1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Muhafazakar oyu ile, içkiciye hizmet!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Muhafazakar oyu ile, içkiciye hizmet!

01 Ekim 2009 Perşembe 02:46A+A-

AKParti iktidarının ilk yıllarında çıkarılan önemli kanunlardan birisi de,Bilgi Edinme Kanunu idi. Halkın; kamu işlemlerini takibi açısından, beni umutlandıran bir düzenleme idi bu.

O günlerde, bilgilendirici birkaç yazı da kaleme almıştım.

Ama kabul etmek gerekir ki, aradan geçen uzun yıllar içinde, bu düzenlemeye yeterince başvurulduğunu söylemek mümkün değil.

Devlet size, “sorun, cevaplayalım” diye bir özel düzenleme yapıp, hak tanıyor.

Ama vatandaşımız sormuyor.

Biz sormuyoruz.

Bırakın hesap sormayı, soru bile sormuyoruz!

Hem bu kanunun varlığını hatırlatmak, hem de aktüel bir konudaki kafama takılan soruları muhataplarına yöneltmek için, dün bir müracaatta bulundum. Bilgi Edinme Kanunu kapsamında Kültür Bakanlığı’na internet ortamında başvurdum..

Biliyorsunuz; Topkapı Sarayı, son aylarda sürekli gündeme geliyor.

Şu konser için şaraplı davetler..

Bu konser için, “içkili” notu özellikle düşülmüş davetiyeler..

Protestolar..

Arkasından bakanın kendi vatandaşlarını hakir gören nitelemeleri..

Ve son olarak da, Topkapı Sarayı’nda yeni bir içkili lokantanın açılması..

Evet; başka mekanlardaki içkili lokantalar yetmemiş olmalı ki, birileri “İlla Topkapı Sarayı’nda da içki içmemiz lazım” diye tutturmuş ve bu yolda dağları aşmayı göze almış.. Maksat “içkili yer” olunca, dağlar da, birileri tarafından, düz yol haline getirilivermiş!

Önce metruk bir yapının restoresi sağlanmış.Arkasından da buraya içkili lokanta konduruluvermiş..

İşte bu sürecin aşamalarını merak ettiğimden, Kültür Bakanlığı’na bir müracaatta bulundum.

Sorularımı aynen aktarayım ki; sizleri de benzer olaylarda, benzer taleplerde bulunmaya teşvik etmiş olalım.. Böylece, devlet yetkilileri de, “Biz yaptık oldu. Kimsenin zaten bir şey sorduğu yok.. Aslında daha fazlasını, daha fazlasını da yapabiliriz ama. Şimdilik bununla yetinelim. Hesap soranı boşverin, soru soran bile olmadıktan sonra, biz Topkapı Sarayı’nda içkili lokanta da açarız, dansözlü pavyon da!” mantığı ile hareket etmesinler.

Bakanlığa sorularım şunlardı:

“1) Topkapı Sarayı’nda Karakol Restaurant olarak faaliyete giren yapı ile ilgili olarak; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın UKTAŞ ile yaptığı anlaşmanın metni nasıldır? Bir örnek gönderilmesini talep ediyorum.

2) UKTAŞ bu yapının restorasyonu için ne masraf yapmıştır?

3) Feriye lokantalarının bu yapı ile bağlantısı nedir? Yapıyı, Feriye Lokantası’na veren kimdir, hangi sıfatla vermiştir? Bu anlaşmanın bir örneğini talep ediyorum.

4) Restoranın bulunduğu yer, bakanlığın kontrolünde olan bir yapı olduğuna göre, bakanlığın bu işletmeden elde ettiği gelir nedir? Bu gelirin periyodu nedir? Süresi ne zaman dolacaktır?

5) Karakol Restaurant ile ilgili olarak, bugüne kadar yapılan restorasyon ve diğer işlemlerin ihale usulü ile yapılmamasının sebebi nedir?”

Sorularımı sordum, şimdi cevabını bekleyeceğim.

Bakalım, Topkapı Sarayı’nda, ecdad yadigarı yapılar, kimlere ne karşılığında veriliyor?

Bunlardan, kimler ne kazanç elde ediyorlar..

Yaptıkları masraf ne, elde ettikleri ne, öğreneceğiz.

Ecdada küfür edip, arkasından ecdadın yaptığı binalarda zıkkımlananlara kimler yol vermiş; öğreneceğiz.

Devletin her işi ihale ile olduğu halde, Kültür Bakanlığı’na sıra gelince, niye bakan bey ile yakın ilişkisi olanlar ihalesiz işler alıyorlar, onları da öğreneceğiz.

Diyeceksiniz ki, “Bundan iki ay önce de, Topkapı Sarayı’nda şaraplı konser için sorular sormuştun.. O konsere gelenler, 40, 50, 70 TL ödeme yapmışlardı.. Ama konseri paralı olarak düzenleyen firmadan, Topkapı Sarayı olarak ne alındığı belli değildi. O firma ne kira ödedi, diye sormuştun. Ne cevap alabilmiştin ki, şimdi de ne cevabı bekliyorsun?”

Evet, böyle diyenler olabilir.

Ama biz sorumuzu soralım. Vazifemizi yapalım.

Bakanlık cevap verir, vermez.

Bu işin bugünü, bir de yarını var..

Ömrümüz olursa, sandıklar önümüze konulunca da, arşivden çıkartır, tekrar sorarız; “Şöyle bir soru sormuştuk, ne cevap vermiştiniz acaba?” diye..

Sorar ve sonra da hatırlatırız, “Bakanlık yaparken, muhafazakarlara inat, içkicilere, şarapçılara yeni yeni alanlar açıyordunuz. Şimdi de gidin, şarapçılardan, içkicilerden alın oyu” deriz.

Onların oyları ile bakan olabiliyorlarsa, biz de “Ne yapalım, bu kadar oya, bu kadar icraat” der, susarız.

Ama şarapçıların oyları ile, bakanlık rüyada bile görülemiyorsa, bakan beye de hatırlatmamız gerekir: “Muhafazakarların oyları ile şarapçıların şarkısı söylenmez!”

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum