Mısır'da Olanları Doğru Okumak
Modernleşme sürecinde günümüze gelinceye kadar İslamî hareket ve teşkilatların ağır bedeller ödediği Mısır'da devlet, kendini hep halktan ayrıştırmayı, yönetici elitler kendilerini hep üstte tutmayı yeğlemiştir.
PROF. DR. EJDER OKUMUŞ – YENİ ŞAFAK
Nüfus yönünden Kuzey Afrika'nın en büyük ülkesi olan Mısır, İslam dünyası için oldukça önemli bir geçmişe sahiptir. Mısır, gerek geleneksel zamanlarıyla, gerekse modern zamanlarıyla ilginç ve dikkate değer gerçeklikler ülkesidir. Osmanlı'dan kopuş sürecinde ve kopuşundan sonraki durumunda kendine özgü değişim serüveniyle dikkatleri üzerine çekmiş toplumsal, kültürel, siyasal, tarihsel vb. bir dünyadır. Türkiye ve İran ile benzer ve farklı modernleşme süreçlerine dahil olmuş olan Mısır, modern zamanlarında bugünlere kadar Müslümanlık açısından çok gerilimli bir sosyal ve siyasal boyutuyla öne çıkmıştır.
Modernleşme sürecinde günümüze gelinceye kadar İslamî hareket ve teşkilatların ağır bedeller ödediği Mısır'da devlet, kendini hep halktan ayrıştırmayı, yönetici elitler kendilerini hep üstte tutmayı yeğlemiştir. Ancak medyanın, internetin, televizyonun çok etkili olduğu ve dünyanın daraldığı, zaman ve mekanın sıkıştığı bir küreselleşme sürecinde toplumun muti olmasını, yönetici elitistlerin her dediğine 'amennâ' demesini beklemek safdillik olur. Nitekim bütün totaliter rejimlerin egemen olduğu ülkelerde ciddi insan hareketliliği, önemli toplumsal olaylar, dinamizmler ortaya çıkmıştır. Mısır'da bu dinamizmlerden payına düşeni almakta gecikmemiştir.
Değişimde Batı'nın Hesapları Tutmamıştır
Elbette Mısır'ın da içinde yer aldığı Müslüman coğrafyasında gelişen değişim hareketlerini önceden gören, hatta erken sonuç alıcı hale getirme plan ve stratejileri geliştirmeye çalışan ABD, İsrail ve Batı, istediğini tam olarak alamamıştır, arzu ettiği manipülasyonları gerçekleştirememiştir. Bunun en açık örneklerinden biri Mısır'dır. Mısır'da Arap baharı kapsamında değerlendirilebilecek değişim sürecinde olanlar, seçimlerde ortaya çıkan manzaralar, seçim sonuçları, özellikle İhvan-ı Müslimîn teşkilatının iktidarda rol alabilecek gücü göstermesi, oyunu belli ölçülerde bozmuş gözükmektedir. Özellikle İhvan'dan biri olan Mursi'nin Cumhurbaşkanı olabilecek yeterlilikte halk desteğini alması, Batılı devlet ve küresel aktörler tarafından hiç de iyi karşılanmamış, ancak bu durum da maniple edilmeye çalışılmıştır. Bunda da başarılı olunamayınca veya olunamayacağı anlaşılınca, darbecilere göz kırpılmış, hatta açıkça desteklenmiş, darbeye darbe dahi denilememiş, darbecilere hızlıca dikkate değer ekonomik yardımlar sağlanmıştır. Ayrıca Mısır'daki darbe üzerinden Tunus'a, Libya'ya, Suriye'deki Müslüman muhaliflere, Türkiye'ye, totaliter rejimlere itiraz eden gruplara 'Dikkat!' mesajları verilmek istenmiştir.
Darbe Karşıtı Direniş
Fakat darbeciler ve darbecileri destekleyen devlet ve siyasal aktörler, hiç beklemedikleri bir durumla karşılaştılar: Sivil direniş. Mısır'ın ve birçok Müslüman toplumun pek alışık olmadığı bu sivil direnişle İhvan üyeleri, diğer darbe karşıtları, meydan ve sokak siyaseti çerçevesinde darbeye karşı duruşlarını sergilediler. Mısır genelinde yaklaşık otuz yerde ortaya konulan gösterilerde, başından itibaren ciddiyet, çevreye zarar vermeme, özel ve resmi hiçbir şeye kötülük etmeme, herhangi bir saldırıda bulunmama, şiddete başvurmama vs. konusunda azami gayret gösterilmesi de oldukça önemlidir.
Bu direnişi sulandırmak, başarısız kılmak ve katliamları meşrulaştırmak isteyen Mısır'ın egemen darbecilerinin hizmetindeki gazete ve televizyonlarla internet siteleri, direnişçilere olmadık iftirayı atsalar, mesela terörist olduklarını, terör eylemleri yaptıklarını, askere ve polise saldırdıklarını vs. söyleseler de, Müslüman Kardeşler asla bu söylenilenleri haklı kılacak bir eylemselliğe başvurmadılar ve başvurmama konusunda da özenli davranmaktadırlar.
Direnişle birlikte Mısır'da, Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da, hatta İslam ülkelerinin çoğunda yeni bir dönem, yeni bir vetire başlamıştır. Direniş, Müslümanların özgüvenini ve kendilerine olan saygılarını arttırmış, Tunus gibi ülkelerde olası darbelerin önüne geçmiş veya onları geciktirmiştir.
Büyük Katliam da Direnişi Kıramadı
Darbeci Sisi'nin emriyle 14 Ağustos'ta yapılan büyük katliam da direnişi kıramadı. Binlerce kişinin şehid olmasıyla sonuçlanan katliamlar, yaralamalar, tutuklamalar, yasaklamalar, medya sansürü, olağanüstü hale vs. Evet bunların hiçbiri direnişi bitiremedi. Başta İhvan olmak üzere bütün darbe karşıtlarının meydan siyaseti nitelikli bir biçimde devam ediyor. Bu günlerde bütün Mısır'da il ve ilçelerde direniş gösterileri yapılıyor. Daha da önemlisi özellikle İhvan'ın hassasiyetiyle darbe karşıtları şiddete başvurmamakta kararlılar. Bu darbe karşıtı mücadeleyi daha nitelikli, anlamlı, etkili ve kalıcı kılıyor.
Mısır'da darbeye, baskıya, zulme karşı başkaldırı direnişi, Mısır'ın sınırlarını da aştı. Bütün dünyadan Mısır darbe karşıtı göstericilere destek var. Yeni Rabiatü'l-Adeviyye Meydanları oluştu. Râbia işareti darbe karşıtlığının, direnişin ve direnişe desteğin sembolü haline geldi.
25 Ocak 2014 Katliamı ve Direniş
Hüsnü Mübarek'in devrilişinin üçüncü yılı kutlamaları çerçevesinde 25 Ocak 2014'te meydanlara ve sokaklara çıkan özgürlükçü darbe karşıtı Mısırlılar, Mısır'da direnişin devam ettiğini ve bundan sonra da devam edeceğini ortaya koymuşlardır. Bu 25 Ocak kutlamalarına yapılan darbeci müdahalesi sonucu elli civarında insan katledilirken yüzlerce insan da yaralandı. Bütün bunlara rağmen Mısırlı darbe karşıtı halk, darbe karşıtı direnişini sürdürme konusunda kararlı görünmektedirler.
HABERE YORUM KAT