Muhatabı parçalamak ve Taksim saldırısı
Yaklaşık bir hafta önce, devlet kurumlarına bir canlı bomba eylemi gerçekleştirileceği ve canlı bombanın kadın olacağı istihbaratı düşmüştü. Bugün (dün) için de, ciddi bir eylem olacağı istihbaratı polisi teyakkuza geçirmişti.
Çatışmasızlığın sona erdiği, lakin gözlerin Aysel Tuğluk’un bugün yapılması planlanan İmralı ziyaretine çevrildiği bir zamanda, İstanbul’un göbeğine, Taksim’e canlı bomba düştü.
Şu anki bilgi itibarıyla, 15’i polis 32 kişi yaralandı bu saldırıda.
Milletimize geçmiş olsun. O 32 kişi arasında siz de, ben de olabilirdik. Nitekim yaralananlar arasında bir İranlı, bir de Yunanlı var. Amaç da zaten vatandaşta bu hissi yaratmak. Size bir adım kadar yakınız mesajını vermek, böylelikle aklı devreden çıkarmak.
Hedef polis olsa da Taksim’de canlı bomba patlatmak iki durumu akla getiriyor. Bunlardan ilki, eylemi daha rahat üstlenebilmek için “Sivil kaybını önlemek için bu saati seçtik” algılaması yaratmak. Diğer ise gözdağı vermek ve eylemin Volume I olduğunu anlatmak. “İsteseydik sivil kaybın çok daha fazla olacağı bir saati seçerdik. Volume II’de bunu da yapabiliriz, hatta yapacağız” demek.
Lakin her halükârda, bu zihniyetin sivillerin ölmesi gibi bir endişe taşıdığını zannetmiyorum.
Böyle bir dönemde, yani Kürt sorununun Çankaya dâhil her yerde konuşulup tartışıldığı bir iklimde, “Savaşa devam” etmek isteyen karanlık odakların zelil bir provokasyonuyla karşı karşıya olabiliriz.
Kimin yaptığı bir kenara konursa, zamanlama itibarıyla olayın Kürt meselesiyle alakalı bir nokta atışı olduğu açık gözüküyor çünkü.
Barışı imkânsızlaştırmak, dinamitlemek için yapılmış bir eylem bu. Karayılan’ın Radikal’de Ertuğrul Mavioğlu’ya “Sivilleri hedef almayacağız. Sivil kayıpları için üzgünüz” demesinden sonra, çok kritik bir gelişme oldu Taksim eylemi. Bunun kodlarını iyi okumak gerekir.
Olay henüz çok taze. Bilgisine başvurduğum bir kaynağım, Emniyet’in üç olasılık üzerinde durduğunu, bunların DHKP-C, Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) ve Devrimci Karargâh olduğunu söyledi.
DHKP-C, İstihbarat’ın çok yakından takip ettiği bir örgüt ve şu an çok zayıf durumda. Şayet –ki Emniyet’in dün sabah bu örgüte yönelik operasyonu vardı- bu eylemi yaptıysa, bu Emniyet güçlerinin ciddi bir ihmaline işarettir. Çünkü bu örgütün soluk alışı dahi İstihbarat’ın izlemesinde. Dursun Karataş’ın ölümünden sonra, örgüt böyle bir eylemle “sahneye döndüm” mesajı vermek istiyor olabilir. Diğer yandan, Emniyet’in ihmali sözkonusu değilse, canlı bombanın yurtdışından geldiği de düşünülebilir. Doksanlı yıllarda DHKP-C, yine Taksim’de bunun benzeri bir saldırı düzenlemişti.
Bir diğer kuvvetli olasılık da PKK bağlantılı kontrol dışı, bağımsız bir grubun bu eylemi yapmış olabileceği. Kaynağıma göre Tunceli grubunun da, TAK’ın da adı geçiyor olasılıklar içinde. 2003 yılında kurulan TAK daha önce de kanlı eylemlerle adını duyurdu. Atatürk Havalimanı’nda çıkan yangın, Bakırköy’de 31 kişinin yaralandığı bombalı saldırı, Kuşadası ve Çeşme’de biri polis, beş turistin öldüğü, 34 kişinin de yaralandığı saldırıları bu örgüt üstlendi.
Daha önce de çatışmasızlığın bitmesine bir gün kala İskenderun saldırısı gerçekleşmişti, hatırlarsanız.
Tüm bunlar, olayı kim üstlenirse üstlensin, hadisenin Kürt barışını, görüşmeleri sabote etmeye yönelik olduğunu kesinleştiriyor.
Şayet yukarıdaki tahminlerimiz doğru ise, PKK içinde “savaş” konusunda yaşanan yarılmanın yüzeye daha belirgin bir biçimde çıkmış olduğu görülüyor. Karayılan’ın sivil hedefler konusunda tansiyon düşüren önemli açıklamasından, Öcalan’ın barışı arzulayan tavrından sonra, örgütü “Savaş”ta birleştirmek isteyen “kontrol edilemeyen öfkeli grubun inisiyatifi ele alma girişimi” de sözkonusu olabilir. Yine hatırlayalım, 2003 yılında TSK’nın içinde Özkök’ün rolü ve önemi neyse, bugün Karayılan’ın PKK içindeki öneminin de aynısı olduğu çokça benimsenen bir kanı kanaat odaklarında.
PKK’daki böyle bir bölünme, kompleks bir sorunu çok daha işin içinden çıkılamaz hale getirecek. PKK’nın Türkiye ile asla uzlaşmaması, silahı bırakmaması ve hiçbir şekilde görüşme yapılmamasını düşünen, isteyen hizip, Karayılan’ı etkisizleştirmek, hatta inisiyatifi ele almak istiyor olabilir.
Bu durum gerçekten felaket olur. Bu yarma hareketi Öcalan ve Karayılan’ı etkisizleştirmek demektir ve bu muhatabı parçalamak anlamına gelir. Böylelikle muhatapsız kalan bir mesele de kaostan beslenen odakların emrine verilmiş olur.
Devlet terörü muhatap almaz diyenlere duyurulur.
Numan Kurtulmuş ve yeni parti
Dün Sabah’ta Mahmut Övür yazdığı için küçük bir açıklama yazmayı uygun gördüm. Sayın Numan Kurtulmuş yeni parti çalışmalarında bana da kurucu üye olmam için teklif getirdi. Kendisiyle ayrıntılı bir görüşme yaptık. Milli Görüş hareketinin ikinci demokrat partisini çıkarıyor olması, siyasi hayatımızı anlamak isteyenler için çok zengin bir alan. Ermeni asıllı bir yazara böyle bir teklifin gelmesi, cevabım şimdilik hayır olsa da, Kurtulmuş’un gelecekteki siyaseti için çok ümit verici bir işaret. Son elli yılda –Jefi Kamhi dışında- tek bir azınlık temsilcisinin TBMM’de yer almaması, ülke demokrasisinin en büyük ayıbı ve eksikliğidir. Bunu fark edenlerin siyaset sahnesinde yer almaya başlaması gerçekten sevindirici.
Hayırlısı olsun.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT