Muhafazakâr Bir Tiyatro Çalışması
Sakarya Büyük Şehir Belediyesi’nin “Tiyatro Buluşmaları” adı altındaki Liseler Arası 2. Tiyatro Şenliği’ne katılan sitemiz yazarı Murat Aydoğdu, gözlemlerini Haksöz-Haber için paylaştı.
MURAT AYDOĞDU / HAKSÖZ-HABER
Yakın bir dostumun daveti ile Adapazarı Kerime Hatun Lisesi öğrencilerinin tiyatro gösterimini izledim. Sakarya Büyük Şehir Belediyesi; "Tiyatro Buluşmaları" adı altında AKM salonunu Liseler Arası 2. Tiyatro Şenliği çalışmalarına ayırmış.
Tiyatro gösterimi eğitim sistemine yapıcı eleştiriler getirmeye yönelikti.
Piyes esnasında, bacak bacak üstüne atmış psikolog rolündeki bayan öğrencinin Peygamber'den örnekler vermesi ve bu esnada yanımdaki bir velinin, öğrencinin oturuş tarzına sesli itirazı ilgimi çekti. Aynı velinin, Mustafaların Kemal olduğu şiirsel anlatımında ve asker üniformalı öğrencilerin büyük boy ay-yıldızlı bayrakla poz verdiği slayt gösteriminde keyifli bir şekilde gülümseyerek alkışlaması da ilgimi çekti.
Hakkını verelim; idealist öğrencilerin sundukları bazı enstantaneler güzeldi:
"Öğretmen: Bir öğrenci, 2 km mesafedeki kırtasiyeye uğrayarak toplam 5 km mesafedeki okuluna gidiyor. Okuldan eve döndüğünde o gün kat ettiği yol ne kadar olur?
Öğrenci: Akşam evine döndüğüne göre bir problem yok."
Veli: Öğrencilere ezbere ve cezalandırmaya dayalı eğitim veriyorsunuz, bundan şikâyetçiyim.
Öğretmen: Bunun yararı ile ilgili bir örnek vermek istiyorum: Çok zeki ama tembel bir öğrencimiz vardı. Biz ona okul çıkışında, bir marangozun yanında talaşları temizleme görevi verdik. 3 gün sonra dersini aldı ve iyi bir öğrenci oldu. Şimdi Tıp Fakültesini bitirdi ve ilimizin hastanesinde doktor oldu.
Veli: Sizi protesto ediyorum. Dünya çapında deha bir doktor olabilecek öğrenciyi, sıradan bir doktora çevirmişsiniz."
"Bir adam kendisine ev yapar. Ev ile anlaşmaya varır. Anlaşmaya göre ev yıkılmadan önce sahibine haber verecektir. Gel zaman, git zaman evin duvarlarında çatlaklar oluşur. Adam çatlakları sıva ile kapatır. Çatlaklar tekrar oluşur, adam yine sıvar. Böyle sürüp giderken, ev yıkılır. Adam eve itiraz eder.
Ev: Seni uyarmak istedim ama sürekli ağzımı sıva ile kapattın."
Eğitim istemindeki sıkıntılar alarm sinyalleri vermektedir. Arada reklâm/film gösterimde; Adapazarı Yunus Emre İlköğretim Okulu öğrencilerinin, ekmeklerinin yarısını kolilerle kardeş ilan edilen Diyarbakır Yunus Emre İlköğretim Okuluna göndermeleri, birlik ve beraberliğe örnek olarak sunuldu. Sıkıntıların bu kadar basit halledilmesi(!) ne kadar güzel görünüyor. Kardeşlik vurgusunu güzel bulsam da keşke muhafazakâr kardeşler buradaki sessizliği aşmış haykırışları da sıva ile kapatmasalardı. Zira temellerine inilip, iyi tahlil edilmemiş çağrılar duygusallık ve ajitasyondan öte gidemez.
Yine eğitim sistemindeki çarpıklık güzel bir mahkeme salonu canlandırılması ile vurgulandı:
"Veliler ve öğrenciler eğitim sistemi sorumlularını mahkemeye verirler. Bürokratik ve otoriter eğitim anlayışı çelişkilerini birer birer vurgularlar. Ama eğitimcilerle aynı zihin yapısındaki hâkim, mahkemeye başvuran veliyi resmi bir kurumu taksir ve tezyiften cezalandırır."
Tiyatrodan çok piyes formatında, heyecanlı gençlerin gösterimiydi. Bireysel değerlerin etkili bir şekilde vurgulandığı piyesin toplumsal zemini benim daha çok ilgimi çekti. Sahne aralarındaki, biraz şiir formatındaki sunumlarda; Kutadgu Bilig, Yunus Emre alıntıları ile süslenmiş milliyetçi dozla birlik beraberlik vurguları piyes içerisindeki bol miktarda Peygamber alıntıları ile soslanmış olarak verildi.
Bu moral destekle; milliyetçi, dindar, bireysel, iyi vatandaş zehir gibi öğrenciler yetişiyor! İzlediğin amatör ve idealist çalışma; siyasal yapılanmanın yargı ve eğitim sistemi üzerindeki düzenleyici ve sorgulayıcı politikalarına alt kademelerden destek gibi görünüyor. Ama piyes sonunda; muhafazakâr arkadaşlarımın, izin verildiği ölçüde eleştirel oldukları, izin verilmeyen tabulara dokunmada pasif kaldıkları görülüyor. Ayrıca, 'sistem'den anladıklarının önemli bir problem olduğunu düşünüyorum.
HABERE YORUM KAT