Milli Eğitim Bakanı: “Öğretmen Alımını Ağustosta Değil, Şubatta Yapacağız”
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, ağustos ayında öğretmen ataması yapmayacaklarını belirterek, “Bundan sonraki öğretmen alımını şubatta yapacağız.” dedi.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Maarif Vakfı Tasarısı'nın tümü üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Yılmaz, şu anda Türkiye'de 67 bin öğretmen açığı olduğu hâlde, bazı illerdeki öğretmen sayısının, sağlık, mazeret atamaları ve eş tayini gerekçeleriyle ihtiyacın da üzerinde olduğunu dile getirdi.
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, şunları kaydetti:
“Biz, ağustos ayında atama yapmıyoruz. Biz, yeni bir uygulama başlattık. Şubatta atadığımız 30 bin öğretmeni uyum, adaptasyon sürecinden geçiriyoruz ve eylül ayında, yeni eğitim yılıyla birlikte hepsini görevlendireceğiz. Bundan sonraki öğretmen alımını da şubatta ihtiyaçlarımızı dikkate alarak yapacağız.”.
“Eğitimin Geriye Gittiğini Söylemek Doğru Değildir”
Bakan Yılmaz, şu andaki eğitimin, eskiye oranla çok iyiye gittiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Geçen hafta TEOG sınavının sonuçları açıklandı. Sınava 1 milyon 300 bine yakın öğrencimiz girdi. 980 öğrencimiz 120 tam puan aldı. Bu öğrencilerin her birisinin nerede olduğunu görürsek, Türkiye'de eğitimin nereye gittiği konusunda bir fikrimiz olur. Van Erciş, Balıkesir Edremit, Ağrı Diyadin, Şırnak İdil, Muş Varto ile Tunceli Çemişgezek ve Pülümür'den öğrencilerimiz 120 tam puan aldı. Varto'da bir mezrada kalan, hiçbir dershaneye gitmeyen Ezgi kızımız taşımalı eğitimle eğitim görüyor. Tunceli'den Mahir çobanlık yapıyor, ailesine yardım ediyor ve 120 tam puan alıyor. Bu gençlerin olduğu bir Türkiye'de eğitimin geriye gittiğini söylemek veya ‘Türkiye karanlığa gidiyor.’ demek doğru değildir. Biz bu güvendiğimiz gençlerimizle geleceğimizi daha sağlam bir şekilde inşa edeceğiz. Bizim onlara güvenimiz var.”.
“Demokratik Çerçevedeki Her Tepki Hoş Geldi, Sefa Geldi”
Fikri ve vicdanı hür gençler yetiştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bize tepki gösteren her öğrencinin yetişmesinde de bizim payımız var. Biz fikri hür olsun, vicdanı hür olsun, demokratik çerçevede bize gösterdiği her tepki, hoş geldi, sefa geldi; biz bundan dolayı da gurur duyarız. Bundan hiçbir rahatsızlık duymayız. Ama biz bekleriz ki evrensel değerlere açık, yerli değerleri benimsemiş evlatlarımızın kendi değerlerimize uygun şekilde demokratik tepkilerini kullanmasını bekleriz. Yani bir öğretmene sırtını döneceğine, pankart ile ‘Sizinle aynı fikri paylaşmıyorum.’ veya ‘Bu yaptığınız yanlıştır.’ demek daha demokratik, geleneğimize ve değerlerimize daha uygun tepki olur.”.
AA
HABERE YORUM KAT