Millet-i İbrahim’in sünneti: Kurban
“Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.” Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (a.s.) hicretin ikinci senesinde Zihhilce ayının 10. gününde Medine’de Kurban Bayramı vesilesiyle verdiği hutbede ashabına işte bu tavsiyede bulunuyordu. Abdullah b. Ömer Resullah’ın Medine’de on yıl kaldığını ve her yıl kurban kestiğini, ona uyarak Müslümanların da kurban kestiğini ve böylece kurban kesmenin sünnet olduğunu vurgulamıştır.
“Kurban nedir?” sorusu ashabı tarafından Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.) sorulduğu vakit o şöyle bir cevap veriyordu: “Babanız İbrahim’in sünnetidir.” Bugün kurban günü ve bugün için Allah Resulü, “Ademoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez” şeklinde müjdelendiğimizi hiç aklımızdan çıkarmayalım. Üstelik bu müjde öylesi güzel müjdelerle takviye edilip tahkim edilir ki; “kurban, henüz kanı yere düşmeden Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun” ihlas ve takva sahibi fert ve toplumlar Allah’a yaklaşma hususunda adeta yarışa davet edilirler.
Kurban kelime anlamı ve ibadetin maksadı itibariyle elbette ki Allah’a yaklaşmak, Allah’a en yakın olma gayretidir. Kurban, takvaya erişme arzusunun tezahürlerinden biridir. Ancak Allah’a yaklaşmak ve yakınlaşmak için yapılması gereken iş akrabaya, yakın ve uzak komşulara, yetim ve yoksullara, yolda kalmış ve muhacirlere, ihtiyaç sahibi olup isteyenlere veya utancından ötürü isteyemeyenlere ulaşıp doğruluk, iyilik ve hayır yolunda harcamaktır. Hatta öyle ki sadece İslam kardeşlerimize değil inancına bakmaksızın muhtaç olan herkese ulaşmaktır. Namaz gibi, oruç gibi, hac gibi, cihad gibi tevhid ve adalet eylemlerinden biridir kurban. Kurban kadim veya modern ilahlar, putlar, tağutlar için değil sadece ve sadece alemlerin Rabbi olan Allah’ın rızası için kesilir.
Kurban bir Arap adeti, bir Türk geleneği, bir Fars veya Hint kültürüne ait bir tezahür şeklinde değil doğrudan doğruya Millet-i İbrahim’in, Ümmet-i Muhammed’in sünneti olduğu için hayatımızın önemli bir parçasıdır. Kurban, namaz veya oruç gibi, infak veya cihad gibi İslami hayatın temel taşlarından birisi olarak akıl ve ahlakımıza, duygu ve davranışlarımıza yön verebildiği oranda bizi fert ve toplum olarak olgunlaştırır, hikmet ve hüküm sahibi kılar. Kurban zamanı et bayramı veya kan festivali değil, tatil fırsatı veya tüketim hırsı hiç değildir. İmkanı olan kurban etini paylaşır hiç imkanı olmayanlar ise selam ve tebessümlerini paylaşır. Lakin her halükarda paylaşmak esastır ve önceliklidir.
Millet-i İbrahim’in sünneti kurbanlarımız ve bayramımız mübarek olsun, amin.
Yeni Akit
YAZIYA YORUM KAT