Muhabirin Kafası Mısır'da Çok Karışmış!
Yeni Şafak muhabiri Sinem Köseğlu gazetesi adına Mısır'dan izlenimlerini aktardığı yazısında ciddi bir kafa karışıklığı yansıtıyor.
HAKSÖZ HABER
Yeni Şafak muhabiri Sinem Köseoğlu gazetesi adına Mısır'dan izlenimlerini aktardığı yazısında ciddi bir kafa karışıklığı yansıtıyor.
Mısır'da muhalifleri halk diye tanımlarken, Mürsi'ye destek veren milyonları nereye koyduğu belli değil. Ayrıca görüştüğü bazı kişiler Mürsi'ye oy verdiklerinden pişman olduklarını ve muhalif saflara geçtiklerini söylemişler. Baktığımızda bugün muhalif konumda olanların tamamının zaten dün de İhvan'a ve Mürsi'ye muhalif olduğunu biliyoruz. Bu durumda bu söylemin tipik bir propaganda olduğunu anlamamak zor mu?
Yine İhvan'ın cemaat idaresiyle devlet idaresi arasında bocaladığına dair yorumlar da tutarlılıktan uzak. Bugün Mürsi'ye muhalefet edenler içinde her türlü eleştiriyi getirenlerin, bin türlü vaadde bulunanların hangisinin devleti nasıl yöneteceğine dair bir garanti mi var? İslami hareketlere yöneltilen bu kalıplaşmış suçlamaya muhabirin prim vermemesi gerekirdi.
Yeni Şafak muhabiri yazısında olan bitenin ne olduğunu anlayabilmekiçin Gezi tecrübesinin anlamlı olduğunu söylüyor. İşte tam da akledilmesi gereken nokta burası. Keşke bu hususu yazısının tamamına yansıtabilmiş olsaydı!
SİNEM KÖSEOĞLU’ nun Haberi:
Meydan savaşı
Mısır, Cumhurbaşkanı Mursi yanlıları ile karşıtlarının bugün yapacakları gösteriler öncesinde gergin bekleyiş içerisinde. Tahrir Meydanı muhalefetin, Başkanlık Sarayı'nın olduğu Nasır City Rabi al-adawiya Meydanı ise İhvan'ın toplanma alanı oldu. Halk çok tedirgin ve herkesin ağzından aynı cümleyi işitiyorsunuz: Pazar günü ortalık karışacak.
Otuz yıllık Hüsnü Mübarek rejimini deviren Mısır halkı şimdi de kendi seçtiği siyasi lideri devirmeye çalışıyor. Mısır'da dikkatler 30 Haziran Pazar (bugün) günü gerçekleşecek protesto gösterilerine yoğunlaşmış durumda. İktidar tarafı gösterilerin çok şey değiştireceğine inanmasa da Mısır muhalefeti orduyu göreve çağırıyor; kendi eliyle darbe istiyor.
Mısır'da bir yıldır iktidarda olan Müslüman Kardeşler hükümetine tepkiler giderek artıyor. Aslında bu tepkilerin Müslüman Kardeşler'den ziyade Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı olduğunu söylemek belki de daha doğru. Mursi'ye oy vermiş olan bir kısım liberal grup da dahil olmak üzere Mısır muhalefeti Mursi'yi ülke için hiçbir şey yapmamış olmakla itham ediyor. Muhafazakarından sekülerine, entelektüelinden taksi şoförüne varan bir muhalefet profili söz konusu. Hepsini birleştiren tek bir şey var şu anda: O da Mursi karşıtlığı...
BENZİN KUYRUKLARI
Kahire'de olduğumuz bir hafta içerisinde ilginç manzaralara şahit olduk. Trafiği, kalabalığı ve keşmekeşliğiyle bildiğimiz 20 milyonluk bu şehirde trafik problemi farklı bir boyut kazandı. Nasıl mı? Benzin istasyonlarında araba kuyruklarına rastlıyorsunuz. Bu kuyruklar o kadar uzuyor ki trafiğin sağ şeridi iptal. Ve istasyonların olduğu bölgelerde trafik felç oluyor. Yirmi dakikada aldığınız mesafeyi iki saatte alıyorsunuz.
PAZAR GÜNÜ ORTALIK KARIŞACAK
Bir yabancı gözüyle, şehre ait en önemli sorun şu anda asayiş. Yol kesmeler, gasp ve tacizlerden söz ediyorlar. Halk çok tedirgin ve herkesin ağzından aynı cümleyi işitiyorsunuz: 'Pazar günü ortalık karışacak'.
Elbette ki Mısır'ın iç dinamiklerini yerel halk kadar sağlıklı yorumlamak mümkün değil, hele de başka bir ülkenin insanıysanız. Ama şu soruyu kendine sormadan edemiyor insan: Ortalık karışacak da, sonra ne olacak? Bir sonraki adım ne? Mursi'den kurtulalım da artık ne olursa olsun cevabının altını doldurmak oldukça güç. Hele ki neredeyse son bir ayımızı #occupy gezi etkinlikleriyle geçirmiş bir Türkiye olarak!
ALTERNATİF YOK
Mısır'ın şu anda ne muhalefet partileri arasında, ne de halk tabanında alternatif bir lider ya da iktidar önerisi yok. Yaklaşık otuz sene diktatörlükle yönetilmiş ve ilk defa özgür iradeleriyle hükümet seçmiş olan halk şu anda sadece bir yıllık bir test sürecinden sonra kendi demokratik tercihini inkar aşamasında.
MURSİ NE YAPMADI?
Mursi'yi eleştirmek aslında hepimiz için en kolayı çünkü ülkeye geldiğinizde eleştirilecek çok şey görüyorsunuz. Mursi taraftarlarının 'sadece bir yıl' dediği, icraat gerçekleştirmek için yetersiz bulduğu bu süreç mutlaka daha iyi değerlendirilmeliydi. Ona şüphe yok. Hatta 'Ya kardeşim, bunların çoğu hapisteydi. Siyasi hiçbir tecrübeleri yok, bu kısa zamanda ne bekliyordunuz?' diyenlere de 'O zaman ateşten iktidar gömleğini giymeyecektiniz' cevabının müstahak olduğunu düşünüyorum.
'MEDET YA ORDU'
Ancak Mısır'ın ve Mısırlının selameti için bu çatışmayı değil muhalefetin geleceğe dair planlarını sorgulamak gerekiyor. Herhangi bir alternatif lider veya siyasal yapılanma öngörüsünden yoksun olan muhalefetin 'medet ya ordu' feveranı muhalefetin zaafiyetini açık ediyor.
Devrim sonrasında Mursi'ye oy vermiş olup da şu an muhalefet edenler şunu dile getiriyor: 'Biz onlara oy verirken Ak Parti gibi olacak, Erdoğan'ın Türkiye için yaptıklarını Mursi de Mısır için yapacak zannettik. Ama onlar Ak Parti gibi değiller'. Bu anlamda Mursi tecrübesinin Mısırlılar için bir hayal kırıklığı olduğunu söylemek pek de yanlış olmasa gerek.
MISIR VE TÜRKİYE: HEM BENZER, HEM FARKLI
Mursi ve Müslüman Kardeşler iktidara geldiğinde tüm bürokratik çevre, güvenlik birimleri onlara karşıydı. Altmış sene boyunca polis akademileri müfredatında Müslüman Kardeşler'in terörist bir örgüt olarak öğretildiği söyleniyor. Hakimler, savcılar ve iç işleri bakanlığına bağlı güvenlik birimleri Hüsnü Mübarek'in atamış olduğu isimler. Bu açıdan bakıldığında iki ülke arasında çok ciddi benzerlikler gözleniyor. Ancak Türkiye'de İslamcıların siyasete katılım serüveni 1970'lere kadar gidiyor. Ve iyisiyle, kötüsüyle kırk yıllık bu tecrübe Türkiye'yi kesinlikle farklılaştırıyor.
CEMAATİ YÖNETMEK, DEVLETİ YÖNETMEK
Mısır'ın önde gelen ve Türkiye siyasetini yakından takip eden yazarlarından Fehmi Huveydi iktidarın yaşadığı durumu şöyle yorumluyor: 'Müslüman Kardeşler 1954'ten beri hep kendini savunmak durumunda kaldı. Devrime kadar ise sadece kendi cemaatini yöneten bir yapıydı. Bir cemaati yönetiyorsanız kendi adamlarınızı yönetiyorsunuz demektir. Oysa bugün Müslüman Kardeşler Mısır'ı, tüm devleti yönetiyor. Bu sizin hem kendi adamlarınızı, hem de düşmanlarınızı yönetebilmenizi gerektirir'.
Hüveydi aynı zamanda muhalif iş adamlarının medyanın %97'sine sahip olduğunu belirtiyor. Bu nedenle Mısır medyasında muhaliflerin sesi daha gür çıkıyor ve uluslararası basına da bu şekilde yansıyor. Hüveydi şu ana kadar son çatışmalarda ölenlerin hepsinin Müslüman Kardeşlerden olduğunu, bunun altının ise çizilmediğini söylüyor.
TAHRİR GÖSTERİYE HAZIRLANIRKEN
Cuma günü itibarı ile hem Kahire'de, hem İskenderiye'de kalabalıklar toplanmaya başladı. İskenderiye'de tatsız olaylar yaşandı, bir Amerikalı gazeteci bıçaklanma sonucu hayatını kaybetti. Kahire'de ise Tahrir Meydanı muhalefetin, Başkanlık Sarayı'nın olduğu Nasır City Rabi al-adawiya Meydanı Müslüman Kardeşlerin toplanma alanı oldu. İki meydan da Pazar gününün hazırlığını yapıyor.
Ancak Mısır TV kanalları nedense Tahrir meydanına, muhalefetin kalabalığına yoğunlaşmış durumda. Başkanlık Sarayı'nı korumak için bir araya gelen hükümet yanlısı grup daha kalabalık olduğu halde medya dikkatleri Tahrir Meydanı'na çevirmiş.
Buraya geldiğimizden beri muhaliflerin bir kısmı Başkanlık Sarayı'nı basacaklarını iddia ediyor. Ancak Mursi ve ekibi saraydan ayrıldı. Başkanlık Sarayı bir hafta boyunca kapalı olacak.
Bakalım Mısır demokrasi sınavını geçebilecek mi? Müslüman Kardeşler halkın taleplerine cevap verebilecek mi?
HABERE YORUM KAT