Mikro milliyetçilikler makro hırsları besliyor
Mustafa Özcan, Yunanistan ile ilişkilerde önemli dinamiklere dikkat çekerken milliyetçiliğin nasıl bir tahribat oluşturduğunu inceliyor.
Mustafa Özcan / Fikriyat
Kullanışlı ülke ya da her devrin piyonu
İsrail ile Yunanistan'da seçimler erkene alınıyor. Sürekli erken seçim istikrarsızlık işareti. Covid -19 salgınından sonra dünya karıştı, allak bullak oldu. Şimdi onun sancılarını yaşıyor. Bazı ülkeler bu arada müzmin istikrarsızlık ortamına yakalandı. Bu da siyasi çalkantıları körüklüyor. Yunanistan ile İsrail buna dair tipik ülkeler. İkisi de ABD'nin ileri karakolu mesabesinde. Önce İngiltere'nin, ardından ABD'nin hizmetine girdiler. Lakin bu aynı zamanda karşılıklı hizmet alışverişi demek. Araplar buna 'tehadüm' diyorlar.
Bu arada Yunanistan, Kurtuluş Savaşı'ndan 100 yıl sonra Amerikan üsleriyle yeniden karşımıza çıktı. İki dönemde de tek ve aynı politikayı izliyor. Kimi akil Yunanlılar da bu gidişten rahatsız. Zira onlar da biliyor ki mikro milliyetçilikler makro hırsları besler. Türkiye ile sürtüşmek mikro milliyetçilikleri tatmin etse de asıl hizmeti büyüklere yapar. Sonuçta askeri maceralar önce sahibine zarar verir. Aleksis Çipras gibi asimetrik politikacılar 'Türkiye ile savaşa tutuşursak yalnız kalırız' demektedir. Bu,'Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da oluruz' demektir. Yerden göğe kadar haklılar. Sonuç itibarıyla, 1923 yılında İngilizler işgal ettikleri yerlerden çekildi. Vekilleri Yunanistan ile baş başa kaldık. İngiltere milliyetçilik dalgası üzerinden Yunanlıları kışkırttı. Sonuçta İngiltere'nin çıkarları için Yunanlılar "Megali İdea"larını yakıt yaptılar. Bizans İmparatorluğu'nu diriltme hayallerinin peşine düştüler. İngilizler de bu damarı kullandı. Yunanlıları Türklerin üzerine kışkırttılar. Bu düşmanlığın ilelebet sürmesi de bizden ve Yunanlılardan ziyade egemen güçlere yarıyor. İngiltere ve ardından ABD gibi.
Şimdi Yunan politikası ve politikacıları İngilizlerin hizmetinden sonra Amerikalıların hizmetine girdi. İdeal formatında peşine düştükleri hırsları nedeniyle huzurları da kalmadı. Adaları silahlandırıyor ve olmadı Yunan topraklarını Amerikan nüfuzuna açıyor, peşkeş çekiyorlar. Bu, Yunanistan'ın düşmanca politikalarını tatmin edebilir lakin çıkarlarını temin edebilir mi? Sanmıyoruz. Bu soruya evet demek güç. Amerikalılar İngilizler gibi geride bölgesel hasarlar bırakarak sonunda çekilirler. Olan geride kalan komşulara ve ilişkilerine olur. Yöneticiler aklını başına devşirmezse bu gergin ve alev almaya müsait ilişkilerden de yine onlar yararlanır. Bu sakil miras üzerinde birbirlerini yıpratır dururlar. Olan Yunanistan ile Türkiye çıkarlarına ya da potansiyel dostluğuna olur. Öfkesinden gerçeklere ters dönmemiş olan akil Yunanlılar da bunun farkında. Nitekim, Yunan milletvekili Kleon Grigoriadis, hükümeti, ülkeyi dev bir ABD üssüne dönüştürmekle suçlamıştır. MeRA25 Partisi milletvekili Grigoriadis, Yunanistan Parlamentosunda yaptığı konuşmada, Başbakan Kiryakos Miçotakis hükümetini, izlediği dış politika nedeniyle yerden yere vurdu. Basında Türkiye ile savaşın kapıda olduğuna dair bir hava çıkarıldığını belirten Grigoriadis, "Şu an Türk askerler değil, Amerikalı askerler Girit'te, Dedeağaç'ta, Larisa'da ve siz, SYRIZA'nın eski yoldaşlarının, ABD'ye bıraktığı diğer bölgelerde cirit atıyorlar . Şunu net söyleyelim: Şu an Yunanistan, devasa bir ABD üssüne dönüştü." ifadesini kullanmıştır.
Maalesef sağ ve sol milliyetçi akımların, partilerin hırsları gözlerine perde olmuş...
Grigoriadis, böylesi bir algı oluşturulmasının, Yunanistan'ın ABD üssüne dönüştürülmesinin kabul edilebilir olması için Yunan vatandaşlarının korkutulması amacını taşıdığını belirtti.
"Bizi kullanıyorlar"
Yunan halkının tarihten ders alması gerektiğini söyleyen Grigoriadis, şunları kaydetti:"Tarih der ki büyük güçler, küçük güçleri alet eder, yol açabilecekleri acıları önemsemeksizin kendi çıkarları için kullanır. 22'de (1922'de) olduğu gibi. Büyük güçlerin, o dönem Osmanlı egemenliğinde olan Orta Doğu'daki petrol bölgelerine ellerini, direniş olmaksızın kolayca uzatabilmesi için Yunanistan'ı, Kemal'in (Atatürk) yeni Türklerine karşı dikkat dağıtıcı bir güç olarak kabaca kullandığı gibi, şimdi de bizi işe yarar akılsızlar olarak kullanıyorlar. Yaşadığımız zaman dilimi, bizim bu dersi iyi almamızı gerektiriyor." Burada 'dikkat dağıtıcı güç' ifadesi çok önemli. Bugünkü ifadesiyle sis bombası ya da bir nevi algı operasyonu anlamına geliyor.
İngilizlerin dağarcığında daima 'aracı milletler' olagelmiştir. Bunlara kullanışlı ülkeler de denebilir. Şimdi ABD'nin aracı milletlerinden birisi Yunanistan haline gelmiştir. Yunanistan 1922 yılında olduğu gibi yüzyıl sonra yani 2022 yılında da yine başa döndü ve kullanışlı ülke ya da her devrin piyonu kisvesine bürünmüştür. Tarih bu yönüyle, Yunanistan üzerinde yüz yıl içinde iki defa tekerrür etmektedir. Türk nefreti Amerikan mandacılığına vinç ve manivela olmaktadır. İngilizler Afrika ülkelerinde ve Fiji gibi bölgelerde Hindistanlı göçmenleri kullanmışlardır. Yine Malezya ya da Singapur gibi ülkelere hem Çinlileri hem de Hinduları celb etmiş ve onlarla yerli halkları dengelemiştir. 1922 yılında Yunanlıları Ege'ye sevk ederek benzeri bir politika izlemek istemiştir. Büyüklük kompleksi ve "Megali İdea" dürtüsü ile birlikte, tersinden Türkler karşısında küçüklük kompleksi de yine düşmanca duygular üretmektedir. Yunanistan'ın normalleşmesi ve gerçekleri kabul etmesi iyi komşuluk ilişkilerinin başlangıcı ve ilk adımı olacaktır. Bunun için kompleksten kurtulmaları gerekecek. Kompleksten kurtulduklarında da ona buna koltuk değneği olmaktan vazgeçeceklerdir. Bu mutlu son demektir.
Not: İki dostumuzun ardından. En az 30 yıldır tanıdığım Gazzeli Tahsin Mısırlı ile Milli Gazete'de kısa bir mesai beraberliği geçirdiğimiz Şeref Aslan'ı kaybettik. Bu dünya gözüyle onları bir daha göremeyeceğiz demektir. Allah her ikisini de sonsuz rahmetiyle kuşatsın, kabirleri cennet bahçeleri olsun.
HABERE YORUM KAT