“Muâviye” dizisi ve tartışmalar
Taha Kılınç, Suudi Arabistan merkezli MBC'nin yeni televizyon projesi olan “Muâviye” dizisinin etrafındaki tartışmaları yorumluyor.
Taha Kılınç / Yeni Şafak
El bombası
Arap dünyasının en büyük medya kuruluşlarından MBC Group, Ramazan ayında yayınlayacağı bir dizinin medya tanıtımını gerçekleştirdi. Hemen ardından, söz konusu dizinin merkezde olduğu ciddi bir öfke tufanı patladı. Sosyal medya kullanıcılarının tartışmalarına siyasetçiler ve dinî liderler bile katıldı. Zira adından da (“Muâviye”) anlaşılacağı gibi, dizinin konusu İslâm tarihinin en dikkate değer şahsiyetlerinden biriydi: Muâviye bin Ebî Süfyân.
Kanaldan yapılan açıklamaya göre:
Çekimleri Tunus’un tarihî şehirlerinde tamamlanan “Muâviye” dizisinin başrolünde Suriyeli genç oyuncu Luceyn İsmail var. Dizinin senaryosu Mısırlı Hâlid Salâh’a ait. Yapımcı ve yönetmen koltuğunda ise Filistin asıllı Târık İryân oturuyor. Bütçesi 100 milyon doları bulan “Muâviye”de Üçüncü Râşid Halife Hz. Osman’ın şehit edilmesinden (656) Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’daki şehadetine (680) kadar, Müslümanlar arasında yaşanan iç çatışmalar ve savaşlar konu ediliyor. Bu çerçevede, Dördüncü Râşid Halife Hz. Ali’nin iktidar yılları, Cemel ve Sıffîn savaşları, Tahkim Olayı, Hz. Ali’nin şehadeti, Hz. Hasan’ın hilâfeti üstlenmesi ve ardından bu makamdan feragati, nihayet Muâviye bin Ebî Süfyân’ın Şam’da kendi hilâfetini ilân edişi ve Emevî İmparatorluğu’nun kuruluşu ekrana taşınıyor.
Henüz yayınlanmadığı için, hadiselerin nasıl bir perspektifle sunulacağı belli değil. Ancak MBC Suudi Arabistan sermayeli bir kanal olduğundan dolayı, “Muâviye” şimdiden güncel siyasî tartışmaların odağına yerleşti bile. Diziyi eleştirenlerin bir kısmı, MBC’nin “son derece Batılı” yayın çizgisi sebebiyle şüphelerini paylaştı. Bir kısmı, senaristinin 2001 yılında tecavüz suçundan tutuklanmış olmasını gündeme getirerek, böylesine kritik bir konuyu İslâmî hassasiyetler çerçevesinde kotaramayacağını savundu. Ve elbette en büyük tepki Şiî camiadan geldi, gelmeye devam ediyor. Sıradan sosyal medya kullanıcılarının galiz küfürleri ve meseleyi Sünnîlere düşmanlık için kullanma fırsatçılıklarının yanı sıra, çok sayıda Şiî kanaat önderi de tepkilerini ortaya koydu. Konuyla alakalı en sert ve resmî reaksiyon ise Iraklı Şiî lider Muktedâ Sadr’dan geldi. Sadr’ın açıklamasında da Muâviye bin Ebî Süfyân’la alakalı düşmanca tekfir ifadeleri yer alıyordu. Detayları tahmin edilebilir.
Sahabeye sövmek, İslâm tarihini siyasî ve mezhepçi bir okumaya tabi tutan Şia’da adeta “imanın şartı” telakki edildiğinden dolayı, Muktedâ Sadr’ın açıklamasında herhangi bir sürpriz yoktu. Ancak mesajın sonundaki “Ben size sadece nasihat ediyorum” cümlesi, açık bir tehdit barındırıyordu. Irak’taki en militan Şiî gruplarından birinin liderliğini sürdüren Sadr’ın tek bir işaretiyle sokaklar savaş alanına dönebilir. Sadr, İran’ın Arap dünyasına giydirmeye çalıştığı “Fars libası”nı elinin tersiyle itip “Arap Şiası” kimliği oluşturmaya çalışan bir figür üstelik. Kendisinin Suudi Arabistan’la bağlantılarının bulunduğu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la perde arkasından irtibatta olduğu sır değil. Buna rağmen, Sadr, Şiîlik asabiyetiyle MBC’nin karşısına dikilmeyi tercih etti.
1991’de Londra’da kurulan MBC, merkez ofislerini 2002’de Dubai’ye, 2022’de de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a taşıdı. Kanalın sahibi Velîd İbrahim, 2017’de Muhammed bin Selman’ın emriyle Ritz-Carlton Oteli’ne hapsedilen işadamları arasındaydı. 83 gün sonra özgürlüğüne kavuşan İbrahim, aynı zamanda 2007’de Arap dünyasında Türk dizileri furyasını başlatan isimdi. 2018’de ani bir kararla portföyündeki bütün Türk dizilerini kaldıran kanal, dönemin siyasî atmosferine uygun şekilde, Türkiye karşıtı bir yayın politikasına savrulmuştu. Şimdilerde, -yine dönemin siyasî atmosferine uygun şekilde- Türkiye aleyhine bütün yayınlarına son vermiş bulunuyor.
Patlak veren mevcut polemikler çerçevesinde görünen o ki, MBC televizyonunun dizi projesi, Ortadoğu’nun zaten karmakarışık olan sokaklarına atılmış bir el bombası yerine geçecek. Bu bombanın parça tesirlerini takip edip sizlere aktarıyor olacağım, nasipse.
(Detayları gözden kaçırmayan kıymetli okurlar için şahsî bir not:
Yazı dilinde, isimlerin başına getirilen ve “Hazret-i…” ibaresinin kısaltması olan “Hz.” kalıbını sadece peygamberler ve aileleri, Sevgili Peygamberimiz, Ehl-i Beyt mensupları ve Dört Râşid Halife için kullanıyorum.)
HABERE YORUM KAT