"Muhalefet sorunu" ile değil patolojik bir sorun ile karşı karşıyayız!
Ali Osman Aydın, muhalif isimlerin seçmeni suçlayan tavırlarını ve hatalı kıyaslarını analiz ediyor.
Ali Osman Aydın / Yeni Akit
TOGG, heykel ve aydınlanma
Fatih Portakal TOGG’un önüne yatan vatandaşı diline dolamış, güya onun üzerinden analiz yapıyor. “Satın alamayacağı arabanın önüne yatan adamı ikna edemezsiniz, bu insanı aydınlatamazsınız” diyor. Kendisi aydınlanmış ya... Yazık ki AK Parti seçmeni onun bu ulvi ayrıcalığına henüz erişememiş!
Bir insanın haysiyeti gereği, kul yapısı bir şeyin önünde “küçülmesini”, ona tazimde bulunmasını ben de utanç verici bulurum. Fakat Portakal’ın ki farklı. Portakal topyekun bir toplumu heykellerin önünde saygı duruşuna geçirten bir anlayışın mensubu. Heykellere tazim edilmesini savunurken otomobile tazim edilmesini neden garipsediğini anlamadım. Çok açık ki otomobil insan hayatında büyük faydaları olan bir araç. Heykel’in böyle bir işlevi de yok.
1928’de Taksim Anıtı’nın açılışı için düzenlenen; smokinli devlet adamlarının, Ay’a çıkmışcasına bir debdebe ve gururla yürüyerek başlattıkları devlet töreni, Erdoğan’ın TOGG için yaptığı tanıtım törenini gölgede bırakır.
Portakalgiller taştan ve tunçtan yapılmış heykeller karşısında sergiledikleri ihtiramın, takdirin zerresini milli otomobil, savaş uçağı ve savaş gemisi gibi millete hizmet edecek cihazlara göstermiş olsalardı Türkiye farklı bir yer olurdu.
Portakal farkında değil muhakkak ama, İktidar böyle bir cehalete rağmen bunca teknolojik atılımı yapıyor!
Heykelleri takdis edenin SİHA’ya, TCG Anadolu’ya önem vereni anlamaması normal. Zira aradaki farkı anlamak için portakaldan fazla IQ’ya sahip olmak gerekir. Beyefendi anlayamadığı için mazurdur.
MUHALEFET SORUNU DEĞİL, PATOLOJİK BİR SORUN
Muhalefet el birliği ile Erdoğan’ı % 60-65'le kazandırmak istiyor olmalı ki aynı Portakal gibi muhalefet saflarından yığınla isim, içlerine sığmayan kin ve intikam hisleriyle iktidar cephesine hakaret yağdırmaya devam ediyorlar.
Jahrein takma adlı çokça gencin takip ettiği bir şahıs ve türevleri, sosyal medyadaki sohbet odasında iktidara destek veren bir vatandaşı sırtlan sürüsü gibi araya alıyorlar. Adamın çocuğu ağladığında “karın seni çağırıyor” ya da “kız gömüyorlar herhalde” diyecek kadar haysiyetsizleşiyor, canavarlaşıyorlar.
Böylesi bir aşağılama ve kin ancak Nasyonal Sosyalizm döneminde Naziler tarafından Yahudi tutsaklara yapılmış olabilir ancak. Türkiye'de ise bunu kanıksadık!
Sadece iktidar olacakları ümidi bile onları bu hale getirdi! Ellerinde güç olsaydı şüphesiz bu kişiler de Nazilerden farklı olmazlardı.
Muhalefet içindeki bu damarın, sadece iktidara karşı bu dili kullandığını düşünürsek yanılırız. Bu kesim hoşlanmadıkları, beğenmedikleri, kendilerinden ayrıştığını düşündükleri herkese karşı aynı kin, aynı nefretle analı avratlı saldırıya geçiyor. Eleştiriyor diye Yılmaz Özdil‘e saldırdılar. Parti kurdu Muharrem İnce’ye saldırdılar. Masadan kalktı diye Meral Akşener’e saldırdılar. Onları desteklemeyeceğini söylediği için şimdi de Sinan Oğan’a saldırıyorlar. Sonra halk bu kirli dilden kaçınca, halkı ‘cahil-aydınlanmamış ’ilan ediyorlar!
Bu psikolojik bir hastalık kanımca. Patolojik bir kibir, kin, mutsuzluk, cehalet, nihilizm, saygısızlık ve kontrolsüz bir öfke... Öyle gözü dönmüş bir öfke ki hiçbir kutsal, değer, norm ayırt etmeksizin her şeye yönelebiliyor. Demokrasi, çok seslilik, insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi değerler bu sırtlan sürüsünün umurunda bile değil. Birbirlerinin annelerine bile küfredebiliyorlar! Sandıktan onlar çıkmadıkları sürece, sandığın da seçmenin de canı cehenneme (!)
Beka meselesinden bahsediyorsak, dış düşman ve terör kadar bekamızı tehdit eden bir vaka bu. Huzur içinde birlikte yaşamamız için bu marjinal kesim rehabilite edilmeli.
“FİTNE, ADAM ÖLDÜRMEKTEN BÜYÜK GÜNAHTIR.” Bakara- 191
Sultangazi’de bir cami imamının 28 Mayıs için halkı silahlanmaya çağırdığına dair videolar paylaşıldı. Video olmasa inanılacak şey değil. Böyle bir rezalet asla kabul edilemez. Böyle bir çağrıyı bir insan, ancak şuurunu kaybetmişse yahut fitne çıkarmak istiyorsa yapılabilir. İmamın vazifesi fitne çıkarmak değil, var olan fitneyi söndürmek, itidale çağırmaktır.
Ne demek silahlanmak! Kime karşı! Komşularımıza karşı mı? Böyle bir saçmalık olamaz.
Diyanet’in hızlıca soruşturma açmasından memnun olduk. Gereken ceza verilmeli ki kimse böyle saçmalıklara yeltenmesin, kimse camilerimizi zehirlemesin!
Ülkede karışıklık çıkarmak isteyenlere izin veremeyiz. Bu ülke bizim, biz bir arada Türkiye’yiz. Akrabalığımızı, komşuluğumuzu, hemşehriliğimizi, kardeşliğimizi, birlikteliğimizi kimseye bozdurmayacağız!
CHP TEK BAŞINA SEÇİME GİRERSE
Son günlerin en güzel tespitlerinden birini Yavuz Ağıralioğlu yaptı. Yavuz Bey katıldığı bir televizyon programında, “Hiçbir Partiyi seçime sokmasak, CHP tek başına girse yine %25 alır” dedi.
CHP’nin halk nezdindeki yerini bundan daha veciz anlatan çok az ifade vardır diye düşünüyorum.
HABERE YORUM KAT