Müebbet Hapis İsteyenin Somut ve Kuvvetli Delili Olmalı Değil mi?
İçerisinde Ali Bulaç’ın da bulunduğu eski Zaman gazetesi yazarları 14 aylık tutukluluktan sonra bugün ilk kez hakim karşısına çıkıyor. Yıldıray Oğur’un konuyla ilgili bugünkü yazısı dikkate şayan tespit ve değerlendirmeler içeriyor.
HAKSÖZ-HABER
Konuyla ilgili bugünkü Karar’da (18 Eylül 2017) yayınlanan “Görünürde Suç Unsuruna Rastlanılamayan…” başlıklı yazısında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına konu olan suçlamaların somut delilden yoksunluğuna dikkat çeken Yıldıray Oğur, “Bu yazarlar için iddianamede bylock kullanmak, Asya Finans’a para yatırmak, sendika üyeliği, toplantı, görüşme, temas gibi örgütsel ya da hiyerarşik ilişkiyi gösteren herhangi bir delil ve suçlama bulunmuyor.” diyor. Aksine soruşturmada öne sürülen delillerin bir takım genelleme ve mantık yürütme üzerinden oluştuğuna dikkat çeken Yıldıray Oğur şunları söylüyor:
“Üçer kez ağırlaştırılmış müebbet cezası açıklanmaya çalışılırken kullanılan ‘konjonktürel ve tarihi perspektifle bakıldığında’, ‘şüpheli yazarların genel itibariyle de süreç içerisinde böyle bir duruş sergiledikleri’, ‘görünürde suç unsuruna rastlanılmayan yazılarında dahi’ ve ‘gerek tek başına suç unsuru olduğu belirlenememekle’ gibi belirsiz, hiçbir somut suça tekabül etmeyen ifadeler bu yazılardan müebbetlik delil çıkamadığını gösteriyor.”
Öte yandan İddianamede müebbetlik suç olarak görülen yazıların çoğunluğunun bundan üç yıl önce yazıldığına dikkat çeken Yıldıray Oğur’un sıraladığı şu sorular kayda değerdir:
“Eğer bu yazılar bu kadar ağır tutukluluk ve müebbetle yargılanmayı gerektiriyorsa, neden cemaatin artık paralel yapı olduğunun tescil edildiği o üç yılda haklarında soruşturma açılmadı? Ya da neden bu yazarlar Zaman gazetesine kayyum atanırken ya da FETÖ örgütü tescil edildikten sonra değil de darbeden sonra tutuklandı? Çoğu 3 yıl önceye ait yazıların ve yazarların darbeyle ilişkisi nasıl tespit edildi ki darbeden sonra tutuklanma kararları çıktı?”
Ayrıca bugün hakim karşısına çıkacak olan başta Ali Bulaç, Şahin Alpay ve Faruk Akkan olmak üzere birçok eski Zaman yazarının halihazırda pişmanlık içinde olduğunu belirten Yıldıray Oğur, bu bağlamda şunları kaydediyor:
“Bu yazarların inatla ve bağnazca ortaya çıkan bütün delilleri, işaretleri görmezden gelerek darbeye kadar cemaatin karanlık yüzünü görmemek gibi büyük bir hata işledikleri açık. Darbeden sonra bu hatanın farkına vardıklarıyla ilişkin haberler de çıktı. Ali Bulaç’ın hapishanede kendisini ziyaret eden Mehmet Bekaroğlu’na FETÖ için ‘Artık düşsünler yakamdan’ dediği biliniyor. Ahmet Hakan, Şahin Alpay’ın bugünkü savunmasında ‘FETÖ’nün karanlık yüzünü göremedim’ diyerek özeleştiri vereceğini yazdı. Hatta sanıklardan kapatılan Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Faruk Akkan da hakimlik sorgusunda, ‘Darbenin, Fetullah Gülen örgütü tarafından gerçekleştirildiğine inanıyorum ve kendilerini hıyanet şebekesi olarak görüyorum’ demişti. Gerçeği zamanında görememek bir hataysa bu gerçeği 17/25’ten önce farkedenler de 17/25’ten sonra farkedenleri aynı geç kalmayla suçlayabilirler.”
Yıldıray Oğur’un konuyla ilgili nihai tespit ve çağrısı ise şöyle:
“Çarşamba günü FETÖ ile arasına mesafe koyanın, Perşembe günü mesafe koyanı FETÖcü, darbeci ilan etmeyi bırakıp, somut suç ve deliller üzerinden yargılamaların yapılmazsa bu işin içinden çıkmak zor. Eğer bu yazarlara yönelik müebbet talebi için tek delil iddianamede yer alan bu yazılarıysa, bu hatalarının cezası olarak 14 ay hapis epey ağır bir ceza olarak kabul edilsin ve 65 yaş üstündeki bu yazarlara yaptıkları yanlış tercihlerin cezası artık hapiste yatarak ödetilmesin.”
HABERE YORUM KAT