1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Modern insan neden "gizemli" şeylere ilgi duyuyor?
Modern insan neden "gizemli" şeylere ilgi duyuyor?

Modern insan neden "gizemli" şeylere ilgi duyuyor?

Gökhan Özcan rüya bahsinden hareketle "gizemli" denilen şeylerle günümüz insanının kurduğu sorunlu ilişkiyi inceliyor.

15 Haziran 2023 Perşembe 15:15A+A-

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Rüyalarımızı gerçekten görüyor muyuz?

Gizemli şeylere ilgi duyuyor bugünün insanları. Gizemli ilimlere, konu başlıklarına, esrarlı haberlere, tartışmalara, modernize edilmiş versiyonlarına da olsa farklı kültürlerin ruhsal disiplinlerine... İnternette en çok aranan meseleler arasında bu konu başlıkları önlerde yer alıyor, çekilen videolar çokça izleniyor. Büyük kısmında esrar çözülemiyor, gizemlerin kilitleri açılamıyor ama olsun; böyle şeyler yine de çok merak ediliyor. Belki de hayatımızın kısır döngülerinden, rutin gerçekliğin sıkıntılarından bir parça uzaklaştırabildiği için peşine düşülüyor böyle şeylerin. Bilinir, görünür, yaşanır olan karşısında bilinmez olan daima daha büyük cazibe taşıyor.

Bütün bunlar anlaşılabilir şeyler; anlaşılamaz olan bütün bu sırlı meselelere merak duyanların kendi içinin gizemlerine aynı ilgiyi göstermemesi... İçinde uçsuz bucaksız bir alem barındıran ‘insan’ı, yani kendini aynı ölçüde merak etmemesi...

Mesela uykularımızın içindeki sonsuz, şaşırtıcı yaşadıklarımızla, bildiklerimizle asla izah edemediğimiz o uçsuz bucaksız hayaller aleminin, yani rüyalarımızın nereden ve nasıl olup da geldiği, içimizde nereyi yurt tuttuğu üzerinde düşünen olmuyor pek. Garip olan maneviyatına sadakat gösterme iddiasındaki bizim gibi insanların da bu konuda bir hassasiyet geliştiremiyor olması...

“Rüyalarımız hayal alemlerinde çekilmiş filmler gibi...” dedi ve derin bir nefes aldıktan sonra devam etti: “Ne zaman başımızı yastığa koyup uykuya dalsak sırayla gösterime giriyorlar”

Rüya meselesi, bugünün insanlarının aksine, eski insanların hayatında çok önemli, ağırlıklı bir yere sahipti. Bütün kadim toplumlarda rüyaların çok önemsendiğini görüyoruz. Yüce kitabımızda da buna işaret eden ayetler vardır, Yusuf Suresi’nde olduğu gibi... Efendimiz (sav) sabah namazlarından sonra ashabıyla sohbet eder, bu sohbetler sırasında oradakiler kendilerine rüyalarını anlatır, O da bu rüyaları tabir ederdi. Rüyalar gaybdan, hayra ya da şerre işaret eden bir haber sayılırdı. Yakın zamanlarda bizim hayatımızın içinde de rüya tabiri diye bir şey vardı ve hemen her mahallede rüya ilmine sahip kişiler bilinir ve görülen rüyalar onlara tabir ettirilirdi.

Asaf Halet Çelebi merhum, ‘Rüyalar’ isimli şiirinde şöyle diyor: “Her gün görülenler karışık bir rüya/ Rüyalar içinden görünen bir dünya/ Biz her şeyi olmuş gibi seyredemeyiz/ Rüyalar içinden görünürken dünya.”

Bugün rüyalar bilinçaltımızın kafamızın içinde oynadığı haylazca oyunlar olarak kabul ediliyor daha çok. Bu uzaklaşma, her gece uykumuzda bize ötelerden gelen kutlu haberlerden, ikaz ve müjdelerden kendimizi mahrum bıraktığımız anlamına geliyor. Neyi kaybetmiş oluyoruz böylece? İnsan dediğimiz bütünün, yani kendimizin neredeyse bütün bir yarısını karanlıkta bırakmış, kendi iç derinliklerimize bigane kalmış oluyoruz.

“Her birimizin içinde bilmediğimiz başka biri var. Rüyalarımız da bizimle konuşur ve bize bizi kendimizi gördüğümüzden ne kadar farklı gördüğünü anlatır” diyor Carl Gustav Jung, ‘Keşfedilmemiş Benlik’ ismini verdiği kitabında.

İnsanın maneviyatının maddileşmesi de yazık ki modernliğin hayatımıza soktuğu yanlışlardan biri... Rüyalarımızın kulağımıza fısıldadığı gaybi haberlere bigane oluşumuz maneviyatımıza karşı ne kadar ilgisiz olduğumuzu gösteriyor. Hemen her günümüzü bütün öteki gizemli şeylerin peşinde koşarak geçirirken hem de...

Derin bir rüyadan uyandığında, “Gece uykuya dalıp gözlerini dünyaya kapatmasak” diye kendi kendine mırıldandı beyaz saçlı adam, “içimizdeki şu koskoca alemi hiç göremeyeceğiz!”


 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum