Mısır ve Suriye
Mısır ve Suriye’yi birlikte görmek, okumak, değerlendirmek gerek..
Hemen belirteyim ki, Esed rejimi için artık yolun sonu.
Rusya Esed rejimini gözden çıkardı. Putin’in Ankara ziyaretinde zaten bunun ilk işaretleri görüldü. Daha sonra ABD ve Rusya arasında bir ortak anlayış zemini oluştu..
Bu saatten sonra İran da artık daha fazla ısrarcı olmayacaktır.
Kimse kaybeden tarafta olmak istemeyecektir. Bunun kimseye faydası yok.
Zaten İran bu süreçte çok şey kaybetti. Daha fazla kaybetmek istemeyecek, yeni oluşacak Suriye için masada yer almaya çalışacaktır.. Bana kalırsa İran Suriye’de Esed’in kaybından daha fazla kayıp verdi. Kendi geleceğini kararttı. Maddi ve manevi açıdan, telafisi zor ağır bir yara aldı..
Fadlallah’ın Irak heyeti ile görüşmesinde söylediği sözler, Suriye için artık geri dönüşü mümkün olmayan bir sürecin başladığını gösteriyor:. İşte sözkonusu haber: “Lübnan’da Ayetullah Fadlallah’ın, Dışişleri eski Bakanı Fevzi Suluh ve Irak heyeti ile bir araya geldiği görüşme sonrasında Suriye’de yaşanan fitnenin Irak, Lübnan ve komşu ülkelere sıçramaması ve Suriye halkının isteklerine cevap verecek şekilde Suriye’deki krizin kıvılcımlarının söndürülmesi için birlikte hareket edilmesinin önemi”ne vurgu yaptı. Bunun tek açıklaması var. İran kendisi için bataklığa dönen Suriye’den kurtulmaya çalışıyor..
İran Suriye konusundaki inadı ile Türkiye ve Mısır’ı kaybettikten sonra Suriye’yi de kaybetmeyi göze alamadı. Çünki, bu üçlüyü kaybederse, Irak’da da tutunması çok kolay olmayacaktır..
İran’ın kuzeyinde Türk toplulukları var ve ülkedeki en büyük etnik topluluk Azeri topluluğu.. Yine batı cephesi ağırlıklı olarak Arap.. İran eğer bu inadını sürdürmek isterse, sadece komşularını kaybetmenin ötesinde, kendi bütünlüğünü koruma konusunda da büyük bir riski kabullenmiş olacaktı..
Zaten İran Suriye politikası ile İslam dünyasının hemen hemen tamamını karşısına aldı. Sünni dünyasının ötesinde İslam dünyasındaki tüm özgürlükçü, ılımlı grubları, hatta Şia içindeki ılımlı bir kanadı da karşısına aldı. Herhalde devrimden bu yana İran için en büyük siyasi kayıp yaşandı..
Mısır ve Suriye’nin, bir dönem Irak’la birlikte tek bir devlet olduğu unutulmamalı.
Şimdi Ahmedi Nejat ve Irak başbakanı Maliki’nin politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor..
Bugün Suriye’de gelinen noktada en fazla tedirginlik yaşayan ülke İsrail..
Mısır’daki Mursi aleytarlığının arkasında da İsrail lobisinin olduğunu görmek sürpriz değil..
Mısır’da işler yoluna girerse, ardından Suriye’de İhvan yeni yönetimin başına geçecek olursa, İsrail tam anlamı ile İhvan kuşatması altına girecek..
Esasen Ürdün zaten toplumsal açıdan Filistin ağırlıklı bir ülke. Halkın eğilimi de İhvan’dan yana.
Zaten bu süreçte Filistin de İhvan öncelikli bir tercih durumuna gelmiş durumunda.
Bir yanda Mısır, öte yanda Suriye ve bir adım ötede Türkiye İsrail’in korkusu rüyası haline gelmiş durumda.
Suriye’de kurulacak yeni yönetim, büyük bir ihtimalle, daha ilk günden aradaki sınırları kaldıracak. Yeni Suriye yönetiminin aynı şekilde Ürdün ve Filistin’le de sınırları kaldırması sözkonusu. Özgür Suriye Ordusu içinde örgütlenen Hilafet Tugayı daha şimdiden bu yönde mesajlar veriyor.. Bu talep, diğer Müslüman muhalefet unsurları tarafından da destekleniyor..
Bir Ürdün, bir Filistin devleti olabilir, bir Suriye devleti olabilir. Ama bu devletler arasında geçilmez sınırlar olmamalı. Mayınlı araziler olmamalı. Tel örgüler olmamalı, olmayacak da inşallah!
Kudüs’e gelince, orası sadece Filistin’in başkenti değil, İslam ümmetinin ilk kıblesidir. İsra’nın gerçekleştiği yerdir. Orası İslam ümmetinin kalpgâhıdır.. Filistin halkı için Kudüs’ün muhafızlığı büyük bir onurdur. Dün böyle idi. Bugün de öyle. Yarın da öyle olacak. Yarın bu onuru İslam ümmetinin diğer fertleri de paylaşacak inşallah, kardeşçe! Kudüs’ün Mik’ad’ı, bölgedeki Nil ile Fırat arasında kalan ülkeleri kardeş yapar!
Mısır’dan ne olacağını hep birlikte göreceğiz.. Mursi gitse, hatta İhvan da olmasa, yine, bu muhalefet bir araya gelemez. Mısır’ın geleceğinde başka bir ihtimal yok.. Mursi giderse, yerine gelecek olan yine aynı geleneği temsil edecek.. Mursi giderse, kendi aralarında daha kanlı bir hesaplaşma olur. Zaten biri de bunu istiyor. Muhalefetin militanları da bunu anlayacaklar akılları öfkelerinin önüne geçtiğinde. Mursi de bundan sonrası için daha dikkatli olmak zorunda..
Batının desteklediği Baradey, Amr Musa bir yana, Liberallerin de kendi arasında görüş birliği yok.. Nasırcılar da öyle. Mübarekçilerin zaten ne dedikleri belli değil. Hıristiyanların da aklı karışık. Zaten onların bir kısmı daha önce Mübarek’le iş tutuyorlardı.. Esasen Müslümanlar da birkaç grub. Ama aralarındaki ihtilaf ötekiler kadar derin olmadığı gibi, muhalefetin aşırı tepkisi, Müslümanların vahdetine vesile olması bakımından önemli.. Mısır’da ve Suriye’de taşlar yerine otururken, son perdeye hazırlanıyor. Şimdi cevabını arayan soru şu: Sıra kimse? Selâm ve dua ile.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT