Mısır'da darbe mi olacak?
Mübarek sonrası Mısır'da Halk Meclisi ve Şura Konseyi seçimleri başarıyla tamamlandı. Sandalye sayısında en büyük başarıyı Müslüman temsili olan partiler kazandı. Ardından yeni anayasa yazımıyla görevlendirilmiş olan Kurucu Meclis seçildi.
Ne var ki askerî rejim, kendini arka plana iterek, yargı üzerinden eski rejimin muhafaza edilmesi için her şeyi yapmaya kararlıydı. Bu yüzden Müslüman Kardeşler kökenli Muhammed Mursi'nin seçileceği anlaşılan Cumhurbaşkanlığı seçimine saatler kala, Yüksek Anayasa Mahkemesi, Halk Meclisi'ni feshetti. Cumhurbaşkanlığı yetkilerini budadı. Dolayısıyla yasama ve yönetim yetkisi bertaraf edildi. Sivillerin egemenliği, seçilmiş bir başkan ve sınırlı yetkilere sahip olan Şura Konseyi'nden ibaret kaldı.
Devrim sonrası istikrarsızlık ve anayasal boşluk sürgit devam ederken, bu sefer de anayasayı yazan Kurucu Meclis'te bulunan ve sandıktan umduğunu bulamayan 'muhalif'ler devreye girdi. Önce yargı vesayetinin kalelerinden Anayasa Mahkemesi'ne meclisi feshetmesi için başvuruda bulundular. (Gözünüz bir yerden ısıyor mu?) Aralıklarla da Anayasa Meclisi'nin oturumlarından çekilme tehdidinde bulundular ve en sonunda çekildiler. O günden bu yana 'diyalog masası'na oturmayı da ısrarla reddettiler. Hatta Batı'ya göz kırparak, seküler zihniyette bir anayasa yazılması için, mahkemeye baskı kurulmasını isteyenler bile oldu.
Anayasa Meclisi üyeleri işlerini yapmaya devam ederek, doğrusuyla yanlışıyla bir anayasa metni ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Mursi, anayasa referandumu için 15 Aralık tarihini belirledi. Ancak bunu yapabilmek için, darbe tehdidini sürdüren yargı vesayetinin uygulamalarına da karşı koyması gerekiyordu. Mursi, Anayasa Meclisi'ni ve Şura Konseyi'ni dağıtabilecek güçte ve 2 Aralık'ta açıklanacak olan Anayasa Mahkemesi kararına karşı, sivil yönetimi savunmak için 22 Kasım'da anayasal bildiri yayınlayarak yetkilerini genişletti ve de facto süren bir darbe sürecini askıya almış oldu. Lâkin bu yetki genişletmesi referanduma yapılacak bir yargı mdahalaesinin önüne geçmek için olduğundan 15 Aralık'ta sona erecekti. Yani hakkında fırtınalar kopartılan yetki hepi topu 23 gün sürecekti.
Yargı vesayetinden ümidini kesenler ile Mursi'nin tek adamlığa soyunduğunu düşünenler sokaklara döküldü. Sokaktakilerin temsilciliğini üstlenenlerin 'demokrat'lığını görmek için yargının meclisi feshetmesinin ardından yaptıkları açıklamalara bakmak kâfi: Hamdin Sabahi, kararı "Şükürler olsun", Amr Musa "İstikrar için olumlu bir adım", Baradey ise "İktidardakiler, yargıya saygıyı öğrenmeli" diyerek karşılamıştı. (Taha Özhan, Sabah, 1 Aralık 2012)
Müslüman Kardeşler'in ve Mursi'nin bu süreçte işlediği hatalar elbette var. Ancak bunların hiçbirisi düzeltilemeyecek boyutta değil. Öte yandan Mısır Ordusu'nun dün yaptığı "Kriz çözülmezse, ülkenin karanlık tünele girmesini engelleriz" açıklamasına bakılırsa, göstericilerin ülkeyi telafisi çok zor bir yola soktukları açık. Mısır Ordusu pusuda, 'şartların olgunlaşması'nı bekliyor.
Göstericiler içinde yüzü maskeli kişilerin ateşli silah, bıçak, pala, molotof kokteyli, göz yaşartıcı gaz ve taşlarla saldırıları sonucu beşi Müslüman Kardeşler üyesi altı kişinin hayatını kaybetmesi ve 1500 civarında ağır yaralının bulunması şartların olgunlaştırılması amacına uygun 'hizmetler' içerisinde yer alıyor. Ayrıca İsmailiye, Süez ve Kahire gibi yerlerdeki Müslüman Kardeşler'in Özgürlük ve Adalet Partisi'nin idare merkezlerinin yakılıp yıkıldığını da hatırlatalım.
Buna rağmen Mursi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı kuşatanların serbest bırakılmasını sağladı. Mısır halkına son hitabında anayasanın hiçbir maddesinde ısrarcı olunmayacağını dile getirerek muhalifleri masaya çağırdı ama reddedildi. Seçim sandığına gömüleceğini bilenler, demokratik yollardan çok şiddet içeren yollara saparak, Mısır Devrimi'ni de lekelemiş oldular. Fakat Mursi, referandum tarihinden geri adım atmayarak, mevcut darbe ihtimalini bertaraf etmeye kararlı görünüyor. Kanaatimce doğru olan da bu çünkü geri adım atıldığı anda, vesayet güçlerinin daha da cesaretlenerek sivil iktidarı tümden alaşağı etmeye kalkışacakları kesin.
Dün Guardian'da çıkan başyazı, sürecin esas kurbanının Müslüman Kardeşler olduğunu ifade ederek şöyle diyordu:
"Muhaliflerin amacı, demokratik olarak seçilmiş bir başkanı devirmek ve İslamcıların muhtemelen kazanacağı referandum ile yeni parlamento seçimlerini engellemek olan bir güç savaşıdır."
Mursi'yi ve Müslüman Kardeşleri 'güç zehirlenmesi'yle suçlayanlara duyurulur.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT