1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Mısır Seçimlerinde Med - Cezir
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır Seçimlerinde Med - Cezir

01 Haziran 2012 Cuma 05:04A+A-

Mısır’da parlamento seçimlerinde de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de gözlemciler birbirine tamamen ters iki sürprizle karşılaştı.

Parlamento seçimlerinde dürüst davranılması ve seçmenin iradesinin doğru bir şekilde sandığa yansımasına fırsat verilmesi durumunda İslâmi kesimin başarılı çıkacağı tahmin ediliyordu. Ama oyların üçte ikiye yakın bir kısmını alması beklenmiyordu. Ayrıca selefi kesimin Müslüman Kardeşler’den sonra ikinci sıraya oturacağı tahmin edilmiyordu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yine aynı halkın iradesine ve oyuna başvurulmasına rağmen eski diktatör Hüsni Mübarek’in kendisinden sonra “kilit adam” rolü oynaması için öne çıkardığı asker ve dikta kökenli Ahmed Şefik’in böylesine öne çıkması ve ikinci tura kalabilen ikinci adam olması da ciddi sürpriz oldu. Her şeyden önce parlamento seçimlerinde İslâmî kesimi üçte iki oranında desteklemiş, üstelik Hüsni Mübarek rejimini iktidardan uzaklaştırmak için milyonlarla meydanlara dökülmüş bir halkın, “fulûl (artık yani dikta artığı)” olarak nitelediği birini böyle yükseltmesi mümkün müydü? Böyle bir sonuç ister istemez zihinlerde çeşitli tereddütlere neden oldu.

Bir önceki seçimlerde seçtiklerini henüz tecrübe etmiş değil ki onları beğenmemiş, pişman olmuş ve vazgeçmiş olsun. Eski diktadan çektiklerini de henüz unutmuş değil ki ona geri dönsün. Gelişmeleri sadece komplo teorileriyle izah etmek, “Bu işin içinde ABD ve uluslararası güçler var; bakın istedikleri gibi oynuyorlar. İstediklerini götürüyor, istediklerini getiriyorlar” diyerek izah ederek işin içinden sıyrılmak da tatmin edici değil. Ulaşılan bilgilerden yararlanarak vakıayı okumak ve ona göre değerlendirme yapmak lazım.

Dikta rejimi sadece bir diktatörden oluşmaz. Bir kişiden ibaret olsaydı zaten milyonların meydanlara dökülüp büyük zorlukları göze almalarına gerek olmazdı. Tek kişilik dikta rejimi bir üflemeyle bile devrilebilirdi. Bir değişim ve yeniden yapılanma sürecine girilmiştir. Bu tür süreç yaşayanların tecrübeleri iyi incelenirse aynı zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaştıkları görülecektir.

Mısır’daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıkan sonuçları okuma amacıyla vereceğimiz bilgiler dikkatlice gözden geçirilirse, fulûlun yani dikta artıklarının sadece cumhurbaşkanlığı adayı Ahmed Şefik’ten ibaret olmadığı, Yüksek Askeri Konsey’den Yüksek Seçim Kurulu’na, eski dikta suçlularının davalarına bakan yargı organlarından seçmen kütüklerini düzenleyen alt birimlere kadar her alanda bu artıkların varlığını sürdürdüğü ve sürdürmekte ısrar ettiği görülecektir. Dolayısıyla taşlar yerine oturuncaya kadar bu tür sıkıntılarla karşılaşılmasının biraz doğal olduğunun göz önünde bulundurulması ve telaşlanılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Öte yandan Mısır uluslararası güçlerin ve bilhassa siyonist işgal devletinin hesapları açısından büyük önem taşıyor. Tabii onun bu öneminden bazıları çeşitli komplo teorileri üretiyor ve “Bu ülkede ABD ile İsrail’in razı olmayacağı bir değişimin gerçekleşmesi mümkün değildir” diyorlarsa da biz olayların başlangıcından beri bu kanaatte olmadığımızı, emperyalist güçlerin iddia edilenin aksine hadiseleri kontrol altına alamamanın sıkıntısını yaşadığını dile getirmiştik. Ama kontrol altına alma ve yeniden kendi çıkarlarına ters düşmeyecek bir minvale sokma çabalarından da vazgeçmiş değiller. Bunu en azından oradaki dikta artıklarının kazıklarını yeniden sağlamlaştırabilmeleri için başvuracakları taktikleri, icra edecekleri hukuksuzlukları görmezden gelmek, her şeyi normal seyrinde gidiyormuş gibi göstermek suretiyle yapabilirler. Etkileyebilecekleri kitleleri kendileriyle işbirliğine açık kadroya destek vermeye yönlendirmek için ellerindeki araçlardan yararlanabilirler.

Şu an Mısır’daki değişimin İslâmî tercihe doğru kaymasından dolayı özellikle laik kesimlerin ve hıristiyan nüfusun telaşlandırılması, İslâmi kesimin adaylarının kazanmasının engellenmesi çabalarının “uygar devletin korunması” olarak lanse edilmesi de planlı bir yönlendirmedir.

Fakat Ahmed Şefik’in yükselişinin sebeplerini ortaya koyarken biraz daha özele inmemiz ve konuyla doğrudan ilgili müşahhas etkenleri gözden geçirmemiz gerekiyor. İnşallah bunlardan da müteakip yazımızda söz edeceğiz.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT