Modern Bir Sorun: Geç Evlilik
Evlilik meselesinde en temel sorun modern yaşam tarzı ile bizim kaynaklarımızda tavsiye edilen evlilik müessesesinin birbirinin aynısı olmayışıdır.
HAKSÖZ-HABER
Faruk Beşer modern hayat tarzının beslediği sorunlardan biri olan “geç evlilik” konusunu ele aldığı yazısında bir okuyucu mektubuna yer veriyor. Ebeveynlerin de katkısıyla evlilik yaşının giderek yükselmesine dikkat çekiyor.
***
'Geç Kalmış Evlilikler' yazısına bir cevap
Faruk Beşer/ Yeni Şafak
Bu konuyla ilgili yazıma pek çok yorum ve eleştiri geldi. Hepsini temsilen birini yayımlamak istiyorum. Hüseyin Ertaş hayatın içinden yazmış ve güzel ifade etmiş. İşte mektubu:
Sayın Hocam,
Bence bugünün Müslüman toplumunun en büyük sorunu budur ve ne kadar anlatılsa azdır. Teşekkürler.
Evlilik meselesinde en temel sorun modern yaşam tarzı ile bizim kaynaklarımızda tavsiye edilen evlilik müessesesinin birbirinin aynısı olmayışıdır. Ama herkes aynı şeymiş gibi anlıyor.
İslam’da evlilik harama düşmeyecek şekilde cinsel ihtiyaçların karşılanması amacını taşırken, günümüzde ve özellikle modern evlilik kurumu bir sosyal statü anlamına geliyor. Sosyal statüdür çünkü cinsel ihtiyaçların karşılanması bir problem değildir, insanlar her şekilde ve her yaşta ki, Batı'da bu 8 yaşından itibaren normal karşılanıyor, bu ihtiyaçlarını ahlaki bir sorumluluk hissetmeden karşılayabiliyorlar ve bunun için kınanmıyorlar. Bu sebepten bu anlamdaki evlilik yaşı 30-35 gibi gerçekleşmektedir.
Cinsel ihtiyaçların zirve yaptığı dönemlerde bizim gençlerin okul, iş, para vs. peşinde koşarken, cinsel ihtiyaçların zayıflamaya başladığı 30 yaş sonrası bir dönemde evlilik yapılması modern evliliğin saçmalığıdır ve hatta saçmalığın daniskasıdır. Doğal sonucu, yazınızda değindiğiniz gibi elbette zinadır veya biz Müslüman gençler için bunu yapamıyorsa psikolojik sorunlardır. Bunu çok iyi biliyorum ve ıstırabını feci çektim, çünkü kendim 38 yaşında evlendim
Hükümetin buluğa ermiş gençlerin “çocuk gelin” saçmalığı ile evlenmelerini yasaklaması, 5 vakit namazı camide kılan hacı amcaların evde oturan 18 yaşındaki kızına talip olunduğunda “daha yaşı küçük” diye reddetme cehaleti, üniversitede okuyan ve birbirini seven iki gencin aylık harçlıkları ile bir evliliği götürebilecek durumda iken, sosyal statüleri oluşmadığı için sosyal baskı sebebiyle evlenememeleri, Katolik nikâhına benzer boşanmanın neredeyse imkânsız olduğu, yanlış evlilikten dönme yolunu kapatan nikâh anlayışımız, gibi yığınla cehalet var.
Bu hususta toplumda cehalet gırtlağımıza kadar Sayın Hocam. Ve pek çok sorunumuz buradan doğup başımıza bela oluyor.
Bir sene kadar Amerika’da yaşadım sadece bir maaşları ile evlenen gençler gördüm, imrendim.
Bu konuya ne kadar değinseniz azdır. Siz sayın hocalarımız bu devirde, camiamıza bizim gençlerimizin okullarını ve evliliği birlikte götürebilecekleri bir evlilik kurumunu insanlara benimsetebilirlerse Allah’a karşı görevlerini yerine getirmiş olarak öbür âleme göçeceklerini düşünüyorum. Hem zinayı engellemiş olursunuz, hem bastırılmış cinsellikten doğan sorunlarla boğuşmayacakları için kişilikleri sağlıklı gelişecek bir nesle sebep olursunuz, hem de düzgün bir İslam toplumunun tohumlarını atmış olursunuz.
Saygılar. Hüseyin Ertaş
Evet, mektup bu. Sanırım yorum yapmaya hiç gerek yok.
Bendeniz kendimden örnek vereyim. Üniversiteye başladığımda nişanlı idim. Başlar başlamaz evlendim. Ailemin hiçbir geliri yoktu. Düğünümüzde, eşya ve yemek dâhil, yapılan masrafları hesapladım, tamamı bugünkü parayla iki üç bin lira tutuyordu. Çünkü anneciğim iki sağmal ineğinden birini satmış ve her şey dâhil düğünü onun parasıyla yapmıştı. O inek bugün en fazla bu kadar eder. Üç yüz lira burs alıyordum, sonradan üç yüz lira da devlet kredisi almaya başladım. Toplam altı yüz lira ile ki, bugünün altı yüz lirasına çok yakındı, Erzurum şartlarında ev geçindirdim ve okudum. Şimdiki Sakarya Müftüsü İlyas Serenli ile aynı sınıfta idik ve aynı binada altlı üstlü kalıyorduk. O benden daha da önce evlenmişti. Evimiz brüt 25 metre kare idi. Fakülteyi bitirdiğimizde benim iki, onun sanırım üç çocuğu vardı. Evli olmayan arkadaşlardan çok daha güzel bir hayat yaşadığımızı ve tahsilde de onlardan hiç geri kalmadığımızı söyleyebilirim.
İnancı ve ideali olan insan için nesil yetiştirmek de bir kâr değil midir? Çocuklarınızın eğitimine de dikkat eder, ilgi gösterirseniz inançlı insanların sayısını çoğaltmış, hakikati öğrenme ve öğretme adına toplam hasılayı artırmış olursunuz.
Ve tekrar edelim: Fuhşun, aşksız evliliklerin, kısa sürede boşanmaların, sakat doğum riskinin önemli sebeplerinden biri geç kalmış evliliklerdir. Gençlerin önüne engeller koyarak buna sebep olanlar, durumlarına göre bu suçlara da ortak olmaktadırlar.
Not: Bu akşam saat 20.00 de Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde vereceğimiz konferansın konusu da bu. ‘Müslüman Ailenin Temel Özellikleri’. Bekliyoruz.
HABERE YORUM KAT