Mücadele İyileştirir
Psikiyatrik hastalıklarda belirtilerin mümkün olduğunca geçmesi ve kalıcı bir iyilik halinin sağlanması tedavinin ana hedefidir. Bunun için ilaçların merkezi bir rolü vardır. Lakin bu yaklaşım çoğunlukla eksik kalmaktadır. Tedavinin doğru bir şekilde yerleşmesi ve dış dünyanın olumsuz etkilerine direnmesi kolay olmamaktadır.
Psikiyatrik hastalıkların birçoğu bir tümörün gelişim politikasını takip eder. Nasıl ki bir tümör olabildiğince alanını genişletmek ve bünyeye nüfuz etmek isterse önce belli alanlarda başlayan psikiyatrik rahatsızlık da kişinin iradesini ve hareket alanını teslim almak ister. Yani günün belli zamanlarında, belli bir şiddette başlayan problemler, kişinin kendini “bırakmasıyla” hayatının neredeyse tüm alanlarında etkili olmaya başlar. Çünkü psikolojik ve psikiyatrik hastalıkların temel motivasyonu “umutsuzluk” üzerine kuruludur.
Rahatsızlık kişiye bir daha asla eskisi gibi olamayacağını ve gittikçe bu hastalık tarafından kuşatılacağını telkin eder. Bunu kişiye inandırdığı dikte edebildiği ölçüde başarılı olur. Depresif bir hasta, bir daha asla mutlu olamayacağını düşünür. Takıntılı (obsesif kompulsif) bir hasta kafasında takıntılarının kendisini yendiğini kurar. Kaygı bozukluğu olan bir hasta için gelecek hep karanlık gözükür. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı olan bir hasta, durumunu değişmez bir kader olarak görür. Bu olumsuz örnekler elbette çoğaltılabilir.
Bütün bunların aksine psikiyatrik hastalıkların bir esası daha vardır: Kişiyi iyileştiren şey, hedefe varması kadar bu yolda gösterdiği mücadeledir. Aslında sabır ve ümitle yolda olmak, mücadele ruhuyla yaşamak hastalığın empoze ettiği yenilmişlik algısına en güçlü itirazdır. Bu yol ve tutum bir hayatta kalma, varolma ve kendini gerçekleştirme biçimidir. Hastalığı tanımak ve onun belirtileri kadar propaganda ettiği ümitsizlik aşılayan söylemlere karşı aktif bir şekilde direnmek iyileşme olgusunun esasını oluşturur.
Hastalığın inatçı olması mutlaka yenileceğimiz anlamına gelmez. Bu, sadece bizim ondan daha fazla inatçı daha doğrusu azimli ve sebatkar olmamızı gerektirir. Unutmayalım ki hedefe varmaktan önce insanı mücadele iyileştirir.
YAZIYA YORUM KAT
İtiraf etmek gerekirse ülkem ve ümmet adına ümitsizlik içerisindeyim lakin bu düşüncem gerçekten doğru bir düşünce değil. Peygamber efendimiz a.s. ın hayatını düşünüyorum da o niçin hiç ümitsiz olmadı da biz oluyoruz!? Bizim hem umutsuz olmaya hakkımız yok hem de umutsuzluk dinen men edilmistir
Yanıtla (0) (0)Kısa olmakla birlikte önemli vurgular içeren yazısından ötürü Mücahit kardeşime teşekkürler...
Yanıtla (0) (0)Aynı derinlikte ama mümkünse biraz daha uzun yazılarının devamını diliyorum
insanı en çok ümitsizlik çökertir.hastalıkta,yoklukta,savaşta hülasa yaşamın tüm kılcal alanlarında insanı edilgenleştiren tüm olumsuz hallerde tek sermaya umutlu olmak .
Yanıtla (0) (0)her zorluktan sonra bir kolaylığın olduğunu unutmadan dediğin gibi bu halde olmak esastır.
Unutmayalım ki hedefe varmaktan önce insanı mücadele iyileştirir. Kaynak: Mücadele İyileştirir - MÜCAHİT GÖKDUMAN
Allah dertleri şifalarıyla birlikte yaratmıştır. Aramak bulmak biz kulların işi... İyi ki insana değer veren doktorlarımız var. İlaçları kullanır, doktorumuza teşekkür eder, şifayı Rabbimizden dileriz. Teşekkür ederim bu bilinçlendirici yazınız için Sevgili Mücahit...
Yanıtla (0) (0)Allah razı olsun mücahit hocam kaleminize kuvvet
Yanıtla (0) (0)