dolayısıyla, bir siyasî hesaplaşma konusu ve MHP'yle ilişkilendirilmek istenmesi sebebiyle önem kazanıyor.

· Konunun bu tarafının, medyatik değerlendirmeleri aşan bir konu olduğu açıktır. MHP lideri ise, bu dolaylı ilişkileri elbette ki kabullenmiyor.

· Ama, Sinan Ateş'in hanımı ve iki kızının, gayet tabiî bir hareket olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilip dinlenmesinin bile, Ana muhalefet tarafından 'Cumhur İttifakı'nı vurmak için bir fırsata dönüştürülmek istenişindeki entrikacı yaklaşıma, 'Cumhur İttifakı' liderlerinin gelmeyeceği umulur.

*İstanbul'dan Sâhir Düğmeci isimli okuyucu, camilerde giderek artan bir şekilde yaşanan bir rahatsızlığı dile getiriyor ve diyor ki:

'Camilerde namaz öncesinde İmam veya müezzinler 'Lûtfen telefonlarınızı kapatınız' diyorlardı ve bu ihtarlar büyük çapta etkili oldu denebilir.

Ama, bir başka konu var ki, giderek yaygınlaşıyor.. Cuma günleri, Hoca minberde hutbe okurken; cemaatten niceleri, telefonlarının ekranlarında gezinti yapmakla meşgul oluyorlar.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, özellikle hutbe öncesinde, cemaate hitaben, 'Telefonlarınızı lûtfen kapatınız.. Hutbeyi dinlemek vâcibdir' hatırlatması yapılması için bir genelge yayınlaması gerekiyor..

--Doğrusu, yerinde bir hatırlatma..

STAR

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum