1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SURİYE

  4. Muhaysini: Türkiye Halkını Mutlu Eden Şey Bizi de Mutlu Eder
Muhaysini: Türkiye Halkını Mutlu Eden Şey Bizi de Mutlu Eder

Muhaysini: Türkiye Halkını Mutlu Eden Şey Bizi de Mutlu Eder

Türkiye’de gerçekleştirilen nayasa değişikliğine ilişkin referandum hakkında değerlendirmelerde bulunan Abdullah Muhaysini, “Türkiye halkını mutlu eden şey bizi de mutlu eder.” dedi.

19 Nisan 2017 Çarşamba 18:12A+A-

Türkiye’de gerçekleştirilen anayasa değişikliğine ilişkin referandumdan resmî olmayan sonuçlara göre yüzde 51,4 oranında “evet” oyu çıktı.

Suriye’de direnişçiler arasında etkin olan isimlerden biri olan Abdullah Muhaysini, Türkiye’deki refarandum hakkında açıklamalarda bulundu.

Fetih Medya’da yer alan habere göre, Muhaysini tarafından yapılan açıklamaların tam metni şu şekide:

Mücahid kardeşlerden biri bana Tahriru’ş-Şam’ın siyasi sorumlusu Zeyd Attar’ın sözleri hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de onun sözlerinin beni temsil ettiğini söyledim. Türkiye halkını mutlu eden şey bizi de mutlu eder ve tüm müslümanları mutlu eder.

Onun şu sözü, insaflı hak bir sözdür ve güzelliğe verilen karşılıktır: “Suriye halkının yanında durmalarıyla bizim boynumuzda onların borcu vardır.” Ben, Şam ehline yardım eden bir muhacir olarak diyorum ki: Onlara yardım eden bana güzellik yapmış gibidir.

Eşyalar zıtlarıyla ayırt edilir. Dera’daki kardeşlerimizin hâline bakın. Ürdün hükümetinin icraatları, zulümleri ve yüzüstü bırakmasının sonucudur.

Ben, bu kardeşime ve diğerlerine izahen (genel olarak siyasi işler hakkında) faziletli kardeş Zeyd Attar’ın sözleri dışında diyorum ki: Allahu Teala bağlayıcı bir emirle müslümanların topraklarını özgürleştirmek ve din sancağını yükseltmek için tüm gayretleri sarf etmemizi bize emretmiştir. Bu gayret siyasi ve kıtali olur. Biri diğerinden daha az önemli değildir.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: “Onlara gücünüz yettiğince kuvvet hazırlayın.” (Enfal, 60) Burada “kuvvet” nekre (belirsiz) gelmiştir. Genel anlaşılır. Her türlü gayreti sarf etmeyi içerir: Askeri, siyasi, teknik, idari ve diğerleri...

Ama Allah’ın kevni kanunları dışında sadece savaşla mazlumlara yardım etmek ve Allah yolunda cihadı ikame etmek isteyen kaynaktan uzaklaşmış olan yolu kaybetmiştir. İşte IŞİD, çok büyük kuvvete ulaştı ve dünyayı karşısına aldı. Allah’ın kevni sünnetlerini örttü. Onun kuvveti ondan bir şeyi koruyamadı.

Buna mukabil “Taliban Emirliği” 20 seneden fazla sebat etti. Düşmanlarını azaltmak ve yardım etmesi mümkün olanlardan yardım almak için tüm gayretlerini sarf etti. Komşu devletlerle iyi ilişkiler kurdu. Ama silahını da bir gün olsun terk etmedi veya baskılara boyun eğmedi.

Rasulullah’ın (S.) siyerini ve cihad siyerini okuyan siyasi ilişkilerle dolu olduğunu görecektir. Rasulullah’ın (S.) hicretten sonra aldığı ilk karar siyasi bir karardı. Yahudilerle yapılan imtiyazlı Medine Sözleşmesi idi. Bununla Medine’nin savunması ortak yapılacaktı.

En şiddetli düşmana karşı Allah’ın kevni kanunlarıyla amel etmek ve tüm sebepleri yerine getirmek hayır ise soykırıma uğrayan, göç ettirilen mazlum halka yardım etmeye çalışan, ümmetin savunmasını yüklenen zayıf cihadi cemaatler nasıl olmalıdır?

Söz, siyasi ilişkilerden olmamalı, ilişkilerin tabiatından ve manalarından olmalıdır. Ben siyasi ofisteki kardeşleri, güvenilir ve adaletli olarak biliyorum. Bir adım atmadan önce mutlaka ilim ehli mücahidlerden oluşan Tahriru’ş-Şam’ın şer’i ofisine danışırlar.

Allah’ım, Tahriru’ş-Şam’daki siyasetçi kardeşlerimiz ve diğerlerini mazlumlara yardım ve müslümanlardan zilleti kaldırmada muvaffak kıl. Bizi ve onları bu din üzere sabit kıl.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum