MHP'nin ters köşeye yatışı
"Hayır oyu verin ki genel af getirelim!"
Kılıçdaroğlu'nun Van gezisindeki çağrısı bu idi.
Acaba Kılıçdaroğlu bu konuşmayı İzmir'de veya Edirne'de de yapabilir miydi?
Bu iş böyle; Kürt sorunu öyle bir sorundur ki, deyim yerindeyse siyasetçinin feleğini şaşırtır. Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşarsınız. Doğu-Güneydoğu'da Kürt oylarını gıdıklamak için, terör örgütünün beklentilerini nutkunuza derc edersiniz, Batı'ya gelince de, hükümetin "açılım"ının memleketi ayrıştırdığını iddia edersiniz.
Evet, öyle yaparsınız ama bazen de bu yaptığınızda "ruh ikiziniz"i ters köşeye yatırırsınız.
Şimdi ne yapsın bütün halk oylaması söylemini "Hayır diyerek iktidarın bölücülüğünü dizginleme" üzerine kuran MHP?
CHP'nin "hayır"ı Öcalan'ı kurtaracak, MHP'nin "hayır"ı Öcalan'ın ayağına bir pranga daha vuracak!!!
Vatandaş hangisine inanıp "hayır" oyu versin?
MHP Grup Başkanvekillerinden Mehmet Şandır "Kılıçdaroğlu'nun genel af talebi bizi şoka uğrattı" demiş. Oktay Vural ise genel af talebini "büyük talihsizlik" olarak nitelemiş.
MHP'lilerin şoka uğraması yadırgatıcı değil, CHP'li Canan Arıtman bile şoka uğramış bulunuyor. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol şoka uğramamış ama "Genel af talebi" onun da hukukçu damarına ters düşmüş. Ama genel başkan böyle konuşunca ona ne demek düşer ki?
Ben, bu halk oylaması propagandalarında, muhalefet liderlerinin başından beri, vatandaşı "akıl dışı" bir zemine çekmeye çalıştığını yazıyorum. Buna da MHP'liler çok kızıyor.
Hadi şu durumu "akılla" izah edin bakalım.
-Hayır deyin, genel af çıkaralım. (CHP'li Mesut Değer'e göre tercümesi: Böyle bir durumda Öcalan dahi aftan yararlanır.)
-Hayır deyin, hükümetin açılımla getirdiği Türkiye'yi yıkım politikası sona ersin!
Sayın MHP'li yöneticilere sesleniyorum:
Vatandaş hangi niyetle "hayır" oyu versin, söyler misiniz?
Ben bu işte, en sıkıntılı durumun MHP'de olduğunu düşünüyorum. Şu anda ortada tam bir "ters köşeye yatış" kıvranışı bulunuyor.
Bence MHP, CHP ile "ruh ikizi" rolü oynamayı bir kere daha değerlendirmeli. Çünkü şu son hadise, zaten müthiş sancı çeken MHP tabanı için yeni bir kıvranma sebebi demek. MHP yönetimi bu son durumun içinden, "eski ülkücüler"i "ülkücü üretim merkezi" mamulatı olarak suçlamakla da kurtulamaz.
En orijinal yanı "içten vuruş"
Hanefi Avcı'nın "Devlet içinde Cemaat odaklanması" iddiası yeni bir iddia değil. Benim bildiğim MGK toplantılarında bile, bir süre, askeri kanadın ısrarla gündeme getirdiği bir konu olmuştur. Başbuğ'un zaman zaman yaptığı konuşmalarda da üstü örtülü olarak "Cemaat"e işaret edilmiştir.
Avcı'nın kitabı, bana göre bir "içten vuruş" niteliği taşıdığı için sansasyonel nitelik kazanıyor. Türkiye'de tüm "içten vuruş"ların cazibe taşıdığında ise kuşku bulunmuyor.
Deyim yerindeyse "Cemaat"in ekmeğini yemiş bir insan Avcı. Gençliğinde "Cemaat"in imkânlarından yararlanmış, çocukları "Cemaat"in okullarında okumuş, bir dönem "Cemaatin insanı" gibi itham edilmiş... Şimdi kendisi, vaktiyle hiç "Cemaatin insanı" diye suçlanmamış gibi, her taşın altında "Cemaat"in bulunduğu gibi bir iddia için öne çıkıyor.
Bu iddianın, hem bir "içeriden vuruş" niteliği taşıdığını, bu niteliği ile sansasyonellik kazanacağını, hem de Ergenekon davaları ve halk oylaması için "altın vuruş" niteliğine bürüneceğini, Sayın Avcı'nın tahmin etmemesi mümkün olmaz. Kitabın pazarlaması için her kim ile istişare etmiş ise o çevrelerin kendisine, "Bu kitabın, ulusalcı-Kemalist-laik kesim için bulunmaz bir değeri olacaktır ve müthiş bir pazar edinecektir" gibi bir açılım sunmalarını çok tabii bulurum.
Ortada bir Nurettin Veren örneği var. O "içten vuruş"u gerçekleştirdikten sonra "Ulusal TV" ilgisine mazhar olmuştu. Avcı müdür, dilerse eminim ki Doğu Perincek'in kanalında yer bulabilir. Başka kanallar da kendisini "hayır" kampanyasında etkili bir figür olarak devreye sokmayı büyük iştahla arzu edecektir.
Ben Hanefi Avcı'nın girdiği kulvarı, maalesef kendi mazisini yiyen bir süreç olarak görüyorum. Avcı, o dünyanın insanı değil. Orada sadece "kullanılış" süresi kadar kalabilecek bir insan.
Hele Ergenekon davaları ve Dink cinayetindeki söylemi, onun duruşunu çok daha dramatik hale getiriyor. Bence kariyerini taçlandırmıyor, ateş hattına atıyor. Yoo, bence "Cemaat" hakkında söyledikleriyle değil, Dink cinayetindeki derin yapıları arındırması ve Ergenekon'u koruyor görüntüsüyle tartışılacak. "Cemaat" konusundaki tüm iddiaları, bir hukuk devletinde yargıda mahkûmiyet söz konusu olmadıkça "yargısız infaz" diye nitelenecek ve Hanefi Avcı'nın eksiler hanesine yazılacak.
Son söz: Hanefi Avcı adına üzülüyorum.
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT