Mısır kendini zehirliyor
Yine Mısır rejimi elemanlarının Gazze’den Mısır tarafına açılan kanallara zehirli gaz sıkması sonucu dört Filistinli hayatını kaybetti.
Bu vahşeti acaba merkezi Kahire’de bulunan Arap Birliği teşkilatının üyeleri, Mısır’ın da üye olduğu İKÖ, BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve genelde insanlık nereye oturtuyor? Yoksa Mısır yönetimi kendilerine söz konusu tünellere fareler sızdığı zannıyla böyle zehirli gaz sıktığı açıklamasında mı bulundu? Afganistan’da işgal güçlerinin düğün törenlerini yahut diğer sivil kalabalıkları hedef alarak insanları topluca katlettikten sonra “yanlışlık yapıldığı” mazeretinin arkasına sığındıkları gibi. Mısır rejimi de o tünellerden geçenlerin insan değil de fare olduklarını düşündüğünü mü iddia etti? Yoksa Gazze’de her taraftan kıskaca alınan, ilaç ve yiyecek temin etmelerine bile müsaade edilmeyen bir buçuk milyon insanın çağdaş emperyalizm ve onun güdümündeki yerel rejimler nazarında fare kadar bile bir değeri yok mudur?
Sergilenen tutum, izlenen politika ve strateji çağdaş emperyalizmin ve onun güdümündeki yerel rejimlerin, işgalci Siyonistler tarafından kıskaca alınan o insanlara fare kadar bile değer vermediğini gösteriyor. Tedrici ölüme sevk edilen o insanların hayatlarını kurtarmak amacıyla açtıkları tünellere girdikleri sırada üzerlerine zehirli gaz sıkılarak öldürülmeleri o gazı sıkanların ve onlara talimat verdikleri için doğal olarak sonucu normal karşılayanların yaklaşımlarının böyle olduğunu gösteriyor.
Mısır’daki işbirlikçi rejim iki gün önce de, işgalci Siyonistlerin Gazze’ye yoğun saldırı düzenledikleri sırada bölgeye yardımda bulunmaya kalkışan Hizbullah üyesi 26 kişiyi 5 ile 25 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkûm etti. Üstelik bu ceza hükümleri Mısır yargı mekanizması nezdinde temyiz bile edilemiyor. O yüzden Hizbullah, cezaların kaldırılması için diplomatik düzeyde bir çaba sarf edeceğini dile getirdi.
İşgalci Siyonist saldırganların kıskaca aldığı, üzerlerine beyaz fosfor bombası yağdırdığı insanlara kendilerini savunma konusunda işe yarayacak malzeme temini suç sayılıyor. Böyle bir yardım girişiminde bulunanlar temyizi mümkün olmayan mahkeme kararlarıyla mahkûm ediliyorlar. Çünkü işgalci Siyonistlerin katlettiği o kalabalıkların çağdaş emperyalizmin güdümündeki Firavun rejimi nazarında sivrisinek kadar değeri yok. Onlara her ne şekilde olursa olsun kendilerini savunma imkânı sağlanmaması gerekiyor.
Çağdaş Firavun rejimi, üzerlerine beyaz fosfor bombaları yağdırılan insanlara kendilerini savunmaları için yardımcı olmaya çalışanlar aleyhine açtığı davaları böyle ağır cezalarla sonuçlandırdı. Bu kişilerin silah yardımı yapmaktan dolayı yargılandıkları ve mahkûm edildikleri söylendi.
Aynı Firavun rejiminin o insanlara, hayatlarını sürdürmeleri için gıda maddesi, ilaç ve tıbbi malzeme götüren “Filistin’e Yol Açık” konvoyuna nasıl bir muamele yaptığını da insanlık gördü. Benim de şahsen içinde bulunduğum bu konvoyun Ariş limanında çıkış izni için beklediği sırada etrafımızı kuşatan askerler, taş atma makineleriyle tepemize kocaman taşlar yağdırdılar. Bu taş atma makinelerinin de, Filistinli çocukların ve gençlerin intifadada işgalci askerlere karşı taş kullanmaları sebebiyle Siyonist işgal devleti tarafından geliştirildiği biliniyor. Patenti Siyonist işgal devletine ait olan bu makinelerin çağdaş Firavun rejiminin askerleri tarafından, Gazze’deki mazlum insanlara insanî yardım götürmeye kalkışanlara karşı kullanılması da düşündürücüydü.
Çağdaş Firavun rejimi, Siyonist işgal devleti tarafından kıskaca alındıkları için hayatlarını sürdürmede ihtiyaç duydukları malzemeleri temin etmeye çalışan mazlum insanların üzerine zehirli gaz sıkarak onları öldürüyor. Ama o zehirli gazı aynı zamanda kendine sıkıyor. İslâm âlemi ve genelde bütün insanlık bu vahşeti görüyor. Siyonist vahşetle çağdaş Firavun rejiminin sergilediği vahşet arasında bir fark olmadığını anlıyor. Bu rejimi biraz daha yakından tanıyor. Dolayısıyla o zehirli gazlar bir yandan da işbirlikçi tampon güç durumundaki Firavun rejimini zehirliyor. Belki tüneldeki insanları öldürdüğü gibi hakim sistemi ani bir şekilde öldürmüyor ama yavaş yavaş ölüme sevk ediyor.
İnsanlığın bu vahşet karşısında tavrını açıkça ortaya koyması, vicdanların güçlerini birleştirmesi ve çağdaş emperyalizmin küçümsediği, değersiz saydığı kalabalıklara sahip çıkması, değer vermesi gerekir. Bu vesileyle Gazze’ye gidecek gemi konvoyuna destek verilmesi, yardımcı olunması büyük önem taşıyor.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT