HAKSÖZ-HABER

Mursi’nin yetki kararnamesini geri alması muhaliflerin asıl derdini ortaya çıkardı. Halkı temsil ettiklerini iddia edenler referandumu iptal ettirme telaşında! 

Mısır’da devam eden krizi sonlandırmak üzere Cumartesi günü bazı siyasi aktörlerle yaptığı görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 22 Kasım’da aldığı ve kendisine geniş anayasal yetkiler veren kararnameyi iptal etme kararı muhalifler cephesinde bölünmeye yol açtı. Bir kısım muhalif kararı yeterli bulurken, pek çoğu ise 15 Aralık’ta yapılacak olan anayasa referandumu iptal edilmediği sürece eylemlerine devam edeceklerini açıkladılar.

Yetki kararının geri alındığı Mursi’nin çağrısıyla önceki gün gerçekleşen ve altı saat süren toplantı sonrasında yapılan açıklama ile duyurulmuştu. Ulusal Kurtuluş Cephesi adı altında bir araya gelen muhalif cephenin önde gelen isimlerinden Muhammed Baradey, Amr Musa ve Hamdin Sabbahi Mursi’nin görüşme çağrısına da olumsuz yaklaşmışlardı.

Diyalog çağrısına karşı çıkan isimlerden biri olan Mısır Gazeteciler Sendikası üyelerinden Cemal Fehmi görüşme çağrısını kabul eden isimlerin kendi adlarına görüştüklerini ve alacakları kararın bağlayıcı olmadığını duyurdu. 6 Nisan Hareketi de asıl sorunun anayasa referandumu olduğunu beyan ederek diyalog çağrısını olumsuz karşıladı.

Muhalif cephenin bu tutumu yaklaşık 18 gündür devam eden protestoların arkasındaki asıl niyeti ortaya koyuyor. Günlerdir Mursi’yi diktatörlük peşinde olmakla suçlayan ve 22 Kasım’daki yetki kararnamesini gerekçe göstererek ülkeyi savaş yerine çeviren muhalifler diyalog çağrısını reddetmekle anayasa referandumundan korktuklarını ilan etmiş oldular.

Bilindiği üzere Anayasa Meclisinin hazırladığı taslak 15 Aralık’ta halkoyuna sunulacak. Muhalifler Mursi’nin ve İhvan’ın diktatörlüğe doğru gittiğini, halkın buna izin vermeyeceğini iddia ediyorlar. İşte bir hafta sonra halkın önüne sandık gelecek. Halkı temsil ettiklerini iddia eden muhalifler sandıktan anayasaya hayır oyu çıkartsınlar!

Buna güçlerinin yetmediğini çok iyi biliyorlar ve bu yüzden de gösterilerle siyaseti belirlemeye çalışıyorlar. Bu arada yer yer şiddet eylemlerine de başvurarak ülkede bir kaos ortamı oluşturmayı ve böylece İhvan yönetimini yıpratmayı hedefliyorlar.

Mısır’da yaşananlar tabansız isimlerin uluslararası merkezler, medya ve şiddete başvurmaktan kaçınmayan güruhlarla işbirliği içerisinde siyaseti gasp etme çabalarını çok bariz bir şekilde ortaya çıkarmış bulunuyor. Dünyanın her yerinde dikta düzenleri sandıktan, referandumdan, halktan kaçmaya çalışır. Buna karşın halk tabanına dayanan güçler ısrarla halkoyuna başvurulmasını savunurlar. Mısır’da ise diktatörlükle suçlanan İslamcılar sandığa gitmeyi savunurken, sözde kitleleri temsil ettiğini söyleyenler referandumdan kaçmak için çare arayışında!

Her şey çok açık, çok net!